Yine sıkıştınız mı Özgür Özel?

YAYINLAMA:
Yine sıkıştınız mı Özgür Özel?

Tüm mesaisini ve enerjisini Ekrem İmamoğlu’nu içine düştüğü rüşvet ve yolsuzluk batağından kurtarmaya adayan Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullandı:

“Mesela Atatürk’ün yaşadığı en büyük gurur, Türkiye’nin birinci Cumhurbaşkanı olmak değil, Türkiye’yi kurtaran kişi olmak. Ben de Büyük Taarruz’un emrini veren, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kişi olmak istiyorum. Kendim için daha ne isteyeyim?”

Atatürk kim, sen kimsin Özgür Özel?
Bu nasıl bir hayal dünyası?

Özgür Özel’in bu sözlerini okuyunca, daha önce sarf ettiği şu ifadeleri aklıma geldi:

“En kolay alkışın Atatürk denilerek alındığı bir siyasi partinin siyaset üretme pratiğinde sorun var. Sıkışınca Milli Mücadele'den, Atatürk'ten bahsederek alkış alarak ilerlenemez. Bambaşka bir şey konuşuyor olmak lazım. Bunda bir kolaycılık, birbirimizi kandırmak var.”

Ne oldu Özgür Özel? 

Yine sıkıştınız galiba? Eleştirdiğin davranışı şimdi sen yapıyorsun.
Yine Milli Mücadele yıllarına, yine Atatürk’e sığınıyorsunuz?

Peki soralım:
Hangi milli meselede Türkiye’den yana bir duruş gösterdiniz?
Hangi konuda özveri ve destek sergilediniz ki, şimdi kendinizi Milli Mücadele ve Atatürk üzerinden pazarlamaya kalkıyorsunuz?

Her milli meselede düşman safından konuştunuz.
Milli savunma teknolojilerinde atılan adımları engellemeye çalıştınız.
Bu ülkeye savaş açılsa, işgale kalkışsalar, sınır kapılarını düşmana ilk açacak politikaları yine siz üretirsiniz.

Sonra da çıkıp diyorsunuz ki:
“Ben de Büyük Taarruz’un emrini veren, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kişi olmak istiyorum.”

Her sıkıştığınızda Atatürk’ün arkasına sığınan Özgür Özel, bugün CHP’nin hesap vereceği tek konu, CHP’li belediyelerde bulaşıcı hastalık gibi yayılan yolsuzluk ve rüşvet bataklığıdır. Eğer CHP’nin bir savaşı olacaksa, bu ancak o bataklıkla mücadele savaşıdır.

Yoksa bu zihniyetle CHP’nin ülkeye vereceği tek bir katkı yoktur.

CHP’yi tarif edecek en uygun söz şudur:
“Memnuniyetsizler ordusu birçok imparatorluğu yıkar ama bir köy dahi kuramaz.”

Ve o memnuniyetsizler ordusunun başında, kendini başkomutan sanan Özgür Özel…
Senin hâlin, Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’sindeki ibretlik meseli hatırlatıyor:

Bir sinek, eşek sidiğinin üzerinde sürüklenen bir saman çöpünün üzerine konar. Sonra başını yukarı kaldırır ve meydan okur:
“Ben bu denizin ve gemiciliğin okulunda yetiştim. Bu işe ömrümü verdim. İşte deniz, işte gemi, işte kaptan, işte kahraman!”

Özgür Özel, “Büyük Taarruz’un emrini veren, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kişi olmak” gibi hayaller kuracağına, şaibeli CHP kongresiyle oturduğu genel başkanlık koltuğunu koruyabilecek mi, onun hesabını yapsın.
CHP İstanbul İl Kongresi mahkeme tarafından iptal edildi…
Tehlike çanları Özgür Özel için çoktan çalmaya başladı!

Elbette, “CHP’yi emanetçiye teslim ettim” düşüncesiyle hareket eden cezaevindeki Ekrem İmamoğlu için de aynı çanlar çalıyor.

Şaibeli CHP kongresi hakkında yargı süreci devam ediyor; bu nedenle sürecin sonucuna dair yönlendirici yorum yapmak elbette etik olmaz. Ancak siyaseten görünen gerçek şudur: CHP’yi her açıdan şaibe sarmış durumdadır.

Ekrem İmamoğlu’nun siyasi uydusu hâline getirilen CHP, bu saplantı ve takıntı yüzünden kurumsal parti kimliğinden uzaklaşmış; kişisel hırslar ve bireysel hesaplarla şekillenen bir yapıya dönüşmüştür. İşte bu yüzden de başına bela üstüne bela gelmektedir.

Kurumsal kimliği ortadan kaldırıp, partiyi kişisel çıkarlar etrafında şekillendirmeye çalışınca, bu durum doğal olarak güç kavgalarını körüklemiş; şaibelerin ve krizlerin peş peşe patlak vermesine zemin hazırlamıştır. 

Gerek şaibeli CHP kongresi, gerekse CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk ve rüşvet operasyonları… Dikkat edin; tüm şikâyetler, tüm ihbarlar hep CHP’nin kendi içinden gelmiştir. Yani CHP’yi çürüten, kendi içindeki güç kavgaları ve menfaat hesaplarıdır.

CHP işte böyle bir bataklık içinde debelenirken, sıkışarak Atatürk ve milli mücadele nutukları atan Özgür Özel profili daha net anlaşılacaktır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...