“Devlet isterse Öcalan’ı serbest bırakır”
Yavuz Ağıralioğlu, çok konuşuyorsun…
Konuştukça dün nerede durduğunu, ne yaptığını, ne söylediğini unutuyorsun.
Bu halin, “Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz” atasözünü hatırlatıyor.
Süslü, nakaratlı cümleler kurarak her söylediğinin doğru kabul edileceğini mi sanıyorsun?
Anahtar adını verdiğin, kimin sponsorluğunda kurulduğu belirsiz bir partiyle siyasette tutunmaya çalışıyorsun.
Seçimlerde pazarlık masalarına küsurat partini yamamak için “Terörsüz Türkiye” sürecini istismar etmeyi seçtin.
Aklınca bu süreci malzeme yaparak milliyetçi oyları devşirecek, kendini parlatacak ve taraftar toplayacaksın, değil mi?
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, bölgesel gelişmeleri dikkate alarak DEM’e ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’a yaptığı “Terör örgütünü feshedin, silah bırakın, teröre karşı durun, Türkiye partisi olun” çağrısından ve bu çabayı güçlendirme girişiminden rahatsız olmuş gibi rol yapıyorsun. Ancak 2019 yerel seçimlerinde, PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin içinde bulunduğu ittifakta yer alıp CHP’ye gönülden çalıştığını hatırlatıyoruz; buna neden sesin çıkmıyor?
Bugün Öcalan’a yapılan çağrıyı diline doluyorsun da, yaklaşık 15 yıl önce yaptığın şu konuşmayı neden unutuyorsun?
Şöyle demiştin:
“Abdullah Öcalan asılsın diye feveran etmeye gerek yok. Öcalan gibi bir cani bile olsa, Türk Devleti’nin adalet anlayışının zedelenmesine izin verilmemeli. Devlet isterse serbest bırakır. Ama bunu, hiçbir suistimali tolere etmeyecek bir devlet yapar. Der ki: ‘Özgürlük savaşı ya da demokrasi havariliği yapmana izin vermem. Defolup dağa gidersin; bulduğum yerde de gebertirim seni.’ Karakollarının krokilerini verir devlet. ‘Sizi serbest bırakıyorum, işte karakollarımın krokileri… Vurun da görelim,’ der. İşte bu devlettir; bu bölgenin, bu coğrafyanın sahibi olan devlettir.”
Bu cümleleri kuran biri olarak, şimdi söylediklerinden hiç mi utanmıyorsun?
“Devlet isterse Öcalan’ı serbest bırakır” derken haklıydın, önemli bir tespit yapmıştın da; aynı Türk Devleti, Öcalan’a, “PKK’nın anlam yoksunluğu ve aşırı tekrarı ömrünü tamamlamasına yol açtı. Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler tarihsel toplum sosyolojisine yanıt veremez. Silah bırakma çağrısında bulunuyorum ve bu tarihî sorumluluğu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme adına kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedirtince mi suçlu oldu?
Sendeki bu nasıl bir karakter, nasıl bir siyasi ahlak, Yavuz Ağıralioğlu?
Osmaniye’de yalan ve iftiralarla yoğurduğun cümlelere MHP’liler ve Ülkücüler tepki gösterince, “Bana neden hakaret ediyorsunuz?” diye sitem ediyorsun.
Samimi olmadığın geçmişinden, dürüst davranmadığın yaptıklarından belli.
Kime masal anlatıyorsun?
Terör örgütü PKK’nın kurucusundan, kurduğu örgüte silah bıraktırması ve feshetmesi istendi. Bu, doğal değil mi?
Senin, “Devlet isterse Öcalan’ı serbest bırakır” sözünün felsefesinde de bu yok muydu? Yoksa başka planların mı vardı?
Anahtar Partisi’ni bir Fitne Üretim Merkezi (FÜM) gibi kullanmaktan vazgeç. MHP’ye attığın iftiralardan, fitnelerden uzak dur. Geçmişte durduğun noktayı unuttuğumuzu sanıyorsun; Ümit Özdağ ve Müsavat Dervişoğlu’na da aynı çağrıyı yap istersen. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla menfaat uğruna yan yana geliyorsunuz, ama onlara “Silah bırak, örgütü feshedin” demiyorsunuz, öyle mi? Sizler kimin hesabına çalışıyorsunuz?
50-100 oy için bu hale düşmeye değer mi?
Dün PKK ile ittifak yapan, sınır ötesi terörle mücadeleye karşı çıkan sizlerdiniz. Bugün de PKK’nın silah bırakmasına ve feshedilmesine yönelik sürece karşısınız. Gerçekten ne istiyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Yavuz Ağıralioğlu, bu siyasi sicilinle, hele hele “Devlet isterse Öcalan’ı serbest bırakır” sözlerin arşivlerde dururken, kendini cesaret testine sokuyorsun. Yapma, rezil oluyorsun! Eğri oturalım, doğru konuşalım Yavuz efendi…