Çocuklara sürüklenen suçlar meselesi

YAYINLAMA:
Çocuklara sürüklenen suçlar meselesi

Türk gençliği adına kaygıyla ifade etmeliyim ki, hepimiz “Gençliğim eyvah” dedirtecek bir dönemin içindeyiz. Çocuk veya genç yaştaki kişilerin işledikleri suçların boyutu ve yaygınlığı göz önüne alındığında, gelecek adına kaygı duymamak neredeyse imkânsızdır.

“Suça sürüklenmiş çocuk” kavramı artık, “çocuğa sürüklenmiş suç” olarak değişecek düzeye gelmiştir. Özellikle çocuklardan oluşan çete ve suç örgütlerinin gün geçtikçe artması, suç işleyen çocuk sayısının da doğal olarak yükselmesine yol açmaktadır. Gençler üzerinde oluşan suça özenti psikolojisi, beslenme alanları birbirine zıt olsa dahi, onları suça sürüklemektedir.

Hükümet, çocuklardaki suça meyli ve suç işlettirme yöntemlerini özellikle tespit ettiği için yasaları yeniden düzenleme noktasına gelmiştir. Suç örgütleri, çocukların yaş durumunu istismar ederek suçları onlara işletmektedir. Aile bağları zayıflamış, eğitim hayatı olmayan, maddi ve manevi dayanağı bulunmayan, uyuşturucu batağına düşmüş gençler ve çocuklar, bu çeteler ve terör örgütleri için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.

İzmir’deki karakola saldırı düzenleyen 16 yaşındaki genç, terör örgütü IŞİD’in eline düşen bir örnek olmuştur. Benzer şekilde, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görev yapan Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan’ı öldüren 19 yaşındaki gencin sicilinde uyuşturucu madde kullanımı bulunmaktaydı. Mattia Ahmet Minguzzi’yi öldüren çocukların ise uyuşturucu maddelerle poz vermesi, durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Geçtiğimiz yıl İstanbul Ümraniye’de Şeyda Yılmaz isimli polisimizin şehit edilmesine sebep olan 19 yaşındaki gencin 19 suçtan sabıkası bulunması ve uyuşturucu kullanıyor olması da ayrı bir alarmdır. Ankara’da, kız kardeşini taciz edenlere gösterdiği tepki nedeniyle öldürülen 22 yaşındaki Hakan Çakır’ın katili olan 14 ve 17 yaşındaki kişiler ise, suç deposu hâline gelmiş gençliğin vahim örneklerini teşkil etmektedir.

Bu manada o kadar örnek çok ki, gençlerde, çocuklarda suç işleme oranı herkesi korkutmakta ve gelecek adına kaygılandırmaktadır.

Suç işlemeye özendiren tüm araçların özenle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Gençleri, çocukları suça özendiren filmler, sosyal medya sayfaları, medya kurumları artık terbiye edilmeli ve cezalandırılmalıdır.

Gençlerin ve çocukların suç işleme halindeki hukuki durumunu bildikleri için onları istismar eden suç örgütleri ve mafya oluşumları, en ağır cezalarla muhatap edilmelidir. Bir çocuğun aile ve okul eğitimi ise elbette hükümetlerin desteği ve kuracağı sistemle mümkündür. Kaliteli eğitim alan bir kişinin suç işleme oranı doğal olarak düşecektir.

16 yaşında İzmir’de karakol basan ve polislerimizi şehit eden çocuğun babasının medyaya yansıyan ifadesine bakar mısınız:
"Kim ister ki evladının böyle bir şey yapmasını? Son dönemde çocuğumuz farklı sitelere giriyordu. Annesi onu korkuttu, 'Seni polise söyleyeceğim' dedi. Kafa kesme videoları izliyordu. Hepimize 'sizler kafirsiniz' diyordu. Radikalleşmişti. Namaz kılıyordu sürekli. Normalde ise pısırık bir çocuktu. Bunu yapması bizi şok etti. Keşke girdiği siteleri polise haber verseydik. Çocuğun telefonu incelensin. Kimlerle irtibatlı olduğu ortaya çıkacaktır."

Aile, 16 yaşındaki çocuğunun tuhaf durumundan haberdar olsa da, onun böyle bir suçunu önlemeye yönelik yeterli iradeyi gösterememiş…

“Suça sürüklenmiş çocuk” edebiyatı yaparak suç işleyen çocukları masumlaştıran ve onlara kahramanlık alanı açanlara da dikkat etmek gerekir. Mattia Ahmet Minguzzi’nin katillerine bunu yapan çok oldu; bu durum aynı zamanda gençler üzerinde özenti yaratan bir propaganda aracına dönüşmektedir. Suç işlediğinde cezasını ve terbiyesini almayan çocuk, büyüdüğünde daha büyük felaketlere figüran olarak kullanılacaktır.

Suç işleyen gençlerin ve çocukların potansiyeli, bu ülkede sağduyu ve sorumluluk sahibi herkesi kaygılandırmalıdır. Sokaklarda, caddelerde, parklarda kendi ülkesinin çocuklarından korkar hâle gelen bir toplumun psikolojisi sağlıklı olamaz. Son yıllarda yaşanan olaylar da, bu kaygının ve tahribatın en açık delili durumundadır.

“Gençlik geleceğimiz” derken, geleceğimizi yok edecek bir gençlik potansiyeli yaratan unsurlara karşı tavizsiz bir mücadele şarttır. Aksi hâlde, gençlerle ve çocuklarla ilgili birçok olaya hazırlıklı olmak zorunda kalırız. Her olay bir ders olmalı; önlemi almak için son olay başlangıç olmalıdır. İzmir’de 16 yaşında karakol basan çocuk, bu son olay ve alınacak önlemler için bir başlangıç noktası olmalıdır. Aksi hâlde, dikkat edin; örnekler her geçen gün artıyor.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...