Terörsüz Türkiye hedefi ve duyulan güven

YAYINLAMA:
Terörsüz Türkiye hedefi ve duyulan güven

Bölgemizde yaşanan her gelişme, “Terörsüz Türkiye” hedefinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. 

İsrail’in pervasızca dile getirdiği “İsrail’i bölgede büyüteceğiz, sırada Türkiye ve KKTC var” ve “Suriye’de asıl kiminle uğraştığımızı biliyoruz” şeklindeki hadsiz açıklamalar, ABD’nin Suriye’de terör örgütü YPG’ye desteğini artırması ve Suriye’yi etnik ile mezhepsel ayrımlarla parçalayarak İsrail’in güdümüne sokma girişimleri, Türkiye’nin iç cephesini güçlü tutmasının ve terörden arındırılma sürecinin bir milli güvenlik stratejisi olduğunu açıkça göstermektedir.

Bunu hâlâ anlamayanlar, ya bölgede olup bitenleri değerlendiremeyecek kadar cahildir ya da ABD ve İsrail’in planlarına hizmet etmek amacıyla “Terörsüz Türkiye” hedefine karşı çıkmaktadır. 

Aylardır yazıyorum: Bu sürece en çok karşı çıkanlar, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla defalarca ittifak kuranlar ve sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarını eleştirenlerdir. 

Bu tablo, ilişkiler ağını, niyetleri ve hedefleri açıkça gözler önüne sermektedir.

Cumhur İttifakı, 15 Temmuz sonrası gerek sınır içinde gerekse sınır ötesinde terörle mücadelede büyük bir başarıya imza atmıştır. Bugün bu mücadelede her türlü stratejiyi geliştirme ve uygulama kredisini fazlasıyla hak etmiştir. 

Türkiye’nin Irak ve Suriye cephelerinde sergilediği tavizsiz duruş ve kararlı adımlar, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” hedefini somutlaştıran en güçlü göstergelerdir

Bu hedef, yalnızca verilen mücadelenin taçlandırılması değil, aynı zamanda gelecek nesillerin güvenliği, huzuru ve refahının garanti altına alınması anlamına gelmektedir. Buna kim karşı çıkabilir? 

Türk milletinin bir ferdi olup şanlı al bayrağımız altında kardeşçe yaşamanın değerini bilen her sağduyulu insan, bu gerçeğin farkındadır.

Esas mesele, Türk milletinin tüm mensupları olarak sağduyuyu güçlendirmek ve iç ile dış düşmanlara karşı cepheyi sağlam tutmaktır. 

Geçen günlerde sosyal medyada Şırnak’taki Jirki Aşireti Kanaat Önderi Sayın Cemil Öter’in şu konuşmasına rastladım:

“Biz burada oyumuzu veriyorsak, başkomutan olarak Cumhurbaşkanımızı görüyorsak ve Türkiye’yi eksiksiz bir şekilde yönettiğine inanıyorsak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı üzerine ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine destek veriyoruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim başka bir gayemiz yok. Devletimizi seviyoruz ve devleti yönetenlerin sözüne bağlıyız. Çünkü onların devlet, halk ve vatandaş için yanlış bir şey yapması mümkün değildir. Onlar bir şey söylediğinde, desteklememiz gerektiğine inanıyoruz.”

Bu konuşmanın temel mesajı, Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin “devlet, halk ve vatandaş için yanlış bir şey yapmayacağı” inancıdır. 

Şırnak’taki büyük bir aşiretin bakış açısı budur ve bu, Doğu bölgesindeki sağduyulu herkesin ortak düşüncesini yansıtmaktadır. Yıllardır terörün gölgesinde yaşayan o bölgenin insanı, bu süreci bir kurtuluş olarak görmektedir.

Bu sürece karşı çıkanlar etnik fitne peşinde olanlardır. 

Bu sürece iftira atanlar, emin olun, ABD ve İsrail’in hedeflerinin başarısızlığa uğramasından kaygı duyanlardır.

“Terörsüz Türkiye” hedefinden, DEM’e yönelik “Teröre karşı tavır al, Türkiye partisi ol” ve terör örgütü PKK’ya “Silah bırak ve örgütü feshet” çağrısından rahatsız olanların, “terörle, teröre destek verenlerle ya da terör örgütüyle” bir menfaat ilişkisi vardır. 

Aksini düşünmek mümkün mü? 

Karşı çıkmak yerine, bu çağrıları bizzat kendilerinin yüksek sesle tekrar etmesi gerekmez mi?

Defalarca siyasi menfaat uğruna ittifak kurduğunuz DEM’e, neden “Teröre karşı tavır al, Türkiye partisi ol” çağrısını yapamıyorsunuz?

Cumhur İttifakı, Suriye’deki gelişmelere odaklanmış, terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’yi, ABD-İsrail taşeronluğunda etkisiz hale getirmek için kararlı bir mücadele verirken, sizler bunu neden desteklemiyorsunuz?

Zaten Türk devleti YPG’ye operasyon düzenlediğinde karşı çıkanlar, aynı muhalefet cephesi değil miydi?  

Bu tezatlıkları akıl sahibi herkes gördüğü için size güven duymaları mümkün değildir. 

Siz, yalnızca kendinize benzeyenlerle bir araya gelip bu sürece sırf istismar malzemesi bulmak için bakıyorsunuz. Ülke adına taşın altına elinizi koymuyor, aksine “Taşın altında bize göre bir menfaat var mı?” diye yokluyorsunuz.

Sizdeki karakter budur.  ABD ve İsrail bölgedeki azgınlıklarını artırırken, Türkiye’nin gerçek tehditlerle mücadelesi de kararlılıkla devam edecektir.

Türk milletinin sağduyu sahipleri “iç cephe” mesajlarını çok iyi anladı. O iç cephenin zayıflığında neler olabileceğini bölgedeki ülkelerin halinden çok net gördü.

Türkiye’yi tehdit eden unsurlara karşı milli dirayeti gösterebilecek en güçlü irade, Cumhur İttifakı’nın iradesidir. Bu nedenle, takip edilmesi gereken çizgi de onun çizgisidir.

“Terörsüz Türkiye” hedefi de bu manada Cumhur ittifakının güvenli bir alanıdır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...