Kurultay şaibesi, bölünme ve CHP’nin geleceği

YAYINLAMA:
Kurultay şaibesi, bölünme ve CHP’nin geleceği

CHP sinirli, gergin, telaşlı ve kaygılı…

Partinin belediyeleri peş peşe yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına muhatap olurken, şaibeli kurultayın ağır faturaları da mahkeme kararlarıyla bir bir ortaya çıkıyor. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atandı. Şimdi ise İstanbul’da parti içi bir köşe kapmaca yaşanıyor. Genel Merkez, Gürsel Tekin’in kayyum il başkanlığı yapmasını engellemek için İl Başkanlığı binasının adresini her gün farklı bir ilçede göstererek basit manevralar peşinde koşuyor.

İstanbul sahnesinde Mahmut Tanal komedyenlik yaparken, Ali Mahir Başarır ise tüm iticiliğiyle CHP’nin vitrininde öne çıkıyor ve hünerlerini sergiliyor. Özgür Özel’in bedenine ağır gelen bozuk psikolojisi de herkesin dilinde… Onun için, Ekrem İmamoğlu’nu kurtarma yolunda “yitirilmiş bir akıl sağlığı” tanımı yaparsak, herhalde isabetli bir tespit olur.

CHP’nin mevcut yönetiminin en büyük korkusu, önümüzdeki mahkeme sürecinde “Ben Kemal, geliyorum” repliğinin gerçeğe dönüşme ihtimalidir. Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na dair “şaibe” iddiaları nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında açılan dava 15 Eylül’de görülecek. Bu ihtimal, CHP’nin mevcut yönetiminin sinir sistemini bozduğu gibi, parti içindeki dengeleri de altüst etmektedir.

Şimdiden CHP içinde bölünmeler yaşanacağı, bölünme sonucu yeni bir parti ihtimalinin konuşulacağı dillendirilmektedir. “Ben Kemal, geliyorum” repliği kulaklarında çınlayan bazı isimler ise ne yapacaklarını şaşırmış durumdadır. Bu noktada, CHP’nin en itici figürlerinden biri olan Ali Mahir Başarır’a ayrıca bir parantez açmak gerekir.

Geçen gün bir televizyon kanalında, karışık duygular yaşadığı için ağlıyor gibi Kemal Kılıçdaroğlu’na şirinlik yapan bir konuşmasına şahit oldum. Ali Mahir Başarır’ın, “Ya ‘Ben Kemal, geliyorum’ gerçekleşirse” korkusu yaşadığı muhakkak…

Aksi halde, CHP’nin şaibeli kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı kaybetti diye kanguru gibi zıplayarak sevinen Ali Mahir Başarır, “Cumhurbaşkanı seçilemediği zaman 8 saat uyuyamadım, sinir krizleri geçirdim. Onun evlatlarına sahip çıkmasını isterdim.” diyerek ekranlarda timsah gözyaşları döker gibi bir tiyatro sergilemezdi.

Çünkü, “Kemal Kılıçdaroğlu kurultayda kaybettiğinde kanguru gibi zıplayarak sevindim. Hatta bu davranışım için salonda beni uyaranlar dahi oldu. Ondan çok özür diliyorum.” itirafını yapması gerekirken, kullandığı cümleler içinde eksik olan tek şey samimiyet; yaptığı ise yalnızca ikiyüzlülük oluyor.

Elbette mahkemenin ne yönde karar vereceğini bilemiyoruz. Olumlu ya da olumsuz bir yönlendirmeye girmek bizim görevimiz olmadığı gibi, herhangi bir partinin kurumsal kimliğine müdahale hakkımız da yoktur. Biz yalnızca herkesin gözü önünde yaşananları yorumluyor ve siyasetin doğal alanı içinde değerlendiriyoruz.

CHP hakkında gördüğümüz, bildiğimiz gerçek ise şudur: Ekrem İmamoğlu’nun karakterine, Özgür Özel’in psikolojisine terk edilmiş bir CHP’nin Türkiye’ye verebileceği hiçbir olumlu katkı olmayacaktır. Bunlar CHP’ye kaos, şaibe dışında ne verdiler ki, Türkiye’ye verecek bir şeyleri olsun?

Yerel seçimlerde iktidar olmuş CHP’nin belediyelerdeki olumsuzlukları ortadadır; halka hizmetteki tembellikleri herkesin dilindedir. Ekrem İmamoğlu’nun hevesleri, hırsları ve ihtirasları uğruna CHP’nin düştüğü bu hâl, tarihte eşi benzeri görülmemiştir.

Tüm bu yaşananlara rağmen Özgür Özel, CHP’nin yönetim adresini Silivri olarak göstermeye devam etmektedir. Akıl, talimat ve yönlendirmeler hep oradan alınmaktadır.

CHP’yi önümüzdeki günlerde büyük bir hareketlilik beklemektedir. Mahkeme kararı kimin lehine sonuçlanırsa sonuçlansın, diğer taraf kendine yeni bir yol belirleyecektir. Bu yol, ya yeni bir parti kurma ya da mevcut bir partiye katılma şeklinde olacaktır.

CHP’nin en büyük meselesi, kuruluş felsefesinden uzaklaşması ve kaliteli kadrosunun görev başında olmamasıdır. Bu mesele ortadan kalkarsa, CHP’nin siyasetteki varlığı elbette olumlu sonuçlar doğuracak ve kazanan Türkiye olacaktır.

CHP içindeki milli hücre unsurları, gerçek Atatürkçüler ve vatanseverler harekete geçmelidir. Türkiye’nin asıl ihtiyacı, tam da onlardır.

Zıp zıp Mahirlere, komedyen Tanallara, psikolojisi kendine yük Özgürlere ve güç hırsı uğruna her şeyi yapacak kadar gözü dönmüş Ekremlere bırakılacak bir CHP, Türkiye için milli güvenlik tehlikesidir. CHP bugüne kadar yaptıklarıyla bunu herkese göstermiştir. Sonuç ne olursa olsun, yeter ki CHP zincirlerinden kurtulsun.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...