Milli strateji ürettikçe düşmanı artan MHP

YAYINLAMA:
Milli strateji ürettikçe düşmanı artan MHP

Yıllardır yazılarımda kullandığım bir Uygur atasözü vardır:

“Köyün itleri birbirine küs olsa da kurt görünce birleşirler.”

Yıllar geçti, şartlar ve atmosfer değişti; ancak MHP ve Ülkücü Hareket’in düşmanlarını tarif ederken bu atasözünün anlamı hiç değişmedi. MHP ve Ülkücü Hareket’in düşmanlarının bir kısmı yıllardır sabit kalırken, bir kısmı ise yer değiştirerek bu düşmanlığı sürdürdü.

Türk milliyetçiliğinin ve Ülkücü Hareket’in lideri Devlet Bahçeli, emperyalizmin bölgemizdeki oyunlarını bozmaya yönelik “Terörsüz Türkiye” vizyonunu ortaya koyduğundan bu yana, MHP’ye karşı yürütülen kara propagandada dikkat çekici bir artış gözlenmektedir.

İsrail’in politikalarını yansıtan ve “İsrail’in en prestijli gazetesi” olarak nitelendirilen Haaretz, “PKK’nın silah bırakması İsrail’in çıkarlarını tehlikeye sokabilir” derken; İsrail’in önde gelen strateji kuruluşlarından Moshe Dayan Center (MDC) sayfasında, hayatını sözde “Kürdistan”ın kurulmasına adayan ve Almanya’da özel öğretim görevlisi olarak çalışan Dr. Gülistan Gürbey, İsrail’in endişelerini “Terörsüz Türkiye” perspektifinden şu ifadelerle aktarıyor:

“Ankara, olası bir İsrail-Kürt ittifakını veya Suriye’deki Kürtler için daha güçlü bir siyasi konumu tehdit olarak algılıyor. İsrail, ABD ile yakın ilişkileri nedeniyle başlıca rakip olarak görülüyor. Kürtlerle bir ittifak, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini zayıflatabilir. Erdoğan, bu gelişmeleri İsrail’in saldırganlığının Türkiye’yi de hedef aldığı söylemini yaymak için kullanıyor ve Türkiye’yi, ülkeyi bölmeye çalışan emperyalist güçlerin (Batı, ABD ve İsrail) kurbanı olarak gösteriyor. Bahçeli’nin hamlesi de bu bağlamda değerlendirilmelidir: Amaç, Kürtleri Türkiye’ye daha sıkı bağlamak ve olası bir İsrail-Kürt iş birliğini önlemektir. Bu yaklaşım, Osmanlı modeline dayalı bir Türk-Kürt ittifakını yeniden canlandırmayı ve Kürtlere ortak bir gelecek vaat etmeyi hedefliyor.”

Siyonist politikaların hizmetkârı Dr. Gürbey’in bu yorumu oldukça dikkat çekicidir. Zira Türkiye’de bazı çevreler, adeta çıldırmışçasına bu süreçten dolayı MHP’ye saldırmaktadır. Oysa en basit soru şudur:

“Terörsüz Türkiye hedefi başarıya ulaşırsa, bundan en büyük zararı kim görecektir?”

İsrail’in propaganda unsurlarına bakıldığında, bu sorunun cevabı açıktır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye’yi ve bölgedeki istikrarı korumaya yönelik stratejik duruşunu sürdürdükçe ve Gazze’deki mazlumlara kol kanat germek için bölgesel güç birliği çağrılarını artırdıkça; ipleri ABD ve İsrail’in elinde olanların MHP’ye saldırıları, onu itibarsızlaştırma ve kirli işlere bulaştırma çabaları da aynı ölçüde artmaktadır.

CHP, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda TBMM’de kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na katılım sağlanmış olsa da; CHP’nin medyası ile gelecekteki ittifaklar için kontrol altında tuttuğu Müsavat Dervişoğlu, Ümit Özdağ, Yavuz Ağıralioğlu, Remzi Çayır, siyasete giren emekli askerler, FETÖ’cüler ve DEM-PKK içindeki bazı unsurlar, bu süreci baltalamak için dillerini ve kalemlerini seferber etmişlerdir.

“Terörsüz Türkiye”ye dair bir İsrail perspektifi ile bu çevrelerin yaklaşımları yan yana konulduğunda, hizmetkârlıklarının doğrudan ABD ve İsrail’in bölgesel menfaatleri doğrultusunda şekillendiği net biçimde ortaya çıkmaktadır. Daha düne kadar PKK-DEM çizgisinde iş birliği yapanların bugün bu hedefe saldıranlarla aynı isimler olması, bu oyunu deşifre etmektedir. Bu çevreler, hükümete dahi bu denli saldırmazken; hedeflerini doğrudan MHP ve Sayın Devlet Bahçeli’ye çevirmişlerdir.

MHP’yi meşgul etmek, yormak, yıpratmak, itibarsızlaştırmak, suç ortağı hâline getirmek, kriminal olaylara karıştırmak, kaos içinde göstermek ve enerjisini başka yönlere kaydırmak için her yol denenmektedir. Tüm bunların yabancı istihbarat ve ajanslar aracılığıyla organize edildiği ise güçlü bir ihtimaldir.

Ancak bu süreçte MHP’nin kendi radarı ve eleği de aralıksız çalışmaktadır. MHP’nin dava çizgisine ve siyasi ahlak anlayışına uymayan kim olursa olsun, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli büyük bir titizlik ve hassasiyetle gerekeni yapmaktadır.

Son olarak, Bayrampaşa Belediyesi’ne düzenlenen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan MHP’li yöneticilerin anında partiden ihraç edilmesi, bu siyasi ahlak anlayışının somut bir örneğidir. Bu tutum, CHP’ye de örnek olacak niteliktedir.

Yabancı istihbaratlar ve onların içerideki maşaları, MHP’ye kara propaganda ve çamur atma yoluyla saldırırken; içimizden onlara malzeme sağlayanların da asla görmezden gelinmediğinin en güçlü ispatı işte bu son örnektir. MHP üzerinde oyun kuranlar karşısında dışarıya karşı dikkatli olmak kadar, içeride şeytani hesap yapanlara karşı da azami dikkat göstereceğiz. Çünkü düşmanın dışarıdan saldırısı bizi güçlendirir; fakat içimizdeki Truva atlarının her olumsuz eylemi ve söylemi, bize dışarıdakilerden çok daha büyük zarar verir.

MHP ve Ülkücü Hareket üzerinde yine oyunlar oynanıyor; tahrikler deneniyor, iftiralar atılıyor, fitneler yayılıyor, şeytani hesaplar yapılıyor. Kısacası, her şeye ama her şeye dikkat etmemiz gereken bir dönemdeyiz.

FETÖ’NÜN İFTİRALARI, KİRLİ ALGILARI VE MANİPÜLASYONLARI

FETÖ’nün MHP’ye öfkesi ve nefreti, Fethullah Gülen öldüğü hâlde hâlâ dinmiyor. Hatırlanacağı üzere, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanı Halil Karakoç’a yapılan operasyonda, Gülen’in el yazısı notları ele geçirilmişti. O notlarda, Gülen’in “Devlet Bahçeli’nin elinde fırsat olsa bizleri bir yudum suda boğar” ifadesi yer alıyordu.

1 Kasım 2015 seçimleri sonrası FETÖ’nün; yargıda, medyada, emniyette, siyasette ve sermaye dünyasında MHP’yi ele geçirmek için nasıl seferberlik başlattığını tüm dünya gördü. Başaramadılar. Ancak Yurtta Sulh Konseyi’nde adı geçen darbeci asker Ömer Kulaç, 15 Temmuz hain darbe girişiminden yalnızca 4-5 saat önce şu tweet’i atabilmişti: “Şunu da yazın, olmazsa bana hesap sorarsınız; 2 ay sonra Devlet Bahçeli MHP ile ilişiğini kesecek.”

Darbe yapmaya hazırlanıyorlardı; ama görüldüğü gibi akılları ve fikirleri MHP ve Devlet Bahçeli üzerindeydi. Bu derece içlerinde yaşattıkları düşmanlık, FETÖ’cülerin ruhlarını ve bedenlerini esir almış durumdadır.

Bu besledikleri düşmanlık yüzünden bugün de MHP ve Ülkücü Hareket hakkında iftiralara ve fitnelere devam ediyorlar. FETÖ’cü yazar ve yorumcuların birçoğu ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkelerde firari olarak yaşamaya devam ediyor. Sosyal medya üzerinden Türkiye’ye; MHP ve Ülkücü Harekete kin, nefret ve öfke kusmayı sürdürüyorlar. Bu nefretlerini diri tutmak için kullandıkları en büyük silah ise fitne, fesat, iftira ve manipülasyondur.

Bu bağlamda, son günlerde firari FETÖ’cü Cevheri Güven’in özellikle öne çıkarılarak bir aparat olarak kullanıldığı görülmektedir. MHP ve Ülkücü Hareket’e yönelik videolarını da sıklaştırdığı dikkat çekmektedir. Birilerinin kulağına sürekli bir şeyler üflediği açıktır; ancak bunların hepsi yalan ve yanlış kurgulardan ibarettir.

Örneğin, en son yayınladığı videonun başlığı “MHP YÖNETİMİ ÇATIŞTI: KURŞUN YAĞDI” idi. Firari FETÖ’cü Cevheri Güven, MHP düşmanlığı üzerinden görevini yerine getiriyor; asıl şerefsizlik ve haysiyetsizlik ise ona bu şekilde manipülasyon haberleri servis ettirenlerdedir. Trafik kazası üzerinden yaşanmış bir olayı böylesine çarpıtarak FETÖ’cüye üflemek ve sunabilmek, gerçekten şeytanın doğurduğu bir zihniyet gerektirir.

Olayın içinde, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız’ın iki kıymetli evladı bulunmaktadır. Evlatları, trafikte evlerine giderken sarhoş olan karşı tarafın hem arabaya çarpması hem de taşkınlık çıkarmasıyla olay başlamıştır. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız, olayı evlatlarının telefon açmasıyla öğrenmiş ve duyar duymaz olayın yaşandığı yere her sorumlu ve duyarlı babanın yaptığı gibi gitmiştir. Olayı duyan yakın arkadaşları da olay yerine gelmiştir.

Sarhoş olan karşı tarafın dizginlenmeyen taşkınlıkları ve dengesizlikleri olayın büyümesine sebep olmuş, olay yerine gelen polisler ise durumu kontrol altına alabilmek için müdahale ederek olayı yatıştırmıştır. Olay yerine çok yakın Balgat Polis Karakolu da erken müdahale önlemi olmuştur.

Firari FETÖ’cü Cevheri Güven’in iddia ettiği gibi olayda silahla vurulan kimse olmamıştır. Sadece sarhoşların yediği dayak yanlarına kar kalmıştır. Olayın siyasi bir yönü veya MHP’yi ilgilendiren bir boyutu yoktur. Varmış gibi gösteren ve bu şekilde servis eden kim varsa, şerefsiz, namussuz ve hassasiyetsizdir.

Firari FETÖ’cü Cevheri Güven, yayınladığı manipülasyon videosunda şunları söylüyor: “Habere dair videoları sildirdiler, Ankara’nın göbeğinde yaşanan olayın üzerini kapatmaya çalışıyorlar, haberini yapmak bana düşüyor.” 

Oysa o haberler, “Konya yolu üzerinde büyük olay, en az 8 kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığı söyleniyor” şeklinde servis edilmiş ve sonradan gerçeklerin ortaya çıkmasıyla yönetenler tarafından silinmiştir.

Olayı duyduğumda Ankara’nın bir ilçesindeydim. Duyar duymaz yola koyuldum ve Sayın Eyyup Yıldız’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığı ATO Congresium’a geçtim. Geç saate kadar oradaydım ve olayın tüm bilgi boyutuna hâkimim. Olayı, bunun dışında yorumlayan, içini dolduran ve MHP’ye düşmanlık amacıyla kullanan herkes yalan söylüyordur.

Bir trafik kavgasını, “MHP YÖNETİMİ ÇATIŞTI: KURŞUN YAĞDI” şeklinde sunmak; çeşitli isimleri yan yana getirerek MHP içinde koltuk ve gelecek kavgası gibi göstermek, gerçekten büyük bir ruh hastalığıdır. Sayın Devlet Bahçeli gibi güçlü liderlik özelliği olan bir liderin bulunduğu yerde, güç, koltuk ve gelecek kavgası yapabilen olmaz; yapmayı düşünen varsa da, bu haberleri yapanlardan daha büyük ruh hastasıdır.

Tekrar tekrar ifade ediyorum: Trafikteki kavganın siyasi bir yönü ve MHP içindeki herhangi bir atmosferle alakası yoktur. Olayda silahla vurulan hiç kimse yoktur; yediği dayaktan yaralanan yalnızca sarhoş sürücülerdir. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Eyyup Yıldız, olaydan iki gün sonra, vurulduğu iddia edilen evlatları Yusuf ve Abdurrahim ile dost-düşmana karşı, oldukça sağlıklı bir şekilde “Omuz omuza, yan yana” notuyla poz vermiştir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, ABD ve İsrail’in bölgesel emperyalist oyunlarına karşı milli strateji geliştirdikçe, MHP’yi içeriden ve dışarıdan karıştırmaya çalışanlar önümüzdeki günlerde artacaktır. FETÖ terör örgütü de bu bağlamda CIA ve Mossad’ın en uygun kullanışlı aparatıdır.

MHP’liye, Ülkücüye düşen görev, her gelişme karşısında dikkatli, uyanık ve temkinli olmaktır. Kirli bilgilere karşı akıl ve mantık süzgecini kullanmak birinci öncelik olmalıdır. 

Dost var, düşman var… Hepsini birbirinden ayırmanın vaktidir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...