Bir asimetrik savaş türü olarak uyuşturucu
İngilizlerin Çin’de yasaklanmış olan afyonu yasa dışı yollardan Çin’e sokması ve bunun üzerine Çin Hükümeti’nin bu ürünlere el koyması, limanlardaki İngiliz afyonlarını yakması ve afyon kaçakçılığı için ölüm cezası getirmesi ile İngiliz ticaretine büyük bir darbe vurması ile milyonlarca insanın uyuşturucu bağımlısı olduğu süreç ile “Afyon Savaşları” başlamıştır. Daha sonra Fransa’nın da bu savaşa dahil olmasıyla devam eden süreç “Modern Afyon Savaşları” olarak adlandırılan ABD ve Çin arasındaki asimetrik savaşa kadar varlığını sürdürmüştür. Asimetrik savaş, bir devletin diğer bir devletin yapay olarak dış ortamda yaratılan zaaflarını kullanarak avantaj sağlamaya çalıştığı ve çoğunlukla bu durumdan mali kar sağladığı bir strateji olarak tanımlanabilir. Çin’in Amerika halkının çoğunu uyuşturucu maddeye bağımlı hale getirmesi, Batılı Devletlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan vatandaşları uyuşturucuyu kullanarak yediden yetmişe kendilerine bağımlı bir toplum haline getirmeye çalışması “savaş” kavramının teorik anlamını sorgulanır hale getirmiştir.
Terörsüz Türkiye hedefinin hayata geçirildiği bu süreçte uyuşturucu ticaretinin toplumun her kademesinde daha belirgin bir şekilde görünür hal alması tesadüf değildir. Bir devletin yıpratılmasının araçlarından biri ailenin yıpratılması, ahlakın ortadan kaldırılması ise diğer bir araç da; insanımızı, toplumumuzu fiziken zehirlemektir. Bunun tarihsel örnekleri de mevcuttur. Afyon Savaşları olarak adlandırılan Çin-ABD arasında yaşanan olay sonrasında; uyuşturucunun da savaş aracı olarak kullanıldığını görmekteyiz. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük zulümlerden biri olarak tarihe geçen Bosna Soykırımı’nda; bu tarihlere gelmeden önce Sırpların Müslüman Boşnak kadınlarına ve kız çocuklarına sistematik bir şekilde tecavüz ettiği ve bunu soykırımın aracı olarak kullandıkları literatüre geçmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin önü alınmayan ilerleyişini durdurmak isteyen diğer devletler ellerindeki kozları teker teker piyasaya sürme uğraşısı içerisindedirler fakat unutulmamalıdır ki bu Devlet dualıdır. Bu millet dualıdır. Türkler Tanrı’nın ordusudur ve bu sadece destanlardan ibaret değildir. Artık İHA-SİHA’larla, Milli Muharip Uçaklarımızla, yüksek teknolojiyle birlikte, Terörsüz Türkiye’yle birlikte teröre ayrılacak fonun; devletimize, milletimize, vatanımıza adanmasıyla DEVLETİMİZ KÜRESEL GÜÇ OLMA HEDEFİNDE EMİN ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR.
MHP Genel Başkanımız Bilge Liderimiz Sn. Devlet BAHÇELİ’nin belirttiği gibi; “Uyuşturucu en hassas olduğumuz sorunlardan birisidir. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i uyuşturucu konusunda tartışmaya açmak hiç kimsenin harcı, hiç kimsenin haddi değildir. Biz bu musibetle kıran kırana mücadele ettik, ediyoruz. Ülkü Ocaklarımız Türk gençliğine damarlarındaki asil kanı kirletme diyerek mesaj veriyor, duruş sergiliyor, öncü rol oynuyor. Hakikat haysiyettir, ne hakikatten ne de haysiyetten asla ödün vermeyiz.”
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hükümlerinde, Üçüncü Kısım/Topluma Karşı Suçlar arasında “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” Başlıklı Üçüncü Bölümü’nde düzenlenen uyuşturucu ile ilgili maddeler: Belirtildiği gibi bu suçlar “Topluma Karşı Suçlar”dır. Burada korunmak istenen genelde toplum, kamunun sağlığıdır. Bu sebeple söz konusu gözaltı kararlarına bakıldığında “Özel Hayat” denilip geçilemeyecek kadar mühim bir durum söz konusudur. Bir spor takımının başındaki kişinin kamu ile paylaşılan ve mahkemece maddi delil olarak kabul edilebilecek olan mesajlarına baktığımızda; değil uyuşturucu kullanmayı, bunu yetiştirmeyi, ticaretini yapmaya kadar varacak olan eylemlere ilişkin izler görmekteyiz.
Toplumu derinden etkileyen bu olayda devletin içindeki her kademeye uyuşturucunun ve kadınların kullanılarak sağlanan ortamların aldığı boyut dehşet vericidir. Yıllardır oluşturulan bu yapılanmalar kamera arkasındaki hayatların geldiği noktayı göstermektedir. Keşke herkes kendi kesimine kör bakmayı bırakıp hırsıza hırsız, böyle uyuşturucu batağıyla insanları zehirleyenlere de gerekli tepkileri verebilseler ve böylelikle herkes elini taşın altına koyma cihetine girişebilse…
Uyuşturucu kullanma, Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için özel yer temini, Uyuşturucu ticaretini yapma üç farklı suç tipidir ve TCK’nın üç ayrı maddesinde farklı cezalarla düzenleme alanı bulmuştur. Bunu açıklamamızın nedeni; söz konusu gözaltı işlemlerinin uyuşturucu kullanımından ziyade ikinci ve üçüncü suç tiplerinden kaynaklı olduğudur.
TCK m.190/1 maddesinin gerekçesine bakıldığında kişilere uyuşturucu veya uyarıcı madde verilmesinin şart olmadığını, sadece kullanılmasını kolaylaştırabilecek eylemlere girişildiğini görmekteyiz. Şayet, uyuşturucu madde kullanılmasını kolaylaştıracak şekilde özel yer sağlanıp bir de uyuşturucu temin edildiyse o zaman iki farklı suç tipinin gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Bu tabloda kişi hem TCK m.188/3’den(Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu) ve hem de TCK m.190/1’den sorumlu tutulacaktır. Ayrıca failde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını sağlamak amacıyla başkalarına özel yer temini kastı olmalıdır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak amacıyla özel yer temini fiilinin tamamlanması halinde, o yerde maddenin henüz kullanılmaması durumu değiştirmez. Suç tamamlanmış olur. Bunun yanında bu yerin değişik günlerde kullanılması halinde de tek suç olur. Zincirleme suç oluşmaz. Çünkü söz konusu suç neticeli suçlardan değil; tehlike suçlarındandır ve neticesi devam etmektedir.
Bunun yanında; failin yasak maddeyi birlikte kullanmak için diğer kişileri herhangi bir yere davet ettiği durumda, failin amacı uyuşturucu madde kullanmak olduğundan TCK md.191’den hüküm kurulur fakat ilkönce yer temin edip sonra da onlarla beraber kullanması halinde hem TCK md.190 (Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçu) hem de TCK md.191’den Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu) hüküm kurulur.
TCK md. 188 ile TCK md.191 Arasındaki Fark
Bunun dışında; ticari amacı olmasa dahi bir kişi başkasına uyuşturucu verdiğinde m.191 değil; m.188/3’ten hüküm kurulur. Bunun nedeni temin kapsamında sayılır ve kişiyi kullanma yerine ticaretinden dolayı sorumlu tutar. Bu nedenle yanlış bilinen kanıya göre TCK m.188 yalnızca ithalatı, imalatı ve ticareti düzenlemez. Aynı zamanda başkasına vermeyi, yani temin etmeyi de kapsam içine alır. TCK m.191’e (Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçuna) gittikçe yakınlaşan bu durumda iki farklı suç tipini ayırt etmek zorlaşmaktadır.
Tüm bu bilgilerin ışığında; Ülkemizde ülke genelinde afyon ve benzeri uyuşturucunun meydana geldiği ham maddelerin yetiştikleri tarlaların yakılması, uyuşturucu bağımlılarına karşı sert önlemler alınması, gönüllü bırakmak isteyen kişilerin rehabilitasyonu için daha fazla tedavi yeri açılması, uyuşturucu kaçakçılarına ciddi cezalar verilmesi hayati derecede önem arz etmektedir. Bu tedbirlerin alınması ile bir silah olarak kullanılan uyuşturucu temininin önüne geçilecektir. Nitekim “Gençliğin korunması” başlıklı Anayasa m.58/2’ye göre; “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır”. Bu hükmün gereği olarak da söz konusu uyuşturucu bağımlılığının önünü kesmek Yüce Devletimizin görevleri arasındadır.
Sonuç olarak; son yaşanan güncel gelişmeler bize bir kez daha Dünyanın en büyük medeniyetlerinden birini kurmuş Türk Milleti’nin asırlarca Devlet aklıyla beraber süzülüp gelen Türk Kültür Medeniyetine ve İslam Ahlakına uygun yaşamasının önemini göstermiştir.