“Huzurun, bir fikir ve düşünce kalıbına dökülmesi; akıl, gönül, maneviyat ve duygu planında ele alınması lazımdır.”

Lider Devlet Bahçeli

Kâinatta her şey zıddıyla kaimdir.

Objelerin zıddı olmadan bir diğerini tarif etmek ve de gereğince birbirleri arasında ölçme yapmak imkânsızdır.

Dünyamız Halîk-ı Zişan’ın muhteşem programıyla ve “kün” emriyle birbirinin tersi(!) olan yaratılmışlarla doludur. Mevcudat bu hâliyle yani zıtlıklarla ya birbirini takip eder, dengeler ya da birbirini yok eder!

Gündüz-gece, iyi-kötü, kadın-erkek, büyük-küçük, artı-eksi, uzun-kısa, günah-sevap, hayır-şer, şiddet-hilm gibi… (Haydi, bir de latife bırakalım satırlar arasına; gelin-kaynana.)

***

Uzun yıllardır dünyada bir şiddet çağı yaşanmaktadır. İnsanlık, bilhassa Müslüman-Türk bu şiddet çağının hedefi durumundadır.

Gerek coğrafyasının gerekse de tüm medeniyet ve milliyet değerlerinin oluşturduğu potansiyel sebepler dolayısıyla bu vahşetin Türk-İslam’a yönelmesi gözden kaçmamaktadır.

Bugün artık, yirmi dört saatlik bir dönencede mazlumun öldürüldüğünü, şiddete ve vahşete maruz kaldığını hesap etmek mümkün değildir.

Şiddetten bunalmış, kan ve cinnetten yılmış olan mağdur insanlık kitleleri de hicrete yönelmiş durumdadır!

Artık bu vahşet bitmeli, insanlık barış ile buluşmalı ve şefkatle kuşatılmalıdır.

Gerçek şu ki akan kan, kaybedilen insanlık ve yitirilen değerler yıkımdan başka hiçbir şey getirmemektedir.

Eğer bu sancılı zaman dilimi bir doğumun habercisiyse ki, Rabb’imizin bize lütfettiği İnşirah suresi bize bu müjdeyi veriyor, öyleyse yeni çağ şimdi başlıyor demektir.

Bu çağda kaos, şiddet ve savaş var ise zıtlıklar prensibi gereği; yeni çağda da “düzen, huzur ve barış olacaktır.” Bu mukadderattır!

***

Biz Türklerin kadim inancına göre “törenin tek sahibi Tanrı’dır.” Töreye bağlı olanlar da Türk’tür. Görklü Tanrı “Yeryüzündeki ilahi düzenini korumak, barış ve huzuru tesis etmek için, kendisine ihlasla inananlara yani Türklere devlet vermiştir.” Devletin vazifesi de töreyi korumak ve böylece insanlığı huzura kavuşturmaktır.

***       

Bugün insanlık vahşet ve şeytani şiddetten dolayı huzur aramaktadır. Yeryüzünde de huzurun, güvenin ve barışın banisi Türk Devleti’dir. Türk Devleti’nin hâkimiyeti yani etkisi insanlığın huzur ve barışı anlamına gelmektedir.

Tarih bunun ispatı, varlık bunun şahidi ve gelecek de bunun hakikati olacaktır!

Şiddet ve vahşetin yerini mutlaka ve mutlaka huzur alacak ve Türk barışı bütün dünyayı kucaklayacaktır. Çünkü kâinat zıtlıklar prensibi üzerine yaratılmıştır.

Kut ve Töreden Sevgi Toplumuna

Devlet Bahçeli Beyefendi’nin bizlere sıklıkla örnekler verdiği “Kutadgu Bilig’  “huzur çağının” nasıl inşa edileceğinin bilgisini vermektedir. Yani Lider Bahçeli, geleceğin hakikat pırıltılarını yine kendi öz ve kök değerlerinden, kadim Türk düşüncesi ve inancından çıkartarak ortaya koymaktadır.

Yusuf Has Hacip Ata’nın “Kutadgu Bilig” adlı eseri dünyaya bir “huzur medeniyeti sunmuş” Türklük için gerçekten çok önemlidir. Bu hususta bilhassa Türk irfanının ve imanının müctebasından kıymetli Sait Başer Hocamızın “Kutadgu Bilig’de Kut ve Töreden Sevgi Toplumuna” adlı şerhi hararetle okunmalıdır.

Yani, “gelecek” diye bir kaygısı ve “gelecekle” ilgili bir iddiası olan bütün Türk milliyetçileri de liderine sadece kulak vermemeli onu gönlünü açarak dinlemelidir. İktibaslarına ve gösterdiği hedeflere hassasiyetle alaka göstermelidir.

Lider Bahçeli’nin önemle üzerinde durduğu en önemli konulardan biri de hiç şüphesiz “insanlığın huzuru” dur. Ona göre; “Bizim için her şeyin ölçüsü insandır. Huzur çağının öznesi insandır. Huzur; açlık veya toklukla, varlık veya yoklukla, eksik veya fazlalıkla izah edilemeyecek fenomen bir kavram olup insanın iç âlemi ile dış âlemi arasındaki kararlı ve tutarlı denge noktasını işaret etmektedir. Huzur, insanın manevi bir bütün hâlinde kendisi olması, kendi kendisini ve çevresini tanımakla beraber vicdan sesini duymasıdır.”

***

İnanalım ki, bugün tan yeri ağarmak ve Türklük güneşi yeniden doğmak üzeredir. İnsanlığın kurtuluşu ve huzur bulması yine bizim devletimizle gerçekleşecektir.