Nefesleri kesen final haftası sonunda, şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş’ı kutluyorum. Taraflı tarafsız, herkesin futbolunu beğendiği, ‘şampiyonluğu hak etti’ dediği Beşiktaş, son haftalarda kaybettiği puanlarla rakiplerini ümitlendirdi. Kaba tabirle cepten yedi. Ama averajla da olsa ipi göğüsledi.

Final haftasının hakem performansları sıkıntı yaratmadı. Doğru düdükler, doğru bayraklar ve yerinde VAR müdahaleleri olunca hakemler gündem olmadı. Sezona genç hakemlere fırsat verme politikası ile başlayan MHK, kamuoyundan da bu konuda destek gördü. Yeni isimler de başarılı maçlar yönetince, Süper Lig’de görev alan hakem sayısı 30’a çıktı. Ama Serdar Tatlı bu durumu fantezi haline getirip, abartıya kaçınca hakemler bir anda hedef haline geldiler. Bu arada Tatlı’nın tecrübeli hakemlere karşıda adeta pabuçlarını dama atma tarzı da ortaya çıkınca, camianın dengesi bozuldu. Hakemler hata yapmaya, hatalar da lige damga vurmaya başladı.

İkinci yarıda fanteziden vazgeçen MHK, görev alan hakem sayısını önce 20’ye son haftalarda da 12-13 e indirerek, eski başkan Yusuf Namoğlu politikası ile ligi bitirdi. Yeni isimlerden öyle bir U dönüş yaptılar ki, son 2-3 hafta oynanan formalite maçlarına dahi bu genç çocukları veremediler. “Genç fidanları çürütmeyelim” başlığıyla hasbelkader ikaz da etmiştik. Ama bırakın çürümeyi çocukların kökleri kurudu.

Allah’tan elde Cüneyt, Fırat, Ali, Halil Umut ve Mete varmış da son haftalar sessiz geçti. Hakemleri üst üste aynı takımların maçına gönderme, kulüplerle inatlaşarak atama yapma garipliğini de bu sene yaşadık. Ne diyelim? Serdar Tatlı da “benden sonrası tufan” diye düşündü herhalde.

Fırat Aydınus…

Türk hakemliğinde bir marka. Kondisyon problemi yaşamasaydı, EURO 2020’de bizim de iki hakemimiz olurdu. Vedasını da orada yapardı. Kısmet değilmiş. Son maçına kadar zirvede olarak, geçmişte birçok ünlü hakemin başaramadığını başardı. Ne diyelim, eline, emeğine, düdüğüne sağlık Sevgili Fırat, her şey gönlünce olsun.