Hakem, hakem hep hakem... Gündemin ilk sırası yine hakem kararları, hakem hataları. 11 haftalık süreç boyunca hakemlerin konuşulmadığı, can yakmadığı hafta olmadı maalesef. Herkes hakemlerin yetersiz olduğunu, eğitimsiz olduğunu ve hata yaptığını konuşuyor. Hakem kadromuzun yüzde doksanı, yıllardan beri aynı isimlerden oluşuyor. Önceki yıllarda bu hakemlerimiz daha az hatalı maçlar yönettiler, az hata ile biten ligler yaşadık, hakemlerimiz aynı hakemler. Hiç kimse bunu düşünmüyor, “ vur abalıya”, bitir hakemliğini mantığı ile ahkam kesiyor. Kadroda aynı isimler ağırlıkta ise ve hatalı maçların sayısı çoğalıyorsa, o zaman problem kadronun yönetilmesinde demektir.

Bu sütunlarda sık sık dile getirmeye çalışıyorum. Maalesef hakemlerimizde “özgüven” kaybı var. Bunun sebebi de iyi yönetilmemelerinden kaynaklanıyor. Ödül ve ceza sisteminin tamamen rafa kalkmış, adamcılık, bölgecilik unsurları öne geçmiş, kısacası özensiz, adaletsiz, dengesiz ve skandal düzeyindeki yanlış atamalar “mantar” gibi çoğalmış.

Önceki hafta hata yaptığı, hatanın bariz olduğu bütün otoritelerce kabul edilen hakeme ve hataya ortak olan VAR görevlisine ertesi hafta, sanki inadına yaparmış gibi bir daha birlikte görev verilirse, bu hataların müsebbibi hakemlerden çok, o hakemi oraya gönderenlerdir. İnadına yapılan işlerin sonucunda neler olabileceği konusunda argoda bir sürü benzetme yapılır. Atama yapan arkadaşlar! Dikkat edin, bunlardan biri başınıza gelmesin.

Bir de, bu Merkez Hakem Kurulu atamaları bilgisayardan yaptığını söylüyor. Arkadaş ya o bilgisayarı tamire götürün, ya da klavyenin başındaki adamı değiştirin. Merkez Hakem Kurulu’nun görevi bilgisayardan sırası gelen hakeme maç vermek değil, hak eden hakeme, hakkından gelebileceği maçı vermektir.

Zekeriya Alp, 22 kez milli formamızı ıslatmış saygın bir insan, başarılı bir iş adamı. Başında bulunduğu şirket 1-2 gün önce Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Verimlilik proje ödülü kazandı. Bu şirketin bütün işlerini Alp mi yapıyor? Tabii ki hayır. Ama çalıştırdığı üst düzey yöneticileri, mühendisleri ve diğer personeli iyi çalışıyor, iyi işler yapıyor. Başarılı ve güzel sonuçlar ortaya çıkıyor. Ama Alp’in Merkez Hakem Kurulu’ndaki personeli iyi çalışmıyor, iyi işler yapmıyor, onların hataları yüzünden her hafta sonu Zekeriya Alp tüm televizyonlarda, tüm yorumcuların ağzında sakız oluyor. Ve tabi ki, yıpranıyor yıpratılıyor.

Şirketlerin başında patron, kurumların başında başkan niye olur? Yapılan işleri denetlemek,gerekli olduğu anlarda duruma el koymak, masaya yumruk vurmak ve kötü gidişe dur demek için olur. Baştaki patron, ya da başkan bu müdahaleleri zamanında yapmazsa kurumlar çöker, şirketler iflas eder. Hakemlik kurumu da maalesef bu yönetim tarzıyla gelecek için iyi sinyaller vermiyor. Şimdi, sayın Alp’in ne yapması gerektiği belli. Derhal duruma el koyup bu kötü gidişe dur’ diyecek formülleri uygulamalı. Eğer bunu yapmazsa, bu koltuktan ayrıldığı zaman hiç iyi anılmayacak. “Derhal duruma müdahale edin Sayın Başkan.”

Eğer müdahale etmeyeceksiniz de, o zaman Türk ekonomisine ve sanayisine daha da büyük katkılarda bulunmak için o başarılı şirketlerinizin başına geri dönün. Eski bir Milli Eğitim Bakanı demiş ki “Şu okullar olmasa Maarifi çok güzel idare ederim” Merkez Hakem Kurulu’nun gözü aydın, bu hafta hakemlerimiz eleştirilmeyecek. Çünkü milli maçlarımız nedeniyle hafta sonu maç yok. Yani MHK de bu hafta Türk hakemliğini iyi yönettiğini zannedecek.

Yıllar sonra play-off oynamadan, belki de grup birincisi olarak, Avrupa şampiyonasına katılma hakkı elde etme yolunda yapacağımız İzlanda ve Andora maçlarında milli takımımıza yürekten başarılar diliyorum. Yolları şansları açık olsun, maçların sonunda hep birlikte sevinelim, coşalım, sokaklara taşalım, inşallah...