Serok Ahmet dün ne ise, bugün o olmaya devam ediyor. Dün de Türklük düşmanıydı, bugün de…

          Dün “Milliyetçilikle hesaplaşma vakti geldi” diyordu. Bugün HD(P)KK’nın her şeyine sahip çıkarak bu hesaplaşmayı sürdürme peşindedir.

          Ama ara sıra gelen tepkileri hafifletmek için “Ben de Türkmen’im, Yörük’üm” diyor, Doğu Türkistan davasını istismar etmeye kalkıyordu. Ama maskesi hep düşüyordu. Geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından “Öğrenci Andı” ile ilgili “Milletimizin ortak vicdanı ve sözü olarak İstiklal Marşı varken tek parti döneminin tektipleştirici sloganlarına ihtiyaç yoktur” şeklindeki mesajıyla bir kez daha maskesini düşürdü.

          “Serok Ahmet” içerisinde “Ne mutlu Türk’üm diyene” geçen ne olursa olsun aşırı bir şekilde alerji duyuyor. Ya Türk değil, ya da devşirilmiş, projelendirilmiş bir kimlik…

          Geçen sene de Türk askerinin Tunceli dağlarına yazdığı “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne “Cumhurbaşkanı’nın geçmişte her vesile ile eski Türkiye olarak adlandırdığı 1990’ların alışkanlıkları teker teker ortaya çıkmaktadır. Bu eski Türkiye alışkanlıkları siyasi söyleme ve sloganlara da yansımaktadır. Demokrasiden nasibini almamış ülkelerin ortak özelliklerinden birisi dağlara, taşlara, meydanlara toplumu bölen, ayrıştıran sloganların yazılmasıdır” ifadeleriyle Türkiye’de ilk tepkiyi gösteren olmuştu.

          Adı Türkiye olan Türk milletinin vatanında “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü bölücü ve ayrıştırıcı oluyormuş ama onun sürekli HD(P)KK’ya ve terörist Demirtaş’a sahip çıkması demokrasi oluyor. Daha Dışişleri Bakanı, Başbakan iken PKK, YPG, PYD, Barzani konusunda Türkiye’ye hangi ihanetleri yaptığına dair eski defterleri açmıyoruz. Zaten gerek yok, çizgisinin hiç değişmediğini gösterdi.

          Sırf AK Parti’den ayrıldıktan ve Gelecek Partisi’ni kurduktan sonra yaptıklarına bakın, çizgisinin değişmediğini anlayabilirsiniz.

          HD(P)KK ile ittifak yapan CHP-İP “Öğrenci Andı” üzerinden istismar alanı açmaya çalışırken, onların “Ortak noktamız %99”, “Her konuda müşterek yönümüz var” dediği Ahmet Davutoğlu, öğrenci andını “tektipleştirici sloganlara ihtiyaç yok” diye eleştirmiştir. Ahmet Davutoğlu, CHP ve İP Genel Merkezi’nden çıkmayan, Meral Akşener’in “istesin kiralık vekil vereyim” dediği kişidir.

          Ama bu ittifak cephesinin en tavizsiz huyu, ne olursa olsun birbirini eleştirmiyor. Çünkü hepsi rolünü oynuyor. Hepsinin buluştuğu nokta HD(P)KK ama kimi Öğrenci Andı’na sahip çıkıyor gibi yaparak, kimi HD(P) KK diliyle konuşarak yine aynı noktada buluşmak için sözleşiyorlar.

Serok Ahmet tamamen etnik kökenlere oynayarak sıfatına yakışanı yapıyor.

          HDP’den, PKK’dan, PYD’den, YPG’den, terörist Demirtaş’tan rahatsız olmayan Serok Ahmet’in Türklükle ilgili rahatsızlıkları alenen ortadadır.

Onun aradığı tek “Gelecek” Türklük düşmanlığı yapabileceği bir gelecektir.

          “Milletimizin ortak vicdanı ve sözü olarak İstiklal Marşı varken…” diyor ama milletimizin istiklali ve istikbali ile oynamaya bu kadar meraklı Serok Ahmet onda da siyasi ikiyüzlülük yapıyor.

          Mehmet Akif Ersoy’un “Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet bu celal?” dizelerini yüzüne okuduğunuzda düşer bayılır sanırım?

          Serok Ahmet, İstiklal Marşı’ndaki “Kahraman ırk” ifadesinden ne anlıyor acaba? İstiklal Marşı’nda bahsedilen kahraman ırk “Türk ırkı” Serok Ahmet… Düşüp bayılma da…

          “Öğrenci Andı” içinde geçen Türklük ifadelerine olan düşmanlığı İstiklal Marşı ile örtemezsin, onun içeriği de, anlamı da sana uymaz Serok Ahmet…

Dün başaramadın, bugün de başaramayacaksın…

Asıl ataların kimse onların ruhuna verdiğin sözler bu topraklarda asla hedefine ulaşamayacak…

Geçmişi ihanet, “Gelecek”i felaket olan “Serok Ahmet” Türkler sana tarihte ne yaptı?

Bize bunu anlatsan da her şeyi daha net anlasak…