Ülkemizin kurucusu M. Kemal Atatürk’e ülke kurmasını kimse söylemedi veya bu görevi ona kimse vermedi. Bu görevleri onlar gidişattan duydukları rahatsızlıklarından dolayı, kendi inisiyatifleri ile aldılar, durumdan vazife çıkardılar. Onlar bu görevleri başkalarından bekleselerdi, belki de hiçbir zaman yaptıkları ile bu başarılar gerçekleşmeyecekti.

Mesleki mücadelemizde, ülkemiz tarımını mutlu günlere ulaştırmak için gece gündüz çalışan, yüce ülkülere kendini adayan, vazgeçmeyen, liyakat sahibi yöneticiler, bilim insanları, ziraat mühendisleri, araştırmacılar ve çiftçilerimize vefayı borç bilerek, başkalarından değil, kendi benliğimden gelen mücadele bilinci ile bu yazıyı kaleme alma ihtiyacını hissettim ve görev bildim.

TARIM SEKTÖRÜNÜN İLK MEYVESİ

“Devrim arabaları” ve “HSG Traktör” gibi ama sonu iyi biten bir başarı hikâyesi mi yazacağız yoksa bir başka baharı mı bekleyeceğiz? Derken Ziraat Bankası GSYO (Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı) tarafından Ziraat – Yol Elektrikli Traktör San. Tic. A.Ş. firması (ZY Elektrik) Türkiye ekonomisinde önemli bir paya sahip olan tarım sektörünün ilk meyvesini (elektrikli traktörü) üretmeyi başardı.

“Devrim arabaları” hikâyesini birçoğumuz biliriz. Hatta filmi de yapıldı. Devrim, Türkiye’de tasarlanan ve üretilen ilk otomobil. 1961 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla, Eskişehir Demiryolu Fabrikası'nda, 129 günde üretildi. Devrim ülkemizin ilk yerli otomobili olacaktı. Ancak ne olduysa bir türlü seri üretime geçilememişti. Devrim 47 yıl sonra bir filme konu olabilmişti yalnızca. Devrim otomobiliyle neredeyse aynı kaderi paylaşacak olan bir araç daha var. “HSG Traktör” Türkiye’nin ilk yerli traktörü 1963 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde HSG adıyla üretildi. Ancak hemen hemen aynı dönemlerde hayata geçirilen bu iki proje dönemin siyasal ortamı elvermediği için seri üretim aşamasına geçemedi ve Türk makine sanayii açısından tarihi bir dönemeç olacakken, maalesef “HSG ve Devrim” müzeleri süsleyen bir nesne olmaktan öteye geçemediler.

“İNANMAK, BAŞARMANIN YARISI…” TAGEM İNANDI VE BAŞARDI!

Birçok konuda olduğu gibi meslek hayatımızda da kendimize olan inancımız, çoğu sorunu aşmamız noktasında en büyük yardımcımız oluyor. Ayrıca başarıya doğru ilerleme sürecinde de en büyük destekçimiz… Ne olursa olsun her şeyden önce başarılı olup, hedefimiz her ne ise ona ulaşacağımıza inanmamız gerekiyor. Biliyoruz ki “İnanmak, başarmanın yarısı…” Bu söz kulağa fazlasıyla klişe gelse de “laf olsun” diye söylenmez aslında. Zira “başaracağımıza ne ölçüde inanıyorsak, başarıya da o derece yakın oluyoruz” ve bu gerçeği yok saymamız mümkün değil.

Fosil yakıt kaynaklarındaki azalmalar, çevre kirliliğindeki artışlar ve iklim değişikliği etkilerinin artması sebebiyle fosil yakıtlara alternatif olabilecek enerji kaynakları konusundaki çalışmalar giderek artmaktadır. Tarım sektöründeki yakıt tüketimleri düşünüldüğünde elektrikli traktör kullanımı dış kaynak bağımlılığının azaltılmasına ciddi katkı sağlayabilecektir.

Tarım traktörlerinde iki gelişim şekli görülmektedir. Birincisi içten yanmalı motorlar ile elektrik motorlarının avantajlarının kombine edilmesidir. İkinci gelişim eğilimi traktörlerin yalnızca elektrik motoruyla üretilmesidir. Bu konudaki prototip çalışmaları son yıllarda devam etmektedir. Örneğin Alman tarım makineleri imalatçısı Fendt Hannover’deki Agritechnika fuarında ilk elektrikli traktör modelini kamuoyuna tanıtmıştır. Yine John Deere firması son birkaç yıldır elektrikli traktör prototiplerini test etmektedir. Bazı imalatçılar gelecekte elektrikli traktörlerin giderek katılaşan çevresel ihtiyaçlar nedeniyle geleneksel traktörlerden daha ucuz duruma geleceğini düşünmektedir. Ayrıca son yıllarda karbondioksit (CO2) emisyon değerlerinin düşürülmesi amacıyla Avrupa Stage 5’e geçmiştir. Ülkemizde ise Stage 3A yürürlüktedir. Emisyon değerlerinin düşürülmesi için ve ihracatta sorun yaşamamak adına en kısa zamanda Stage 5’e geçilmesi gerekmektedir. Stage 5 için ise traktör fabrikalarının ciddi anlamda maliyetlerle uygun hâle getirilmesi gerekmektedir. İçten yanmalı motorlarda bu tür handikaplar ortaya çıkmışken elektrikli motorların güç kaynağı olarak kullanımının tam zamanı olduğu aşikârdır.

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), çiftçinin giderek artan yakıt girdisi fiyatlarına çözüm bulmak amacıyla elektrikli traktör prototipi geliştirilmesine inandı ve başardı.  Bu işe inanmış yönetici ve teknik personeller “başaracağımıza ne ölçüde inanıyorsak, başarıya da o derece yakın oluyoruz” felsefesiyle bu işin takibini yaparak iki farklı uygulamayı başarıyla gerçekleştirmiştir. Tarla Tipi 105 BG Elektrikli Traktör Protopisi Geliştirilmesi (Prototip A) ve Bahçe Tipi 65 BG Elektrikli Traktör Prototipi Geliştirilmesi (Prototip B) için Bakanlık Ar-Ge Destek Programı kapsamında desteklenerek prototipler ortaya çıkarılmıştır. TAGEM ailesini özellikle elektrikli traktör prototipi geliştirilmesi işine inanan ve katkı sağlayan vatansever mühendislere canıgönülden teşekkür ediyorum.

NEDEN ELEKTRİKLİ TRAKTÖR DİYORUZ?

Ülkemizin ilk yerli ve milli tarla sınıfı diye anılan 105 BG gücünde, 4 teker tahrikli (4x4) manevra ve dümenleme kabiliyeti sınıfındaki traktörlere göre iyileştirilmiş Milli Elektrikli Traktör Prototipi ortaya çıkmıştır. Prototipin üzerinde bulunan tüm özel yazlımlar yerli mühendisler tarafından yapılmış, dolayısıyla “yüzde 100 yerli ve millidir.”

Yapılan “dayanım testlerinden” elektrikli traktör başarı ile çıkmıştır. Hatta “elektrikli traktörün dizel traktöre göre daha az patinaja düştüğü görülmüştür.”

Elektrikli ve dizel traktörde yapılan tam karşılaştırmada: Elektrikli traktörün dizel traktöre göre pullukla sürümde dış ortamda 14 desibel daha sessiz olduğu, kabin içerisinde ise elektrikli traktörün pullukla sürümde 16 desibel daha düşük olduğu ölçülmüştür.

Çeki kuvveti değerleri her iki traktör için iş konumunda çalışırken ortaya çıkan kuvvet değeri ile ekipman yol konumunda boşta iken ortaya çıkan kuvvet değerlerinin farkı alınarak ölçülmüş: Dizel traktörün 18,3 kW çeki gücü ürettiği, elektrikli traktörün ise 32 kW çeki gücü ürettiği ölçülmüştür.

Elektrikli traktörün çeki kuvveti ve çeki gücü saha testlerine bakıldığına elektrikli traktörün dizel traktöre göre yaklaşık 1,5 kat daha fazla çeki gücü ürettiği saptanmıştır.

Denemelerde her iki traktörde 4 soklu 14” pulluk ile 30 cm iş derinliğinde çalıştırılarak deneme alanı 30 cm’de elektrikli traktörde bu değerler göz önüne alındığında dekara enerji tüketim değeri 5,19 kWh’dır. Ekipman olarak kullanılan 4 soklu pullukla çalışma şartlarındaki iş başarısı 5,9 da/h’dir. Bu da 1 da’lık bir alanın 0,169 h’lik işleme süresine denk gelmektedir. Bu değerlerden yola çıkarak elektrikli traktörde saatlik enerji tüketimi 30,71 kWh’dir. Bu değer maliyete çevrildiğinde EPDK Tek zamanlı Mesken Tarifesi Kasım 2022 tarifesine göre 3,7 TL/kWh TL/kWh olarak alındığında, tarımsal işlerin en çok güç ve enerji sarfiyatı isteyen toprak işleme işinde saatlik enerji maliyeti elektrikli traktörde 113,627 TL’dir.

Dizel yakıtlı traktörde 4 soklu pullukla çalışma şartlarındaki iş başarısı 5,5 da/h’dir. Bu da 1 da’lık bir alanın 0,18 h’lik işleme süresine denk gelmektedir. Bu değerlerden yola çıkarak dizel yakıtlı traktörde saatlik yakıt tüketimi 27 L’dir. Bu değer maliyete çevrildiğinde EPDK akaryakıt istasyon pompa fiyatları Kasım 2022 tarifesi dikkate alındığında pompa fiyatına göre 26,5 TL/L olarak alındığında, tarımsal işlerin en çok güç ve enerji sarfiyatı isteyen toprak işleme işinde saatlik yakıt tüketim maliyeti 110 BG dizel traktörde 715,5 TL ‘dir.

Bir dekarda ki maliyetlere bakıldığında, elektrikli traktör 5,19 kWh tüketimle 19,2 TL’ye bir dekar alanı işlerken, muadili dizel traktör ise bir dekar alanda 5 L yakıt tüketmiş olup, 132,5 TL’ye bir dekar alanı işler.

Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) Sektör Raporu’nda ülkemizde yıllık ortalama traktör kullanım süresi ortalama 550 saat olarak belirtilmiştir. Yıl boyunca yalnızca 4 soklu pullukla çalışma yapıldığı varsayıldığında elektrikli traktörde yıllık enerji tüketimi 16.890,5 kWh olarak ortaya çıkarken, bu değer maliyete çevrildiğinde EPDK Tek zamanlı Mesken Tarifesi Kasım 2022 tarifesine göre 3,7 TL/kWh olarak alındığında yıllık enerji maliyeti elektrikli traktörde 62.494,85 TL ‘dir.

Dizel yakıtlı traktörde kullanım süresi ortalama 550 saat alındığında ve traktörün yıl boyunca 4 soklu pulluk ile toprak işlediği varsayıldığında yıllık yakıt tüketimi 14.850 L olarak hesaplanmaktadır. Bu değer maliyete çevrildiğinde EPDK akaryakıt istasyon pompa fiyatları Kasım 2012 tarifesi 26,50 TL/L olarak alındığında yıllık yakıt maliyeti 393.525 TL’dir.

Sonuç olarak 4 soklu pulluk ile 30 cm iş derinliğinde çalışma koşulları için 500 saatlik kullanımda elektrikli traktör için yıllık enerji maliyeti 62.494,85 TL ve dizel yakıtlı traktörde yıllık yakıt maliyeti 393.525 TL’dir. Bu rakamlar sonucunda elektrikli traktör ile dizel traktör arasında yakıt masrafı olarak 6 katlık farkı ortaya koymaktadır.

Özetle elektrikli traktör yaklaşık 1,7 kat daha fazla güç oluşturmuş 6 kat daha az yakıt tüketmiştir.

Bazı işler vardır, bir kere değinirsin, üzerine gitmeye gerek yoktur. Bazı işler de vardır. Üzerinde özellikle durulması gerekir hatta amiyane tabiriyle tepinmekte gerekir. Elektrikli traktör işte bu tür bir olay! Gerekirse üzerinde tepinilmesi, sonuna kadar durulması gereken, gücümüzün yettiği kadar mücadele edip, bir sonuca bağlanılması gereken bir konudur.

MUHALAFET ELEKTRİK ALAMIYOR!

Söz konusu elektrikli traktör seri üretimi beklerken elektrikli traktörün fiyasko ile sonuçlandığını muhalefet gündemine almayı başardı(!) Elektrikli traktör “Ana muhalefet” tarafından görülmezden gelinebilir, yok sayılabilir, inkâr edilebilir, elektrikli traktör seri üretimi bekliyor dediğim için hatta çok sert eleştirilerle karşı karşıya da kalabilirim… Başta muhalefet olmak üzere elektrikli traktörün varlığına inanmayanlar: Siz, “Dünya tepsi gibi düzdür” deseniz de dünya yuvarlaktır ve dönmeye devam ediyor. Dünya dönmeye devam ederken de Kocaeli ili Gebze ilçesinde fabrika kurulumu için 9.000 m2’lik fabrika kurulum işlemi tamamlanmış. Kurulumdan hemen sonra yerli üreticiler ile tedarik ve danışmanlık sözleşmesi imzalanmış olup, elektrikli traktörün şase, kabin ve tasarım bileşenleri yerli firmaların uhdesinde yapılmaktadır.  Seri üretimin ilk elektrikli traktörü OECD Kod 2’ye göre testleme çalışamalarının bir kısmı özel bir test kurumu tarafından tamamlanmış ve EU 167/2013 kodu ile ‘’T’’ tip adlı AGROLİA T 3418 modeli Tarım ve Orman Araçlarının Tip Onayı ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Hakkındaki Yönetmelik(AB/167/2013) kapsamında 39 adet testten başarı ile geçmiş olup, testleme çalışmaları devam etmektedir.

Dolayısıyla bir banttan “elektrikli araba” (TOGG) diğer banttan da “elektrikli traktörün” yürütülmesi çok yakındır.  

Bazı kavramlar vardır ki ne kadar konuşursak konuşalım, bu kavramın içi doldurulsa da somut eylemlerle iş yapılsa da bazı kişilere çok da büyük katkısı olmuyor. Elektrikli traktörün önemini, bizler için ne kadar kritik ve stratejik olduğunu bilgisi olan da olmayanda konuşuyor. Ancak bunun hakkını vermede, bu alanda farklı bir yere gelme konusunda önemli eksiklikler olduğunu da hep birlikte görüyoruz. Dolayısıyla bir yanda eksiklikler diğer yanda hem bakış açısı hem de gündem farklılıkları…

ELEKTRİKLİ TRAKTÖRÜN DE BABAYİĞİTLERİ VAR!

Ziraat Bankası GSYO (Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı) temsilen Sayın Alpaslan Çakar, Sayın Hüseyin Aydın (Bir öncesi genel müdür) ve Sayın Önder Yol, elektrikli traktörün babayiğitleridir. Gerek görüldüğünde ülkemizin 7 coğrafi bölgesi ve 21 bölümünden birer tane büyük çiftçi elektrikli traktörün babayiğitlerine katılabilir.

Söz konusu babayiğitlik olunca Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) babayiğitlerini unutmamak gerekir. Başta TOGG Ceo’su Mehmet Gürcan Karakaş’ı ve bizlere bu mutluluğu yaşatan bütün emekçileri kutluyorum. Aslında TOGG’un banttan indirilmesi serüveninin asıl babayiğidi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’tır. Çünkü ne kadar bilirsek bilelim, ne kadar doğru planlar yaparsak yapalım, ne kadar yararlı önerilerde bulunursak bulunalım arkasına güçlü bir siyasi irade koy(a)madıkça başarılı olmak mümkün değil!  Sevgili Varank, TOGG’dan sonra elektrikli traktörün de banttan indirilme serüvenine katkı sağlayarak ülkemiz çiftçilerinin gönlüne de taht kurmayı şüphesiz başaracaktır.

Son söz: Atatürkçü Türk milliyetçileri olarak yaşanan sorunların farkındayız! Geçmişte olduğu gibi her zaman; siyaha “siyah”, beyaza “beyaz” demek/diyebilmek gayreti içinde her zaman olacağız. Yani doğruya “doğru” diyeceğiz, yanlışa “yanlış” diyeceğiz... 

Bu millet, bu vatan, bu bayrak bizim diyorsanız; çağrım size… Frene basan değil, gaza basan kişilerle sonuna kadar yolumuza devam edelim!