Paradoks (çelişki, açmaz), görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratmasıdır.

-  Paradokslarımız devam ediyor…

-  Güzel sözler söylüyoruz, ama güzel icraatlar yapmıyoruz.

-  Birbirimizi sevdiğimizi söylüyoruz, ama bunun gereklerini yerine getirmiyoruz.

-  Bağlılığımızı ifade ediyoruz, ama bütün bağlarımızı koparıyoruz.

-  Tekniği ve teknolojiyi bildiğimizi söylüyoruz, ama uygulamıyoruz.

-  Verim artırmanın tekniklerini konuşuyoruz, ama geleneksel tarımla devam ediyoruz.

-  Kooperatifleşmeden bahsediyoruz, ama bir araya gelmiyoruz.

-  Sorunları tanımlıyoruz, ama çözmüyoruz.

-  Kısa, orta ve uzun vadede planlar yapıyoruz, ama uygulamıyoruz.

-  Yapalım diyoruz, ama yapmıyoruz.

-  Tarımsal destekler yetmiyor diyoruz, verilen desteği tarım dışında kullanıyoruz.

-  Yem kredisi kullanıyoruz, ama krediyle çocuklarımıza düğün yapıyoruz.

-  Verilen tarım desteklerini etkin kullanmıyoruz, tarım politikasını eleştiriyoruz.

-  Doğru söylüyoruz, ama yanlış yapıyoruz.

-  Kayıtlarda çiftçi gözüküyoruz, ama çiftçilik yapmıyoruz.

-  Şehirde yaşıyoruz, ama çiftçilere verilen desteklerden faydalanıyoruz.

-  Ziraat Mühendisiyiz diyoruz, ama sahaya çıkmıyoruz.

-  Veteriner Hekimim diyoruz, aşı harici hiçbir şey yapmıyoruz.

-  Akademisyeniz diyoruz, ama akademik alanda uluslararası yayın ve buluş yapmıyoruz.

-  Ziraat Fakültelerimiz var, ama öğrenci bulamıyoruz, bulduğumuz öğrencileri kaçırmamak için bilimsel eğitimi en alt seviyede tutuyoruz.

-  Üretelim diyoruz, üretmiyoruz.

-  Mühendis maaşı alıyoruz, ama memur işi yapıyoruz.

-  Kazandıklarımızı görüyoruz, ama kaybettiklerimizi göremiyoruz.

-  İnançlarımız olduğunu ifade ediyoruz, ama inançlarımıza göre hareket etmiyoruz.

Bireyler, birey olabildikleri ölçüde, aralarında dayanışma sağlayarak yaşama kalitelerini güçlendirirler. Bunun için bireylerin bağımsız bir varlık olabilme yetileri önem taşır. Böylece kendilerini geliştiren ve iş görme yeteneklerini güçlendiren bireyler daha kolay işbölümü yaparlar. Ancak; geçmişte olduğu gibi, bugün de toplumsal dayanışma algısını zayıflatan önemli bir neden vardır: “güvensizlik”. Günümüzde, gelişen teknolojinin aksine açgözlülük ve tembelliğin artışı, insanları birey olmaktan uzaklaştırmakta, bireyci davranmaya itmektedir.

HER ŞEY DEĞİŞİYOR!

Tarım politikası, üretim biçimi, tarımsal yönetim şekli, çiftçilik, köylülük kısaca tarımsal kavramlar değişiyor. İklim değişiyor, hatta damak tadımız bile. Tarımsal ithalat, ihracat ve pazarlama kısaca tarımsal yapılanma değişiyor. Değişen ve değiştiren biz olmalıyız. Bu yüzden tarımsal potansiyelimizin farkına varmalı, eğitim ve teknolojide etkin olmalı, tarımsal bilim ve buluşlarda etkili olmalıyız.

Ülke gerçeklerine uygun, uzun vadeli planlamalarla çözüme yönelik hedeflerle, Türk tarımının temel sorunlarına sürdürülebilir ve yaşayabilir kalıcı çözümler üretilebiliriz. Kamu, özel sektör, üretici ve toplum psikolojisi, tarihi ve kültürel birikimimiz bunun için uygundur ve yeterlidir. Milli rasyonel planlamalar, liyakatli kişiler ve ehil ellerle harekete geçirilmesi şarttır…