Yaşadığımız meşum 15 Temmuz darbe girişiminin öncesine bir dönelim…

Akrebin kıskacına alınmış, örümcek ağı ile etrafı örülmüş bir Türkiye ve Türk milleti göreceğiz.

Bütün ordularına, bütün güvenlik teşkilatlarına sızılmış; bütün kurumları bilfiil işgal edilmiş ve sivil yapılanmalarının hepsi tarumar edilmiş bir Türkiye…

“Hoca Efendi” maskesiyle yıllardır kandırılan masum bir millet uçurumun kenarında!

Civan delikanlılarımızın hakları yenilmiş; ya örgütün kıskacına alınmış ya da hayatları berbat edilmiş!

FETÖ’nün PKK stratejisiyle binlerce şehit verilmiş, bebelerimiz yetim kalmış ve hanım kızlarımız acılar içinde bırakılmış!...

Analar evlatsız, evlatlar babasız ve anasız…

Bölücülük, ayrılıkçı terör; kendinden olmayana baskı ve zulümde engel tanımıyor…

Direnen kim?

Sadece Milliyetçi- Ülkücü Hareket ve onun muhterem lideri…

“Pensilvanya papazı, okyanus ötesi ajanı ve haşhaşileri” çok geçmeden hedefini ona ve MHP’ye yöneltiyor!...

Ne gam! Başımızdaki lider, yumruğunu sadece masaya değil meselelerin üzerine vuruyor!

Direniyor!... Türkiye adına, Türk milleti adına kutlu bir savaş veriyor!

***

Ve o meşum gece…

Bir tek o ayakta, bir tek o direnişte… Bütün ışıkları yanıyor partinin… MHP’nin genel başkanlık makamından parlayan ışık bütün Türkiye’yi aydınlatıyor! Bir tek ona güveniyor Türkiye ve bir tek ona inanıyor gönlünde vatan sevdası olanlar…

Çünkü “güven kaynağı” dır o… Çünkü inanç ve iman timsalidir.

Onun iradesi ile Türk devleti ve milleti “akrebin kıskacından alınmış, örümceğin ağı paramparça edilmiştir.”

O gün verilen şehitlerimizin ruhu, gazilerimizin taarruzu ve milletimizin haykırışından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır.

***

Türkiye’yi çağlar ötesinden alıp geleceğe taşıyan muhteşem Cumhur İttifakı buluşması yine onun “önce ülkem ve milletim” iradesiyle hayata geçmiştir.

O günden bugüne, hatta öncesinden bu günlere… Kaç taarruza, kaç komploya, kaç ekonomik saldırıya ve kaç ambargoya karşı koyuyor biz sayamadık. Buyurun siz sayın!

***

Sınırlarımız ötesinde ve dâhilde onlarca operasyon, harekât ve savaş veriyoruz bu irade sayesinde… Hepsi de zaferlerle…

Çelikten gövdeli Zümrüdüankalar uçuyor göklerimizde, Tulpar şaha kalkıyor Anadolu yaylasından Isık Göl’e, oradan Yakut iline koşuyor, Çin sınırına dayanıyor sonra, kıvılcımlar çıkıyor toynaklarından…

Durmuyor, durmak nedir bilmiyor “bir kere yükselen bayrak...” Dalgalandıkça Karabağ’da uran uran naraları atıyor… Suriye’de Türkmen hilali lemaat ediyor, Mavi Vatan’da, Kıbrıs’ta ve Balkanlar’da Türk yıldızı parladıkça parlıyor…

Hungary’de Macar yaylalarında “Hun gari” diyor bir Yörük Türkmen, Hungary!… Tuna’da alınan abdestlerin namazları Buhara’da kılınıyor…

Kosova’dan, Üsküp’ten, Deliorman’dan, “ah Kırım, ah Güney Azerbaycan, ah Doğu Türkistan” diye yükselen dualara Özbek, Türkmen, Kırgız, Kazak, Gagavuz, Tatar ve Yamut amin diyor, amin!…

Afrin’de yeni doğan balalara Mustafa Kemal, Alparslan ve Devlet adları veriliyor…

***

Fakat uyumuyor, yezit! Lakin boş durmuyor hain!...

Ve uyarıyor yine Bilge Lider Devlet Bahçeli:

 “Hâlâ FETÖ'nün kripto damarının siyaset, bürokrasi, eğitim, ekonomi, medya ve diğer alanlarda dip dalga hâlinde faaliyet içinde olduğunu bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı. Bizim nezdimizde PKK neyse FETÖ odur.”

Ve o bunları söyledikten bir hafta sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan ‘FETÖ’nün güncel öğrenci yapılanması’ açıklandı… Açıklamaya göre, eli kanlı örgütünün hâlâ aktif olan evleri, yapılanmaları ve para ağı tek tek ifade edildi. Bu açıklamada en mühimi de itirafçıların dile getirdiği göz bebeğimiz olan “Milli Savunma Üniversitesi” üzerine FETÖ’nün ihanet planlarıydı.

Başkaları ne yapar bilmem. Ama bizler liderimizin gösterdiği hedefe kilitlenmiş durumdayız!

Ve yine onun sözleriyle;

“Muzaffer bir millete hezimet yaşatmaya hiçbir melunun nefesi yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti her musibeti def edecek kararlılık, yeterlilik ve kuvvettedir. 15 Temmuz 2016’da, Gazi Meclise bomba atacak kadar gözü dönen şerefsizler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası, bir üyesi ahlaken ve esasen asla olamayacaklardır.”

Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in şerefli mensuplarını kendinize hasım bellediğinizde, sadece ve sadece hesap gününü beklemelisiniz!

Kalabalıkta efelik yapanın, tenhada özrü olmaz!

Kurt kışı geçirir de yediği ayazı unutmaz!