Ssrı deviren destanları, tarihinde tüm gerçekliğiyle barındıran Türk milletinin, dünü bu gününden şikayetçi olsa ne kadar haklı… Cihan Harbi’ne, Türk’ün imzasını atan Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümüne gireceğiz, peki biz o günden bu güne ne kaybettik ..?

Siyasi tarihin dönüm noktası, rejim değişikliğinin miladı olan Çanakkale Zaferi, milli mücadelenin ruhunu Türkiye Cumhuriyeti’ne aksederken, Meclis de milli benliğin bir yansıması şeklindeydi. Peki ya şimdi? Dünyada Türk’e zulüm var, Müslüman’a zulüm var ama biz ardımıza memleketimizi alıp yüzümüzü dünyaya rahatça çeviremiyoruz. Yurdun dört bir köşesi hain dolu… İç siyasetinde her ne olursa olsun, dışa karşı Türk olan bu millet, siyasetçilerin millet için siyaset yapmadığı ve dolayısıyla birlik olunamayan bir dönem yaşıyor. Çok partili dönemlere geçişimizden itibaren, iç siyasette uç noktalarda yarışan siyasilerimizin dış siyasette, tek bir noktada dik duruş sergilediğini görebiliyorduk. Bugün durum çok farklı, iç siyasette demokrasi gereği hak sahibi olanlar, dış siyasette birlik sergileyecek omurgaya sahip değiller. Dün tüm uç noktaların birleştiği tek yer olan terör, bu gün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisinde, ata yadigârını hor kullananlar başta olmak üzere kucaklanıyor. Yani memleketin sıkıntısı Meclis sıralarını işgal eden birilerince umursanmıyor, e haliyle dışa karşı da bu cenah ile bir memleket olunamıyor…

Tarihimiz, cihana düstur veren bir zaferi barındırırken, dün bu memleket nice badirelerle Meclis çatısında buluşmuşken, bugün memleket derdi olmayan adamların söz hakkına sahip olduğu bir Meclisimiz var… Ki o Meclis, oluk oluk akan kanın suladığı topraklarda dirilen milli ruhun bedeniydi, ahdin bize emanetiydi… Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım; Türk milletinin yeniden dirildiği, milli varlığın ateşini harlayan ve Balkan Harbi’ndeki yaralarımızı tedavi ederek, varlığımıza cihanı bir kez daha şahit ettiğimiz destan Çanakkale Zaferi, yarın ahde vefa ile anılacak, peki ahdimizin hakkı bu gün bize helal mi?

Dün denize döktüğümüz düşmanı, bugün pamuklara sarıp Meclise taşıyanlar; Milletin Meclisine haini ve yaltakçısını kendi eliyle sokan, bunun şuuruna sahip olamayan yahut sırf “biri gitsin de kim gelirse gelsin bu hain de olabilir(!)” gibi bir zihniyetsizlikle bu topraklar üzerinde yaşayanlar, dağda gezip pusu kuran hainle eş değil de nedir..? Şimdi memleket kravatlı, sivil ve paçavralı teröristi böyle bağrında barındırırken, üstüne basılan toprağın canı acımaz mı, bugün kutlu olur mu yine Çanakkale Zaferi..?! Dünün benliğini yitirmişken, birlik olma kabiliyetimizi unutmuşken ya da birlik olma kabiliyetine sahip olamayan art niyetleri Meclisimize sokmuşken, helal olur mu bize bu memleketi canları ile emanet edenlerin hakkı …

Yakın tarihimizde bu cenahın şer halini net bi şekilde görebiliriz aslında, 15 Temmuz; birlik beraberlik beka çizgisinde saf tutulan zamanlarda, birlik mesajı veremeyen irin akıtan bir adam var ve bu adam yarın kutlayacağımız zaferin nişanesi olarak kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nin, koltuğunu işgal ile meşgul ki o parti ne hainlere ev sahipliği yapıyor şimdi… CHP’nin milli mücadele ruhundan arınarak bitmiş olmasını Milliyetçi Hareket’in doğuşuyla algılayabiliriz aslında, ama CHP milleti milli ruhtan putlaştırma anlayışına öyle bir geçirmiş ki, akıl delegeleri olmayan insanlar fikri manada bağlanamadığı Atatürk’e tapıyor ve dolayısıyla CHP’yi kutsayarak hain de olsa görmüyor… Atatürk o partinin başında olsaydı manzara bu mu olurdu? İşte o milli manzaranın memleket semalarından silinmemesi için Milliyetçi Hareket var, beka için var… Şimdi beka diyoruz, şuursuzların dilinde dalga konusu oluyor, Niye? Çünkü beka gibi bir dertleri yok; terörist Mecliste, evlatlarımız toprakta, memleket de tehdit altında ama şuursuzca yaşayanlar için tek sıkıntı, yönetimin değişmesi hain de olsa teröristte olsa bir başkasının gelmesi ve bunu Atatürk’ün çocuklarıyız çılgınlığıyla istiyorlar… Ülke resmen açık bir akıl hastanesi halini alıyor.

Ahde vefa: Kutlama programları, geçiş törenleri ve okunan şiirler değil; şuheda ile karılan topraklarda hain üretilirken, dünün kutlu olan zaferi yarın buruk, 18 Mart 1915 ile dirilen milli ruh, 18 Mart 2019’u hasta karşılıyor, mikroplar bedende kol geziyor… Biz Türk olduğumuz için bugün dünya üstümüze geliyor diyorlar, dün bu böyleydi ama bugün Türk olamadığımız için iç ve dış taarruzlara maruzuz… Çünkü biz Çanakkale’de dünya tarihine Türk’ün karşısına geçilmeyeceğinin notunu düşmüştük …