2011 Suriye krizini fırsat bilen küresel güçler, kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilecekleri örgütleri destekleyerek Suriye’yi envaiçeşit terör örgütünün at koşturduğu bir alana çevirdi.

Bu terör örgütlerinin arasında PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG de vardı.

PYD/YPG Suriye’de vuku bulan iç savaş ortamının yıllardır PKK ve HDP’nin dile getirdiği “demokratik özerklik projesini” hayata geçirmek için mükemmel bir fırsat olduğunu düşündü ve 2012 yılı itibarıyla harekete geçti.

PKK’nın demokratik özerklik projesinin hayata geçirilmeye çalışılacağı laboratuvar olarak düşündükleri yer, kendilerinin Kobani dedikleri Ayn-el Arap’tı.

***

Suriye’de kirli hesaplar güden devletler ve onların peşinde koşan terör örgütü sayısı çoktu, aradan geçen zamanda bu küresel güçlerden destek alan terör örgütlerinin güç savaşları birbirleri arasında da yaşanır hâle geldi.

İtin iti kırdığı sahnelerin yaşandığı 2014 yılında PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG kendi kirli planlarını hayata geçirmekte zorlandı, çareyi de Türkiye’nin desteğini almakta aradı.

Bu arayış Türkiye’nin güney sınırı boyunca kurulmak istenen terör devletine asla geçit vermeyeceği kararlılığını göstermesi sonucuyla neticelenince, HDP “Kobani düşerse Ankara da düşer. Kürtler de kendi kaderini tayin eder” şeklinde tehdide başladı.

Bu tehditlerin “Kürt halkının Rojova’nın, Kobani ve özgürlük kantonlarının direnişine yakın durmayanlar, yarın bizden uzak olsun” sözleriyle devam ettirilmesi 2014 yılının 6-7-8 Ekim tarihinde yaşanan olayların fitilini ateşledi.

***

5 Ekim’de PKK’lı Murat Karayılan “Gençleri, kadınları 7’den 70’e herkesi Kobani’ye sahip çıkmaya, onurumuzu namusumuzu korumaya, metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz” açıklamasını yaptı.

6 Ekim günü HDP’nin resmi sayfasından sokağa çıkma çağrısında bulunulmasının ardından hem HDP’nin hem de dönemin eş genel başkanı Demirtaş’ın sosyal medya hesaplarından, “Şu anda toplantı hâlinde olan HDP MYK’dan halklarımıza acil çağrı: Kobani’de durum son derece kritiktir. DEAŞ saldırılarını ve AK Parti iktidarının Kobani’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” paylaşımı yapıldı.

***

Bu çağrının üzerine PKK’lı teröristler sokakları birbirine kattı, okulları, otobüsleri ve Atatürk heykellerini ateşe verdi, yağmalar yapıldı, resmi binalara saldırıldı, HDP’nin çağrısı sonrası terör estirildi.

Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Şanlıurfa, Van, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep gibi büyükşehirlerimizin olduğu 36 ayrı ilimizi saran şiddet eylemleri sonucunda 37 vatandaşımız hayatını kaybetti, 769 kişi ise yaralandı.

27 kaymakamlık, 52 emniyet, 283 okul, 73 siyasi parti, 12 belediye binası olmak üzere 2 bin 558 binaya saldırıda bulunuldu, bin 881 araç hasar gördü, toplamda 300 milyon liradan fazla maddi hasar oluştu.

***

Terörist Demirtaş’ın çağrısı sonrası yaşanan bu olaylar 6’lı masanın bulduğu her fırsatta sorduğu “Demirtaş neden içeride?” sorusunun cevabı olsa da onlar ısrarla bu soruyu sormayı devam ettirdi.

Kimi kahvaltı yapmak için yolunu gözlediğinden, kimi de en büyük hayali şeref madalyasını takma merasimini gerçekleştirme arzusundan onun bu olaylarla bir alakası yokmuş gibi göstermeye çalıştı, onun serbest kalmasını diledi.

Bu uğraş ve temenniler zilletin, hem Terörist Demirtaş’a duyduğu hürmeti hem de PKK ve siyasi uzantısı HDP’yi aklamaya çalışacak kadar keçileri kaçırdığını gösterdi.

Gören gözler için tabii…