Kemal Kılıçdaroğlu oradan oraya “Aday ben olacağım” diye koştururken, CHP’nin A takımı ve Belediye Başkanları üst üste “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” açıklamaları yaparken, konu yine döndü dolaştı Abdullah Gül’e geldi. Atalar boşa “Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkânıdır” dememişler…

          Abdullah Gül adeta bunların bumerangıdır. Uzağa da atsalar, yakına da koysalar dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanı adaylığı gündemine tekrar alıyorlar.

          “Sürpriz aday Abdullah Gül mü?” tartışmaları yine gündeme yerleştirildi. Abdullah Gül’ün iç ve dış sesi Fehmi Koru’da anında bu gündeme başını uzatarak "Hâlâ keşke aday o olsa, önümüzdeki muhataralı dönemden sağlıklı ve huzurlu bir biçimde çıkılmasına öncülük etse görüşündeyim" yazısını yazdı.

          6+HDP ittifakı Abdullah Gül ismini firesiz kabul eder. Abdullah Gül ismi 6+HDP ittifakı üzerinde bir üst akıl halidir.

          Biz bunu 2018 Cumhurbaşkanı seçimleri öncesi Meral Akşener’in itirafından çok net anlamıştık.

          Ne demişti Akşener: “Bizden CHP, İP, HDP, SP gibi partilerin yanyana gelip Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yapmamız istendi.” 

          CHP, HDP, SP Abdullah Gül isminde firesiz anlaşmıştı. Sadece kendi de aday olan Meral Akşener teknik olarak şu sebepten karşı çıkmıştı: "Sayın Gül'ün tüm partiler tarafından aday gösterilme teklifi geldi. CHP'nin aday çıkarmasının doğru olacağını söyledim. Çeşitlilik olmasının gerekliliğini düşündüm. İkinci turda herkes birleşir. Burada öncelik kendim değildim ama tamamının üzerinden adaylık söz konusu oldu.”

          Aynı konuşma içerisinde "Sayın Gül benim arkadaşım, kendisi ile ilgili olumsuz bir düşünceye sahip değilim” açıklamasını yapmıştı.

          Meral Akşener asıl bombasını seçimlerden çok sonra yine bir başka televizyon programında yapmıştı. O konuşmasında “İP’in kurucu akılları arasında” Abdullah Gül’ün de olduğunu anlamıştık.

          Abdullah Gül hakkında ne demişti Akşener: “Bizim partimizi kurarken Sayın Gül ile görüştüm, fikir aldım, tavsiye aldım. Sayın Gül’den ona yakın olan bazı isimleri istedim. Mümkünse partimizin kuruluşunda bulunmalarını istedim. Kendisine karşı kötü hiçbir fikrim yok.”

Bu düşence de olan Meral Akşener’in Abdullah Gül’e karşı olması zaten mümkün değildir.

          O halde CHP’nin, İP’in, HDP’nin, SP’nin, DP’nin, Gelecek’in ve Deva’nın Abdullah Gül’ü küresel odaklar bir kez daha dayatırsa kabul etmemeleri mümkün değildir.

          Kemal Kılıçdaroğlu geçmişte “Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” sorusunu yöneltmiş biri olarak, yarın bir gün onun adaylığına yol açması mümkündür.

          6+HDP’nin Abdullah Gül sevgisi, sadakati ve ona dair umutları anlaşılabilir bir durumdur. Tüm bu diyaloglar içinde tek anlaşılmayan Meral Akşener’in “Bizden CHP, İP, HDP, SP gibi partilerin yanyana gelip Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yapmamız istendi” sözündeki dayatmayı yapanın kim olduğudur. Dayatmayı yapan güç havada kaldı. İtirafın bu yönünü yine gizledi.

          Osman Kavala’nın kuzeni, terörist Demirtaş’ın hayali kahvaltı arkadaşı olan Meral Akşener bu dayatmayı yapanın ABD mi, AB ülkeleri mi, PKK mı, FETÖ mü bunu bir türlü açıklamıyor. Niye açıklamıyor?

          Ortada böyle dayatma itirafı varken, 6’lı masanın 28 Şubat'ta paylaştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e ilişkin ortak metnin, yabancı bir büyükelçi tarafından redakte edildiği iddiasına karşı savunmaları çok trajikomik olmaktadır. 48 sayfalık metin içinde bir kez olsun “Atatürk ve Türk milleti” geçmiyorsa bu metni zaten yabancı bir el hazırlamış, hain eller de iştahla imzalamıştır.

          Geçenlerde Abdullah Gül’e yakın isimlerden olan 6’lı masanın goygoycusu Taha Akyol, CHP’nin ihanet kanalına çıkmış “48 sayfalık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Metnini” bir yabancı büyükelçinin redakte ettiği iddialarının iftira olduğunu söylüyor. Metinde niye “Atatürk” yok, niye “Türk milleti” yok peki goygoycu?

          Al işte senin gönülden bağlı olduğun Abdullah Gül ile ilgili Meral Akşener’in “Hepimizin yanyana gelerek Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı yapmamız istendi” itirafı var. Bu olayın yaşandığı dönemin partileri CHP, İP, SP ve HDP üzerinde hangi güç var ki, onlara böyle bir talepte bulunabiliyor?

          Şimdi de atmosferi bir tuttursalar 6+HDP Abdullah Gül’ü aday gösterecek. Belki de o atmosferi ayarlamaya çalışıyorlar. HDP’li Ahmet Türk yerel seçim ittifakı için gizli kahvaltılı görüşme yapıp, deşifre olduktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun sinsiliği için ne demişti?:

Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz. Öyle çok açık konuşmaz.”

Aslında Türkiye’nin bu manada tarif edilecek en sinsi adamı Abdullah Gül’dür.

          Baksanıza nasıl bir sessiz ve sinsi güç ise MHP’yi ele geçirme operasyonunu başaramayanlara parti kurma sürecinde akıl vermiş, tavsiyeler dağıtmış, adamlarını vermiş…

Abdullah Gül’ün 6+HDP üstü bir güç olduğu kadar var… Bu sinsi gücü görmeyen taş olur taş…