Avrupa Birliği vatandaşları, Avrupa Parlamentosu üyelerini belirlemek için sandığa gitti ve uzun zamandır herkesin dile getirdiği “aşırı sağın yükselişi” söyleminin gerçekçi olup olmadığını ortaya koyacak bir seçim yaşandı. Avrupa’da ana akım merkez sağ ve merkez sol partiler güç kaybederken aşırı sağcı ve nispeten küçük partilerin oy oranlarını artırdığı bir kez daha somut şekilde görülmüş oldu.

Avrupa Parlamentosu’nun 751 üyesini belirleyecek seçimler pazar günü tamamlandı. Sonuçlar, merkez sağ olarak tabir edilen Hristiyan Demokratların AP içinde oluşturdukları Avrupa Halk Partisi (EPP) ile merkez sol olarak tabir edilen Sosyal Demokratların AP içindeki grubu olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) ciddi destek kaybı yaşadı. EPP grubu, 2014’te kazandığı 221 sandalyenin 40’ını kaybederken, S&D grubu ise 191 sandalyenin 148’ini koruyabildi. Bu iki grubun oy oranındaki düşüş, 2009’a kıyasla daha belirgin. 2009 seçimlerinde oyların yüzde 61,3’ünü olan bu iki grup, 2014’te oyların yüzde 54,8’ini almıştı. Şimdi ise bu oran yüzde 43’lere düşmüş durumda.

Avrupa’da merkez sağ her seçimde zayıflarken, marjinal sağcı grupların, Liberallerin (ALDE) ve Yeşillerin (Greens/EFA) oylarını artırdığı görülüyor. 102 sandalye kazanan ALDE parlamentodaki en büyük üçüncü grup olurken Yeşiller 69 temsilci ile dördüncü sıraya yükseldi. Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR) 59, Uluslar ve Özgürlükler Avrupası (ENF) 58, Özgürlükler Avrupası ve Doğrudan Demokrasi (EFDD) 54 milletvekili, Avrupa Birleşik Solu-İskandinav Yeşil Solu (GUE/NGL) ise 38 milletvekili çıkardı. Geriye kalan 35 milletvekili ise bağımsız ve diğer adaylardan seçildi.

Sonuçlara ülkeler seviyesinde bakıldığında seçmenlerin dikkat çekici mesajlar verdiği anlaşılıyor. Örneğin Brexit tartışmaları gölgesinde seçimlere giden İngiltere’de, Brexit Partisi oyların yüzde 31,7’ini alarak seçimden açık ara farkla birinci çıktı. İngiliz siyasetinin köklü partileri olan Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisinin oylarının toplamı (yüzde 22,7) Brexit Partisinin tek başına aldığı oy oranının epeyce altında kaldı. Buna göre, AP’de yer alacak 73 İngiliz parlamenterin 29 tanesi AB üyeliğinden çıkışı savunan Niger Farage'ın liderliğindeki Brexit Partisinden seçilmiş oldu.

AB’nin başat ülkelerinden olan ve AP’ye 96 temsilci gönderen Almanya’daki sonuçlar da AB genelindeki sonuçlarla benzer bir trend gösteriyor. Almanya’da 2014’te yüzde62,6 oy alan merkez sağ ve merkez sol, ciddi oy kaybı yaşayarak yüzde 44’lere düşmüş durumda. Almanya’da Yeşiller oyunu bir önceki seçime göre neredeyse ikiye katlarken, ırkçı söylemleri olan Almanya için Alternatif Partisi (AfD) oyunu yüzde 7’den yüzde 10,5’e çıkarmış durumda.  Fransa’da da aşırı sağcı Marine Le Pen'in Ulusal Birlik partisi (RN) yüzde 23.5 oy oranıyla ilk sırada yer alarak yüzde 22,5 oy alan Cumhurbaşkanı Macron'un partisini geride bıraktı. Aşırı sağ, İtalya’da da birinci parti konumunda.

Merkez partilerin oy kaybederken AB karşıtı ve aşırı sağcı partilerin etkinliğini artırıyor olması AP’nin önümüzdeki dönemde daha parçalı bir görünüme sahip olacağını ortaya koyuyor. Merkezdeki siyasî grupların erimeye devam ettiğini gösteren bu sonuçlar, Avrupalı kimliğine karşıt grupların AP içinde daha büyük bir tehdit haline geleceğine işaret ediyor. Anlaşılıyor ki göçmen karşıtlığı, zenofobi, İslamofobi ve neo-Nazi gibi kavramlar yeni parlamentoda daha fazla taraftar bulacak.