Eğer bir önlem alınmazsa hem eğitimde fırsat eşitsizliği yaratan hem de Kovid-19 salgınında vaka sayısını arttırabilecek bir yanlışa imza atılmak üzere…

İlk imzayı 4 Eylül Cumartesi günü Anadolu Üniversitesi atmaya hazırlanırken, ikinci imzayı da 12 Eylül Pazar günü Atatürk Üniversitesi atmaya hazırlanıyor.

Evet, konumuz açık öğretim sınavları…

                                                           ***

Bilindiği üzere Kovid-19 küresel salgını sonrası yükseköğretim kurumlarında uzaktan eğitime geçildi.

O dönem bu durum çok tartışıldı. Eğitimin, sınavların online olmasının getirisi, götürüsü üzerine uzun uzun konuşuldu.

Zira konu sağlıktı, insan hayatı her şeyden önemliydi.

Ve salgının önüne geçilmesi için çeşitli alanlarda olduğugibi eğitim alanında da önlemler uygulandı.

                                               ***

Böylece eğrisiyle, doğrusuyla 2020-2021 eğitim yılının güz ve bahar dönemleri geride kaldı.

Sıra yaz okulu dönemine geldi.

Yaz okullarında eğitimin nasıl gerçekleştirileceği sorusu tüm öğrencilerin ve akademisyenlerin akıllarını kurcalayan bir soruydu.

Bu konuda YÖK önce 7 Temmuz 2021 tarihinde üniversitelerdeki yaz okullarında eğitimin yüz yüze yapılması kararını aldı.

Ama daha sonra 13 Temmuz 2021 tarihinde akademik takvimini belirlemiş ve eğitimleri başlamış üniversitelerin olduğu dikkate alınarak yaz okullarındaki eğitimin uzaktan yapılmasına karar verildiğini açıkladı.

Yani yaz okulu açan tüm üniversitelerde eğitim ve sınavlar online olarak gerçekleştirilecekti.

                                                ***

Bu duruma tüm devlet, vakıf üniversiteleri uydu.

Nedendir bilinmez ama açık öğretim programı bulunan üniversiteler bu karara uymadı.

Konuyu gündeme geldiği günden beri takip ediyorum ancak örneğin Anadolu Üniversitesi’nin örgün öğretim programları için online olarak gerçekleştireceği sınavları niçin açık öğretim programları için yüz yüze yapacağını bir türlü anlayabilmiş değilim…

Anlayamıyorum çünkü üniversitenin kendi yönetmeliğinde “Bir yükseköğretim kurumunda açık öğretime uygulanacak öğretim programları örgün öğretimde uygulananların kapsam olarak aynıdır” yazıyor.

Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi neden rafa kaldırılıyor çözebilmek imkansız…

                                         ***

Hadise bir tek eğitimde fırsat eşitliğini sağlamama meselesi de değil, insan sağlığını hiçe sayan boyutu da var…

Örgün öğretimde okuyan bir üniversite öğrencisi evinde sağlığını riske atmadan eğitimini tamamlayıp sınavlarına girerken, açık öğretimde okuyan bir öğrenci için aynı fırsat tanınmıyor…

Ee örgün öğretimlinin canı canda, açık öğretimlinin canı patlıcan mı?

                                     ****

Açık öğretimdeki yanlışlar bitti sanıyorsanız, yanılıyorsunuz… Mesela açıköğretim İngilizce Öğretmenliği bölümünde okuyorsanız bazı derslerin sınavlarını online olarak girebiliyorsunuz ama açık öğretimin başka bir bölümünde okuyorsanız sınavlarınıza yüz yüze girmek zorundasınız…

Yani örgün öğretimin açık öğretimliye fırsat eşitliği sağlamadığı durum açık öğretimlinin kendi arasında bile var…

                                ***

Şaka gibi mi?

Değil değil, hepsi gerçek üstelik dahası var…

Çünkü en katmerli saçmalığımızı sona sakladım.

                             ***

Açık öğretim fakültesi sınavlarına girecek bir öğrenciyseniz temaslı olmanızın ya da kovid pozitif olmanızın bile bir önemi yok.

Ne olursanız olun, sınava gelin diyorlar…

Çünkü üniversite yönetiminiz için öncelik sizin dönem kaybetmeden okullarınızı bitirip biran önce diplomalarınızı almanız…

Bu düşünceden hareketle temaslı ya da kovid pozitif iseniz sizi gerekli önlemleri aldıkları bir salonda sınava alacaklar…

Tamam hastalık insanların sınav kaçırmalarına, eğitim hayatlarında kayba neden olmasın, eyvallah…

Ama bu insanlar sınav salonlarına nasıl gelecekler?

Herkes tek tek ambulanslarla mı sınav salonlarına taşınacak?

Bu soruların cevabı yok…

                                  ***

Madem öğrenciler bu kadar düşünülüyor, hayatlarında kayıp olmasın diye sınava gelmeleri için her önlem alınıyor, bir kovid hastasının yüz yüze mi sınava girmesi daha iyi yoksa evinde online olarak girmesi mi?

Hadi siz salonlarda gerekli önlemleri aldınız da, kovid pozitif olduğu için ev karantinasında olması gereken ama sizin yüz yüze sınav ısrarınız yüzünden evinden çıkardığınız hasta insanlara denk gelmemek için biz ne yapalım?

Bu insanlar sınava gelirken toplu taşıma kullanmayacak mı, taksiye binmeyecek mi, marketten bir su almayacak mı, sınav öncesi veya sonrası bir kafede oturup çay içmeyecek mi?

Şimdi biz bunları düşünüp önümüzdeki cumartesi ve iki hafta sonraki pazar günleri zorunlu haller dışında evimizden çıkmayalım mı?

                              ***

Türkiye’de açık öğretim sistemine kayıtlı öğrenci sayısı 4.359.034…

Dörtte birinin yaz okullarında ders aldığını düşünürsek, bir milyonun üzerinde öğrenci sınava girecek demektir.

Hiç kimsenin bu bir milyon öğrencinin ve bizlerin sağlığını hiçe saymaya hakkı yoktur.

Ben hem üzerinde düşündüm hem de akademik çevrelere sordum, kimse bana bu durumun mantıklı bir izahını yapamadı…

                        ***

 Tek açıklamaları 2.5 milyon öğrenci ile gerçekleştirilen üniversitelere giriş sınavları…

İyide o sınav yapılırken Türkiye’de önlemler en üst düzeyde, vaka sayısı 5 bin, ölüm sayısı 50 civarındaydı…

Şuan maalesef vaka sayımız 20 bin, ölüm sayısı 260 civarında…

Vaka sayısında yaklaşık 4 kat, ölüm sayısında da yaklaşık 5 katlık artış ülkemizin güzide üniversiteleri Anadolu ve Atatürk Üniversitelerinin yöneticilerinin dikkatini hiç çekmiyor mu?

                   ***

Açık öğretimliler ne suç işlemiş olabilirler ki, üniversitelerin yöneticileri eğitimde fırsat eşitliğini, halk sağlığını bir kenara bırakıp gözleri dönmüşçesine yüz yüze ısrarında bulunuyorlar?

Cevap ne olursa olsun, insan sağlığını tehlikeye atan bu durumun izahı yoktur. Dileğim en yakın zamanda bu soruna çözüm bulunmasıdır…