Ligin tadından yenmediği, puan cetvelindeki çekişmenin nefes kestiği haftanın sonunda maalesef trafik kazası haberi herkesi şok etti. Aslında tüm spor müsabakalarında aktiviteye katılan her bireyin deplasman, ya da turnuva dönüşünde bir koşturma ve bir an önce eve dönme telaşının sonucunda ortaya çıkan tedbirsizlik, zaman zaman böyle acı olaylarla bizleri karşı karşıya bırakıyor. Ama bu dönüş telaşındaki acelecilik, benim aktif spor yaşantısına başladığım 40 yıldan beri maalesef hep böyle... Hiç değişmedi anlayışımız... Bizde düşüncesiz ve tedbirsiz seyahatler yapmadık değil. “Ne olacak? Bir şey olmaz” zihniyetiyle hareket ettikçe, bu ve benzeri acı haberlerle karşı karşıya kalmamız da kaçınılmaz oluyor. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Tabii ki, en büyük acıyı Josef Sural’ın ailesi ve yakınları yaşıyor ve yaşayacak. Allah sabırlar versin. Yaralı kardeşlerimize de şifalar ve sağlıklar diliyorum. Alanyaspor ve Türk spor camiasının başı sağolsun...

Puan cetveline baktığımızda gerçekten kafayı kaldıramıyoruz. Hesap, kitap, olasılık, tahmin yapalım derken, yine de bir sonuca varamıyoruz. Kaldı 4 hafta. Bu süreçte bırakın yanlış penaltı, elle atılan gol gibi kararları, gösterilmeyen bir sarı kart, orta sahada verilen bir yanlış faul, erken kalkan bir ofsayt bayrağı, 1 dakikalık hatalı ilave zaman uygulaması gibi normalde basit hata diyebileceğimiz yanlışlıklar, son derece büyük sıkıntılı sonuçlar doğuracaktır. Hiçbir takımın başarısının arkasında, ya da başarısızlığının sebebinde bir hakem kararı olmamalı. Ancak maalesef ki, hakemlerimiz takımlarımızla karşı karşıya gelmekten ve kuralı doğru uyguladıklarında alacakları tepkiden çekindikleri için, net kartları göstermiyorlar. Faulleri çalıyorlar, gerisine karışmıyorlar. Bazen de ters tarafa çalıyorlar, ya da sarı kart göstermemek için faul dahi çalmıyorlar. Kulüplerin TFF ve MHK üzerindeki baskısı had safhada. Yaklaşan seçimli TFF Olağan Genel Kurulu nedeniyle kulüplerle ters düşmeme çabası hakemlerimizi de olumsuz etkiliyor.

Bu haftaki maçlardan 4 pozisyonu örnek göstermek istiyorum. Fenerbahçe- Trabzon maçında Sadık’ın Abdülkadir’e, Beşiktaş Ankaragücü maçında Burak Yılmaz’ın, Kitsiu’ya, Konya Galatasaray maçında Luyindama’nın, Yatabare’ye, yine aynı maçta Diagne’nın, Zuta’ya yaptığı hareketlere baktığımızda hepsinde rakibin yüzüne gelen el ya da dirsek görüyoruz. Bu hareketlerin tümü en azından sarı kart gerektirirken, Diagne’ninki biraz daha kırmızıya yakındı. Hakemlerimiz Sadık’a sarı kart gösterirken Burak ve Luyindama’ya sadece faul çaldılar. En ağırı olan Diyagne’nin hareketine faul bile çalınmadı. Peki bu konuda oyun kuralları ne diyor? Hakemler ne yapmalı? Tüm dünyada hakem eğitimlerinde şöyle deniyor:

“Sporcu sağlığı en ön planda tutulmalıdır. Yüz insan vücudunun en hassas organlarından biridir. Futbolcular, yer almak, alan genişletmek, denge sağlamak, topa sahip olmak gibi amaçlarla ellerini-kollarını kullandıklarında dikkatli olmalıdır. Ellerini araç olarak kullandıkları bu gibi pozisyonlarda rakiplerinin hassas organlarına gelecek darbeler, sarı kartla cezalandırılmalıdır. Hakemler sporcuların bu hareketleri yaparken, bilinçli yaptıkları kanaatine varırsa, ellerin araç değil silah olarak kullanıldığı sonucuna vararak kırmızı kart göstermelidir.”