Biden yönetimi göreve başlar başlamaz Türkiye’ye karşı nasıl bir strateji izleyeceğinin ilk sinyalini “sözde müttefik” tanımlaması ile verdi.

Bu ilk sinyali ülkemizin güney sınırı boyunca terör devleti kurma hedefinde olan PKK/YPG’ye arttırdıkları destek izledi.

Daha sonra Doğu Akdeniz’de haklarımızın önüne dikilen Yunanistan’a yeni askeri üsler kurdu.

En son Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarıldığı duyurulmuştu ki, buna ek olarak ABD Başkanı Biden tam 40 yıl önce bir başka ABD Başkanı Reagan’ın söylediği “Ermeni soykırımı” yalanını tekrar etti.

Göreve geldiği günden bu yana Biden ve yönetimi tarafından Türkiye ile ilişkilerde iş birliğinin güçlendirileceğine dair açıklamalar yapılsa da olumlu bir adım atıldığı söylenemez.

Bu noktada üzerinde düşünülmesi gereken nokta, ABD tarafının neden ısrarla Türkiye’nin çıkarlarını görmezden geldiğidir.

Türkiye defalarca kez Suriye’de kendisine komşu bir terör devletine müsaade edilmeyeceğini duyurdu, duyurmakla da kalmayıp terör yuvalarını teröristlerin başlarına yıkarak bu konuda kararlılığını birçok kez gösterdi.

Peki, ABD hâlen niçin PKK/YPG’ye destek oluyor?

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki haklarını gasbettirmeyeceğini izlediği politikadan taviz vermeyerek kanıtladı.

Peki, ABD hâlen niçin Yunanistan’ı şımartıyor?

Sizce ABD Başkanı Biden soykırımın kocaman bir yalan olduğunu, hiçbir bilgiye, tarihi belgeye dayanmadığını bilmiyor mudur?

Peki, soykırımın yalan olduğunu adı gibi bildiği hâlde niçin zikrediyor?

Tüm bunları yaparken tek dertlerinin Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’leri kullandırtmamak olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.

Evet S-400 meselesi ABD için bir nedendir ama asıl hedefleri 2016’dan bu yana izlediği politikalarla ABD’nin Orta Doğu’daki tüm planlarını bozan Türkiye’ye ve bu politikaların uygulayıcılarına bedel ödetmektir.

İzledikleri kontrollü gerginlik politikasıyla akıllarınca “bölgesinde güçlü Türkiye” gerçeğinin yerine “dış politikada yalnız Türkiye” imajını çizmek istiyorlar.

Bu sebeple ABD Başkanı ve yönetimi, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerde verdiği “yeni sayfa açılmalı” çağrılarını görmezden geliyor.

Çünkü biliyor ki, Türkiye’nin yeni sayfa açmakta kastı ABD’ye biat değildir, ABD’nin her istediğini yapmak hiç değildir.

Biden, Türkiye’den kendisine ve ABD’ye kimlerin biat etmek için hazır bulunduğunu biliyor.

Onlar dün S-400 alımına, terör örgütünü yok eden operasyonlara karşı çıkıyor, dış politikada Türkiye’nin haklı mücadelesini görmeyip sürekli yalnızlaştığımızı söylüyordu.

Bugün de soykırım iftirasının sebebinin “Türkiye’nin dış politikada attığı yanlış adımlar” olduğunu utanmadan, sıkılmadan dillendiriyorlar.

Maalesef ABD uluslararası siyasette bizi köşeye sıkıştırmak için hangi adımı atsa dün olduğu gibi bugün de iç siyasette hemen karşılığını buluyor.

Biden’ın umudu muhalefete, muhalefetin de umudunu Biden’a bağladığı artık o kadar net görülüyor ki, bunu anlamak için özel yeteneklere sahip olmak gerekmiyor.

Biden 15 Temmuz’da darbe yoluyla başarıya ulaşamayan planın terörist besleyerek, Yunan’ı şımartarak, soykırım iftirasını dillendirerek, ekonomik operasyonlar düzenleyerek gerçekleşeceğine inanıyor.

Zillet de bu inancın peşine takılmış gidiyor.

Yalan hep bir ağızdan söylenince gerçeğe dönüşmez, tarihin gerçeğe dönüştüreceği bir şey varsa o da Türk milletinin hain planları buruşturup atacağı, yabancı başkentlerde kurulan tezgâhları bozacağıdır.

Bu gerçeği yaşayarak göreceğiz…