Yazarlık hayali kuran, zamanı geldiğinde ve o zamanın içinde bir gün bir kitabının çıkıp milyonlarca insan tarafından okunacağını düşünen birisi… İlkokul 3. sınıfta ilkokul öğretmenin gazıyla kasabada okumak için kitabımız yok diye kültür bakanına mektup yazacak kadar cesaretli…

Kitaplar geldiğinde temiz duygularla günlerce sevinen, unutulmayan çocuk mutluluğu. (Bu arada okuma kitapları için eski Kültür Bakanımız Sevgili Namık Kemal Zeybek Bey’e teşekkür ediyorum.)

Çocukluk yıllarını küçük bir kasabada, geceleri radyo (TRT FM) dinleyerek geçiren. TRT’nin Ankara ve İstanbul Radyosu’na istek mektupları yazıp daha sonra radyodan istek mektubunun okunmasını bekleyen gençliğe geçiş geceleri… Çok iyi yazılan aşk mektuplarının gölgesinde lise yılları… Yazılan, çizilen, notlar alınan arşivcilik gölgesinde üniversite yılları… Askerde 155 gün boyunca uyumadan önce gizli gizli yazılan günlük… Kendi halinde blog yazmaya başlayan veya sadece günlük tutarak mutlu olmayı tercih eden insanlardan biri…

Ardahan’da yerel bir gazetede matbaa kokusunda tarım yazarlığına ilk adım… Özel bir ısısı olmayan, ışıklandırmasıyla, ses yalıtımıyla diğer her odadan farklı olmayan çalışma ortamında ilham perisinin gelmesi için sabırla beklenen saatler…

Yazı yazma eylemi (günlük yazmak, blog yazmak, kitap yazmak, karalamak veya sosyal medyada bilgi paylaşımı yapmak; hiç fark etmez) her insanın hayatını değiştirebilecek bir potansiyele sahip. Benim hayatımı değiştiren potansiyel, Türkgün ailesiyle tanışmam ve tarımla ilgili düşüncelerimi paylaşma fırsatımın olmasıdır. Sonrasını sizler de biliyorsunuz. 24 Mart 2019 yılından bu günlere tam 3 yıldır Türkgün gazetesi bünyesinde tarım yazarı olarak yazılar yazıyorum. Türkgün ailesi bünyesinde bugün 3. yılım.

Günümüz dünyasında yazı yazma eylemi teknolojiye ayak uydurarak birtakım versiyonlarla hayat buluyor. Bu yönde teknoloji hızla ilerliyor. Öyle ki taşlara düşülen notlardan, hayvan derisi kullanarak elle yazı yazılan döneme, tek tuşla konuştuklarımızın yazıya dökülmesinden, gözlük takarak düşüncelerimizin kaydedildiği günlere doğru gidiyoruz.

Yazanlar arasında çok okunan ulusal alanda yazan yazarların günlük yazılarını kopyalayarak başarıya ulaşma yolunu seçen, yaşamışlığı fazla olup yazdığı hayata yabancı olmayan, bir kişiyle sohbet ettikten sonra güzel yazılar ortaya çıkaran insanlar... Tabii sarhoşken yazıp, ayıkken düzelten insanların olduğu da bir gerçek.

Tarım yazarı olarak ilham perinizin gelmesini beklerseniz zamanınızın büyük bir çoğunluğunu hiçbir şey yapmayarak geçirmiş olursunuz. Ancak üretken ve yaratıcı bir tarım yazarı olmak istiyorsanız kendi ilham perinizi hayata getirebilirsiniz. Mutlaka bir ayağınızın sahada olması, bunun yanında kendinize bir yazma saati belirlemeniz ve bu saatler içerisinde ara vermeden yazmanızı gerektirir.

Yazımın girişinde de söylediğim gibi yazı yazmaya başladıktan sonra hayatımın değiştiği yönündedir. Özellikle yayınlamak için yazdığım yazılar bana her zaman bir şeyler öğretmiştir. Bazen bir bilgiyi teyit etmek, bazen bahsetmek istediğim bir konuda araştırma yapmak zorunda olmam bazen ise bir kelimenin yazılışı konusunda emin olmamamla birlikte kendimi Google’da veya tdk. gov.tr’de bulmam bana birçok şey öğretirken en önemlisi öğrenmeyi de öğretti. Bunların yanında yazı yazmak için rapor ve kitap okumak gerekliliği sayesinde tarıma ve hayata bakış açımın bir hayli gelişmesi de cabası oldu.

Tarım ve gıdanın çok önemli olduğu şu günlerde bile gerçek anlamda tarım kuşağına yer vermeyip, sadece gündem oluşturmak için sözde tarıma yer verenler... Seda Sayan’ın bilmem kaçıncı evliğini anlatmasına saatlerce zaman ayıran magazin bültenlerinin birbirleriyle yarıştığı medya topluluğunun olduğu bir ortamda; her zaman tarıma öncelik veren, gazetenin ilk sayfasında haber yapan, bazı durumlarda tüm sayfayı tarıma ayıran Türkgün gazetesi yönetimine ve tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Son söz: Ulusal gazetelerde; ülke tarımının yazıldığı ve ulusal kanallarda; daha fazla tarımın konuşulup-tartışıldığı programların olması dileğiyle...

Sağlıcakla kalın.