Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara tehdidi aslında daha önce çalışılmış bir pozisyondu.

Aklınca Merkez Bankası’ndan istediği randevu talebi geri çevrilecek ya da geç cevap verilecekti.

O da bunu kullanıp “Ne zamandır söylüyorum, Merkez Bankası bağımsız değil diyorum, bağımsız olsa randevu talebime hemen cevap verirlerdi” ifadelerini bürokrasiye savuracağı tehditlere temel yapacaktı.

Umduğu olmadı, randevu talebine derhal olumlu dönüldü, Merkez Bankası’nda ağırlandı, sorduğu her soruya cevap verildi, hal böyle olunca Merkez Bankası ziyaretinden istediği malzemeyi çıkaramadı ama o kafasına koyduğundan vazgeçmedi, sosyal medya hesabından paylaştığı 4 dakikalık video ile bürokratları tehdit etti.

***

Üstelik bu durum ilk de değil, Kılıçdaroğlu ve CHP’li yöneticiler geçmişte zaman zaman bu çıkışları yaptılar.

Kimi zaman çiftçileri hedef tahtasına koyup, “Bütün çiftçilere sesleniyorum. İlk seçimde siz hala gidip AK Parti’ye oy verirseniz iki elim yakanızda olacak” dediler.

Kimi zaman öğretmenleri hedef tahtasına koyup, “Halen iktidarın peşinden giden öğretmen varsa, kusura bakmasın ama ben ona öğretmen demem” dediler.

Muhtelif zamanlarda iş dünyası, işçiler, polisler, hâkimler, sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları hedef tahtasındaydı.

***

CHP’nin bu siyaset tarzı sonrası akıllara gelen birçok soru var…

Birincisi CHP yönetimi toplumun büyük bir kesimini hedef alan açıklamalar yaparak gönülleri fethedemeyeceğini adı gibi bilirken bu davranışı neden ısrarla sergilediği…

İkincisi FETÖ’ye ve PKK’ya karşı kullanılmayan bu sert dilin neden devlete hizmet eden memur ve bürokratlara kullanıldığı…

En önemli soru da tehditkâr ifadelerin ABD Başkanı Biden’ın Türkiye’de muhalefeti destekleme sözünün ardından neden sıklaştığı…

***

Tüm bu soruların cevabı CHP’nin tehdit dilini niçin kullandığını deşifre ediyor.

Türk milletinin şerefli memurlarına sallanan parmakla…

Bir yandan tüm yollar denenmesine rağmen Kılıçdaroğlu’nu sorunların üstesinden gelecek lider, CHP’yi de iktidarın alternatifi olarak görmeyen seçmene nefret kusuluyor... Bir yandan da bölgedeki çıkarları Türkiye’deki kriz, kaos ve kargaşa ortamına bağlı olan küresel merkezlere selam çakılıyor…

***

Venezuela’da Guadio’yu Maduro’nun karşısına çıkaranlar Türkiye’de de Kılıçdaroğlu’nu hazırlıyor…

Yani Guadio ile Venezuela’da madara olanlar Türkiye’de de Kılıçdaroğlu’yla madara olmaya hazırlanıyor…

Millete parmak, küresel güç merkezlerine kuyruk sallayan zihniyetin sesi ne kadar yüksek çıksa da başarıya ulaşma ihtimali var mı?..