TÜRK MİLLETİ ne eleklerden geçti, ne sınavlar verdi, ne badireler atlatarak bugünlere geldi… Tarihin en büyük katliamı olarak yüreklerimizdeki izi MAHŞER-İ KÜBRA’DA hesabı soruluncaya dek geçmeyecek olan HOCALI, bu yıl da içimizde kor gibi yandı. 26 Şubat Günü bu kara lekeyi tarihlerine kazıyan Ermeniler, tarihin hiçbir sayfasında onurlu ve şerefli bir milletin nasıl olabileceğinden bihaber yaşadılar. Yaşattıklarını; günümüzde ilerleme kaydedemeyerek, hep başka milletlerin yanında sığıntı olarak kalarak yaşadılar.

“Hava onlardan safiyetini gizledi. Su da öyle. Ekmek onlara nimet olmadı, uyku da öyle.” Perde perde hakikatler gözüktü. Binlerce yıllık gizlenen Türk düşmanlığının acısı o gün o topraklardaki masumlardan çıkarıldı. Tarih boyu korktukları Türkleri her seferinde arkasından vurmayı iyi bilen Ermeniler, omuz omuza çarpışmak yerine soğuk bir Şubat Günü masumlara kıydı! Asıl hesabın Mahşer-i Kübra’da verileceği inancıyla, Hocalı’da yaşananların esas intikamının HAK tarafından alınacağına iman edildi. Bu imanla MİLLİ UYANIŞ VE ŞAHLANIŞLA; TÜRK NE DEMEK, TÜRK’E DENK NE DEMEK, TÜRK’E YOLDAŞ NE DEMEK HERKESE GÖSTERİLDİ!

 

AZERBAYCAN HOCALI’DA insanlık gömüldü. Bir milletin tarihi gömüldü. Sonra, o gömülenler KARABAĞ, KELBECER, LAÇİN, GENCE, ŞUŞA, HANKENTİ, AĞDAM, AĞCABEDİ’DE soykırımın şahitleri

olarak tekrardan filiz verdi! Akan kanların, reva görülen işkencelerin hesabı yine aynı topraklarda, aynı ecdadın torunları tarafından SORULDU!

 

Bir kardeşin bir uzvu yara alsa karındaşı can verir. Azerbaycan Karabağ’da yaşananlar da Türkiye’den hissedildi. Azerbaycan bize Atamız Oğuz Kağan’ın, Dede Korkut’un, Osmanlı Nuri Paşa’nın muştuydu! Kültürümüz, dilimiz, dinimiz aynıydı! Çünkü;

“BİR ANANIN İKİ OĞLU,

 

BİR AMALIN İKİ KOLU.

 

O DA ULU, BU DA ULU AZERBAYCAN-TÜRKİYE!”

 

Karabağ Savaşı’nın kazanılmasında, Hocalı’nın azatlığında; Haydar ALİYEV’İN cesareti, İleri görüşlü Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ’NİN Gazi TBMM’DE Cumhur İttifakına verdiği destekle Başbuğ Alparslan Türkeş’ten gelen Azerbaycan sevdasında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Ordusu ve Türk Savunma Sanayi’nin katkısının büyük olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Azerbaycan’ın azat edilmesinde kararlılık gösteren Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev; AZERBAYCAN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANMASINDA EN BÜYÜK PAYIN KAHRAMAN ŞEHİT VE GAZİLERİN OLDUĞUNU VURGULAMIŞTIR.

 

DEVLET ATAMIZ SAYIN DEVLET BAHÇELİ; “Özelde HOCALI, genelde Dağlık Karabağ’daki insanlık ayıbını görmek istemeyenlerin, sözde Ermeni Soykırımı iddiaları üzerinden Türk Milleti’ni yargılamaya girişmeleri ve bunun için sistematik faaliyet göstermeleri insafsızlığın ve yüzsüzlüğün bizatihi resmidir.” Sözleri ve CUMHURBAŞKANIMIZ ERDOĞAN; “Şimdi Hocalı’da artık kim var? Hocalı’nın gerçek sahipleri… Azerbaycan Ordusu Hocalı’ya kaos, kan ve ölüm değil; huzur ve barış getirmek için girdi.” Lafzı HOCALI’NIN tüm tarihi gerçekliğini ortaya koymuştur.

İSLAMİYET VE HAK YOLUNDA ALLAH’IN YARDIMINA MAZHAR BULUNDUKLARI İNANCINI TAŞIYAN

TÜRK MİLLETİ; şanını milli an’anelerinden ve Kur’an-ı Kerim’in esaslarından alan bir millettir. Tanrı’nın yeryüzündeki ordusu olarak kabul edilen Türk Ordusu savaşta bile savaş hukukunun prensiplerine göre davranmıştır. Bizim kutsal kitabımızda masumlara eziyet etmek, onların canına kıymak yoktur. Osmanlı Devleti’nden beri her tebaaya gösterilen muamelenin muhatapları, “emaneti sadıka” olarak kabul edilen halk, Türk Milleti’ni arkasından vurmuştur!

Dünyada emsali görülmemiş bu katliamın özneleri TÜRKLER olduğu için; yine tüm dünya sustu. Tüm dünya; Netenyahu’nun İsrail’de, 1995’te Sırpların Miloseviç’in öncülüğünde Boşnaklara Srebrenitsa’da yaptıklarına sustuğu gibi “Haydad” terör grubunun başkanı, “canavar” olarak addedilen Suren Paşayan ve Eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan komutanlığında HOCALI’DA YAPILAN ERMENİ MEZALİMİNDE DE SUSTU!

 

26 Şubat 1992’de Rus birliğinden destek gören Ermenistan Ordusu Azerbaycan Karabağ Bölgesi’ndeki Hocalı’da 613 Azerbaycan soydaşımızı soykırıma tabi tuttu. Masum Azerbaycan halkının kafa derilerinin soyulması, kurak, burun, gözlerinin çıkartılması; kadın, yaşlı ve çocuk demeden boynu vurularak, yakılarak, karnı süngülenen hamile kadınlar, Zori Balayan tarafından derisi soyulan 13 yaşındaki Türk çocuğu ve daha niceleri dünyada emsali görülmemiş bir vandallığa kurban gitti. BU APAÇIK TÜRKE KARŞI YAPILAN SOYKIRIMDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİ!

 

1915’te Doğu Cephesi’nde Ermenilerin Türklere yaptığı mezalimdeki genetik hafıza 1992’de Hocalı’da da aynı kalmış; Millet olarak Ermeniler, tarihlerindeki kara lekelerle toplum içine çıkmaya yüzleri kalmayan, mefluç bir hale düşmüşlerdir. ŞARKIN VE GARBIN ÖNÜNDE REZİL OLMUŞLARDIR!

 

Batılı Devletlerin kendi aralarında Türkleri bitirmek uğruna yaptıkları gizli mukavelede, 1963’te Kıbrıs’ta Enosis’te, 1992 yılında Hocalı, 1995 Yılında Srebrenitsa’da, hala Doğu Türkistan’da Müslüman Türkler sistematik bir şekilde katledilmektedir. Ses çıkarmayanlar, en az onlar kadar haindir! Bu dava CİHANIN DAVASIDIR. TÜRKLERİN DÜNYADAKİ CİHAN HAKİMİYETİ’NİN önüne

geçilememesinin hazımsızlığıdır. Bu dava cennetten kovulmuşlarla kamillerin davasıdır. Üç kuruş toprak için insanlıklarını Ruslara rehin verenler, ŞEREF VE HAYSİYETİNİ GAYYA KUYULARINA DÜŞÜREN ERMENİLER, AHİRET YURDUNDA BİR RAHMET DAMLACIĞI DİLENDİĞİNDE; KARŞILARINDA YERLERİN VE GÖKLERİN TEK SAHİBİ, ADALET TERAZİSİNDE BİR KUŞ TÜYÜNÜ BİLE TARTAN YÜCE MEVLA’YI BULACAKLARDIR!