İmamoğlu “gelecekteki cumhurbaşkanı siz misiniz” sorusuna “Tanrı bilir” diye cevap verdiğinde henüz İstanbul’a belediye başkanı olarak seçilmemişti. Belediyeciliğinin b’si hakkında bir düşünce sahibi olmadığımız birinin cumhurbaşkanlığına yakıştırılmasıyla “Millet İttifakı’nın adayı kim olacak” etrafında sürdürülen tartışma başlatılmıştı.

***

Göreve gelmeden cumhurbaşkanlığına yakıştırılmak mümkündü de, göreve geldikten sonra söz verdiklerinin bir kısmını gerçekleştirmek için hatırı sayılı süre geçmesine rağmen daha bir çivi çakmayanı cumhurbaşkanlığına yakıştırmak mümkün değil miydi?

Bu sorunun cevabını Mansur Yavaş’ı potaya sokarak verdiler.

Gazete köşelerinden, televizyon ekranlarından, sosyal medyadan sürekli “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak” sorusunu gündemde tutmaya çalıştılar.

***

CHP’li belediye başkanlarını özneye oturtan arayış başladığında yıl 2019’du, 2 yıldır istisnasız sürdürülüyor, kim aday olacak sorusunun cevabı ise henüz bulunamadı.

Belediye başkanları aday olsun diyenler belediyeleri kazandılar genel seçimleri de kazanırlar tezlerinin adını “İstanbul ve Ankara modeli” olarak koydukları model ile açıklıyorlardı.

Bu arada anketin biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısındaki en güçlü aday İmamoğlu derken, diğeri Yavaş diyordu, İmamoğlu ilk kez Erdoğan’ı geçti anketini, Yavaş ikisini de ilk kez geçti anketi izliyordu.

Anket firmalarının birbiri ardına açıkladıkları anketlerden artık son düzlüğe gelindiğini, adayın kim olacağı sırrının üzerindeki perdenin kaldırılacağı düşünürken en dış kulvardan Kılıçdaroğlu atak yaptı, “Belediye başkanlarımız görevlerine devam edecek, bir dönem daha güven tazeleyecekler” dedi.

***

Artık “Tanrı bilir”in yerini “Kemal Bey bilir” aldı, Kemal Bey’in bildiği yanıldığına yetmez yeni önerisi kendinin aday olmasıydı.

Aslında Kılıçdaroğlu haklıydı, çünkü belediye başkanlarının adaylıklarını tartışanlar seçim kazanmalarındaki “HDP etkisi” vurgusuyla HDP’yi kim daha çok kucaklarsa o aday olmalı diyordu.

Söz konusu HDP ise aday olacak kişi neden belediyelerde aranıyordu ki, genel başkanlığa geldiği günden bugüne HDP’lilerle kucaklaşan, verdiği destek ve yaptıklarıyla HDP’nin Demokrat Amcası Kemal olmuş birinin adaylığına kim itiraz edebilirdi?

***

Bu düşünce sonrası Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yegâne model olarak gördükleri “İstanbul ve Ankara modeli”nin yerini “doğal adaylar” aldı.

CHP ve İP’in yöneticileri birbiri ardına “doğal adayımız Kılıçdaroğlu”, “doğal adayımız Akşener” açıklamaları yaptı.

Hızır idi Yunus idi tarzı, İmamoğlu- Yavaş ve Kılıçdaroğlu-Akşener arasında süren isim tartışmalarında gelinen son noktada “doğal adaylar”- dan biri çekildi, o artık “başbakan olacağım” diyor…

“Doğal olarak adayımız Akşener” diyen İP’in yöneticileri sessiz, gıkları çıkmıyor.

Kimden, ne söz aldılar bilmiyoruz, sadece FETÖ firarilerinin sevinçle karşıladığı başbakanlık çıkışından anladığımız kadarıyla oyun büyük…

***

Millet İttifakı’nın gayri ve gayri resmi ortaklarının yarın çıkıp “adayımız Kılıçdaroğlu” açıklamasını yapacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz…

Çünkü henüz kurulan aday tezgâhının son metrelerinde değiliz, onlar da adayın kim olduğunu netleştirme çabasında değiller…

İstanbul modeli dediler, vazgeçtiler, Ankara modeli dediler vazgeçtiler, doğal aday dediler, bundan da vazgeçiyorlar…

Tüm bu tantana Türkiye’yi milli çizgisinden çıkartacak “hormonlu aday”ın adaylığının kritik bir bitirişle sonuçlanması için adım adım sürdürülüyor.

HDP’nin Demokrat Amcası ve FETÖ’nün Ablasının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kazanımlarını tek kalemde yok edecek bu ismi gün yüzüne çıkarmalarına daha var…