Tarım, iklim parametrelerinden olan sıcaklık, yağış ve hava hareketlerinden en fazla etkilenecek sektörlerden birisidir. Ülkemizde sıcaklık ve yağışta meydana gelen değişimler, bitkisel ürünlerin üretim miktarı ve verim durumları ile su kaynaklarını olumsuz yönde etkilemiştir. “Önümüzdeki yıllarda ülkemiz tarımı için ciddi risklerin olacağı günleri yaşayabiliriz.”

Gıda güvenliği, bütünsel bir yaklaşım gerektiren karmaşık bir durumdur. Karmaşıklığı; “yetersiz beslenme biçimlerine, küçük ölçekli gıda üreticilerinin üretkenlik ve gelirlerine, gıda üretim sistemlerinin dayanıklılığına, biyolojik çeşitliliğin ve genetik kaynakların sürdürülebilir kullanımına bağlı olgular arasında olmasıdır.”

Sadece ülkemizin değil dünyanın da karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri nüfus artışlarına bağlı olarak, beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyeceği sağlayamama endişesidir. “Dolayısıyla 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyara ulaşması beklenen küresel nüfusun, 2050 yılındaki nüfusu besleyebilmek için gıda üretiminin küresel olarak yüzde 50 oranında artması gerekmektedir.”

Diğer taraftan gıda israfı, dünya çapında önemli bir problem hâline gelmiştir. Dolayısıyla gıda israfı, yetersiz beslenmenin önlenebilmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir. “Orta ve yüksek gelirli ülkeler gıda israfını azalttığı takdirde, bunun çıktısı olarak düşük gelirli ülkeler de gıda güvensizliğinin üstesinden gelmeye yardımcı olacaktır.” Aksi durumda bu gıdalar kullanılabilir hâle getirilmediği takdirde, düşük gelirli ülkelerde olduğu gibi orta ve yüksek gelirli ülkelerde de güvensiz gıda yeniden gündem konusu olacaktır.

“Dünyada her 3 tabaktan biri çöpe gidiyor ve her 1 dakikada 3 çocuk açlıktan ölüyor.” İsraf edilen gıdanın yüzde 60’ını, 70’ini geçelim, biz yüzde 50’sini yeniden kazanabileceğimizi düşünelim. Gıda zincirinde israfın önemini bir kez daha net bir şekilde görmemize yeterli olacaktır düşüncesindeyim.

Ülkemizin ekonomi ve refah seviyesi, kaynaklarımızın bilinçsiz olarak kullanımı ile de direkt olarak ilişkilidir. Bu etkenlere bağlı olarak bilinçsiz ve aşırı tüketim, ekolojik dengenin bozulmasına da ayrıca sebebiyet vermektedir.

HASAT VE HARMAN EDERKEN İSRAF ETMEYELİM!

Tarımda belki de en önemli işlerden biri, yetiştirilen ürünlerin hasat ve harman edilmesidir. “Ülkemiz hububat üretim potansiyeli yüksek olan ülkeler arasında yer almakta olup, hububat üretimi tarımsal üretimimizde büyük önem taşımaktadır.” Bir önceki yılın ekim ayından itibaren yapılan toprak işleme, ekim, gübreleme, ilaçlama gibi masrafların ve alın terinin karşılığı verimli bir hasat ile alınmaktadır. Bu grupta “yoğun bir emek, masraf ile yetiştirilen ve hasada gelen buğday ürünü dane dökümüne ve kalite düşüklüğüne meydan vermeden, zamanında biçerdöver ile hasat edilmelidir.” Tarımsal üretime elverişli alanların yarısına yakın kısmında hububat tarımı yapılmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla ülkemizde hububat ekiliş alanlarının 69 milyon dekar buğdaydan yaklaşık 20 milyon ton üretim, 30 milyon dekar arpa alanından yaklaşık 8 milyon ton üretim ve 6 milyon dekar mısır ekim alanından yaklaşık 6 milyon ton üretim yapılmaktadır.

Dünyada ve ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma olduğunda ekmek fiyatları ve undan yapılan gıda maddelerinin fiyatları etkilenmektedir.

Bu nedenle “ülkemiz için buğday üretimi açısından yeterli olmak ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmak stratejik bir önem arz etmektedir.” Buğday hasadı ile harmanı ülkemizde iklim koşullarına da bağlı olarak, “önce haziran ayı başında Akdeniz Bölgesi’nde başlamakta, temmuz ayında birçok bölgemizde devam etmekte ve en son ağustos ayında Doğu Anadolu Bölgesi’nde bitmektedir.”

“Buğday hasat ve harmanı ülkemizde büyük ölçüde biçerdöverlerle yapılmakta ve kısa zamanda ürün ambarlara depolanmakta veya satışa çıkarılmaktadır.” Biçerdöver ile hasat da, hasat ve harman işlemi birlikte yapılmaktadır. Bu nedenle biçerdöverin ayarları hasat ve harman açısından tane kayıplarını azaltmak için çok önemlidir. “Dane kayıplarının en fazla olduğu, engebeli arazilerde kullanılan biçerdöverlerin ön tabla, düzenek ayarları çok iyi yapılmalı, tane dökümü asgari seviyede tutulmalıdır.”

Son söz: Ülkemizin kaynakları sonsuz değildir! Açlığın ve israfın önlenmesi konusunda duyarlı olup, sürdürebilir bir tarım politikası ile tüketicileri en ucuz gıdaya eriştirme gayreti içerisinde olurken diğer taraftan da çiftçilerin gelirlerinin öngörülebilir ve istikrarlı olmasını sağlamalıyız…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Basın, milletin müşterek sesidir” sözü, basının toplumu aydınlatması bakımından üstlendiği misyonu en güzel şekilde açıklamaktadır. Bu vesileyle, bıkmadan, usanmadan, zor koşullarda, büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiren başta TÜRKGÜN gazetesi ailesi olmak üzere, “tarım yazarları ve gazetecilerinin” ve tüm basın mensuplarının 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nı kutluyor, görevlerini yaparken hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum.