Dünyada yaşayan milletlerde, bölge ve ülke olarak kıyaslama yapılırsa daima iyi beslenenin kötü beslenen toplumları sömürmekte olduğunu göreceksiniz. Sizce nedeni ne olabilir? İyi beslenenler güçlü, kuvvetli ve uzun yaşamaktadır. İyi eğitim görmekte, öğrendiklerini uygulayacak kadar sağlıklı bir yapıya sahiptir. Geri kalmış ülkelere baktığımızda iyi beslenemediklerini, sağlıklarının bozuk ve güçsüz olduklarını görürsünüz. Sağlıksız ve güçsüz toplumların karşı çıkmalarını ve direnmelerini beklemek çok doğru olmaz. Oysa ki bugün sömürülen bu bölgelere baktığımızda dünyanın en zengin besin maddelerine sahipler. Ne yazık ki yardım şeklinde başlayıp, ticari sözleşmelerle bu zengin ülkelerin besin kaynakları ele geçirilmiş ve zengin besin maddelerinin asıl sahipleri aç kalmışlardır. Artık ateşli silahlardan, bombalardan ve kimyasal silahlardan çok, insanların günlük gıda tüketim ürünleri ve gıdayı araç olarak kullanıp, çatışma yaparak, gerektiğinde savaşarak sömürmek için girilemeyen yerlere dost(sahte) gibi görünerek girildiğini göreceksiniz.

PARALI İNSANİ YARDIM!

İnsani yardım adı altında tarımsal operasyonlara ülkemiz her zaman maruz kalmıştır. Dostane bir havayla başta gıda ve tarımsal maddelerinin adı, insani yardım olmuştur. Ama hepsinin parasını fazlasıyla almasını bildiler. Kendi ülkelerinde ihraç fazlası, kalitesi düşük, para etmeyen gıda ve diğer maddeleri yardım adı altında bizim sırtımızdan paraya çevirdiler. Unutmayalım, mili geliri yüksek genelde zengin ülkeler bugünkü varlık ve servetlerini geri kalmış ülkelere uyguladıkları sömürüden elde etmişlerdir. Bu zengin ülkeler insani yardım adı altında bir ülkeye yardım yapmak isterlerse kibarca teşekkür edip, arkanıza bakmadan ortamdan ayrılın. Çünkü asıl gaye yardım yapmak değil. Sizlerin kendi gücünüzü görmenizi ve harekete geçmenizi yok etmek istemeleridir. Yardım amaçlı girilen ülkelerde ilişkilerin sonu ticari anlaşmalarla sonlanmıştır. Bu sözde dostluklarda zengin ülke daha zengin; fakir ülke daha fakir olmuştur.

BAZEN RUSYA, BAZEN DE AMERİKA

Yıllardır kurdukları “sömürü cumhuriyetini” yaşatmaya alışmış olan blok devletler, sömürü alışkanlıklarını terk etmek arzusunda hiç olmamışlardır. Tüm sıkıntıları, gözüne kestirdikleri ülkelerde sömürülerini ve çıkarlarını devam ettirme çabasıdır. Öyle bir dostane hava estirirler ki, sömürülen toplumlar ilerliyorum zannederken aslında kurulan dostluk ve planlarla daha geriye gitmişlerdir. Amerika ve Rusya bloğunda tarihsel süreçlere ve ilerlemelere baktığımızda; bu blok iki devletten sadece birini seçmelisiniz. Şayet bu iki bloktan birinin yanında yer almayıp, bazen Rusya, bazen de Amerika ile ilişkiler kurmaya çalışırsanız, özelikle tarımsal ithalatta bu iki ülkenin sömürgesi olmaktan kurtulamazsınız maalesef.

BİLİNÇLİ OLMAK ZORUNDAYIZ!

Kendimize gelmek, sorunları dış etkenlerin etkisinden uzak ortamlarda tartışıp bir çıkar yolu aramak “en mühim, en önemli işimiz” olmalıdır. Kutuplaşmak, karşı karşıya gelmek sadece bizi bağımlı hale getirir. Bizi sömürmek isteyenlerin işine gelir. Tarımda söz sahibi karar vericiler belirli bir noktada fikir birliğine varmış olmalı, hatta varmalıdırlar. Biz, milletine sadakatle hizmet edecek, konusunu iyi bilen, ortaya alternatifler koyan, somut ve bilimsel verilerle tecrübesini paylaşan, liyakat sahibi, çalışkan, heyecanlı, şerefli, izzetli vatan evlatlarına yöneticilik şansı vermeliyiz.

TÜRK GENÇLİĞİ HER ŞEYİN FARKINDA!

Türk gençliğini suskun, önemsiz yığın biçiminde görenler yanılmaktadır. Bilmeliler ki; Türk gençliğini aldatmaya, hayalleriyle oynamaya kalkanlar büyük bir hatanın içindedir. Çünkü Türk gençliği aldanmaz, aldatanları, küçümseyenleri de hiç unutmaz. Allah’a çok şükür, meselelerin farkındayız ve gelişmelerin pür dikkat takipçisiyiz. Hepsinden de önemlisi taşıdığımız sorumluluğun bilincindeyiz. İnsanın bir başka insan tarafından sömürülmesi sisteminde bizler olmayacağız. Türk milleti adaletli ve asaletlidir. Her zaman mazlumun yanında yer almıştır. Bizler adaletimiz ve asaletimiz sayesinde ebediyete kadar payidar olacağız.

Sağlıcakla kal güzel ülkem!