Yıl 2011…

Türkiye o günlerde Avrupalının demokrasi, özgürlük, insan hakları kılıfıyla pazarladığı yerel yönetimlere özerlik şartnamesindeki bazı maddelere egemenlik alanlarımıza sınırlayıcılık getirmesi, üniter devlet yapımıza uygun olmaması ve uzun vadede toplumsal bütünlüğümüzü zedeleyeceği düşüncesiyle şerh düşüyor…

Önce PKK’lı teröristler “Avrupa’nın yerel yönetim şartlarının olduğu gibi kabul edilmesini istiyoruz” diyor.

Sonra terörün siyasi uzantıları harekete geçiyor, HDP’nin selefi BDP’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş mikrofonu bulduğu her yerde özerkliği anlatıyor.

***

Ve özerklik konusunda PKK ve BDP’nin hemen ardından sahneyi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu alıyor…

Hakkâri’de “Avrupa’da kabul edilen yerel yönetimler özerklik şartını aynen kabul edeceğiz” diyor…

Yetmiyor, CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultay’ında Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’nı olduğu gibi kabul edeceklerini ilan ediyor…

***

PKK, Avrupa’nın yerel yönetimlere özerklik şartlarının kabulünü istiyor çünkü şartnamenin PKK’nın sözde Kürdistan için geliştirdiği sistemin birebir aynısı olduğunu söylüyor, “Kendi valimizi, kendi kaymakamımızı kendimiz tayin etmek istiyoruz” diyor.

Terör sözcüsü Selahattin Demirtaş, Avrupalının yerel yönetimlere özerklik şartlarının kabulünü istiyor çünkü nedenini cümlenin başında söyledik, adam terör sözcüsü, PKK’nın olsun dediğine karşı çıkma gibi bir lüksü olabilir mi?

Hadi onları anladık, peki Kemal Kılıçdaroğlu PKK’nın ve terör sözcülerinin isteklerine neden sımsıkı sarılıyor?

***

Yıl 2021…

Önce PKK’lı teröristler muhalefete çağrıda bulunuyor, “Erken seçim konusunda harekete geçin, birlik olun, bu yönetimi çökertmemiz gerekiyor” diyor…

Sonra Demirtaş harekete geçiyor, “Hiç değilse Mecliste temsil edilen muhalefet partilerinin genel başkanlarının, ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarının ve yedi bölgede yedi ortak miting yaparak halkla birlikte derhâl seçim istemelerinin önünde bir engel mi var? Bugün değilse ne zaman?” diyor…

Terörist Demirtaş’ın sabah isteğini akşam olmadan Kılıçdaroğlu uyguluyor, erken seçim talebiyle haydi meydana diyor, ilk mitingin 4 Aralık’ta Mersin’den başlayacağını duyuruyor…

***

PKK istiyor, Demirtaş seslendiriyor, CHP yapıyor…

Bu durum dünün, üç gün öncesinin, beş ay öncesinin meselesi de değil, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olmasından sonra kurulan PKK-Demirtaş-CHP üçgeninde paslaşmalarla uzun zamandır son sürat devam ediyor…

PKK, Demirtaş aracılığıyla Kılıçdaroğlu’nun boynuna yuları taktı, onu istediği gibi yönlendiriyor, istediğini yaptırıyor…

***

Allah kurtarsın diyeceğim de ortada Kılıçdaroğlu’nun zorunda kalarak gerçekleştirdiği bir durum yok.

O bile isteye partisini Kandil’e savuruyor.

Kandil CHP’yi arkalayacak, CHP de Kandil muhipliğinde çıtayı her gün bir üst seviyeye çıkaracak, böylece zillet iktidara gelecek, CHP’nin hain yuvasında kurduğu bu hayalin sonu hüsrandır…