PKK’nın üst düzey hainleri seçim öncesinde bol bol Kemal Kılıçdaroğlu methiyeleri düzdüler. Meğer böyle yaparak Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kaybetmesi için özellikle çalışmışlar.

Köylü vatandaşlarımızın sadece TRT izlediğine inanmamızı bekleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizi inandırmaya çalıştığı konulardan birisi de budur. “Düşünün” diyor, “Seçim öncesinde PKK’nın bir lideri övmesi aslında kimin işine yarar?”

Düşünelim elbette. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu’nun spekülasyonlarıyla değil aklımızı çalıştırarak düşünelim: PKK neden Kemal Kılıçdaroğlu’nu açıktan açığa destekledi?

PKK, kendisiyle mücadele etmek için çıkarılan Suriye ve Irak tezkerelerine HDP’nin isteği üzerine 'Hayır' oyu veren Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyecekti de kafasından bombayı eksik etmeyen Cumhur İttifakı’nı mı destekleyecekti?

PKK, Hakkari’de düzenlenen mitingde “Yerel yönetimler özerklik şartını aynen kabul edeceğiz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu övmeyecekti de örgüte para, insan ve lojistik destek sağlayan HDP’li belediyelere kayyum atamış Cumhur İttifakı’nı mı övecekti?

PKK, “Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu el üstünde tutmayacaktı da elemanlarını hapse, mezara gönderen Cumhur İttifakı’nı mı el üstünde tutacaktı?

PKK, "Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız" ve “Bu iddiaları Selahattin Demirtaş alacak, göğsüne şeref madalyası olarak takacak”  diyen Kemal Kılıçdaroğlu’na sahip çıkmayacaktı da Selo’nun bileklerine adaletin kelepçesini geçiren Cumhur İttifakı’na mı sahip çıkacaktı?

Terör örgütü seçim öncesi muhalefete ve Kemal Kılıçdaroğlu’na neden destek verdiğini rasyonel bir şekilde açıklamıştı aslında.

PKK elebaşlarından Sabri Ok “PKK zaten ideolojik ve siyasi bir harekettir. Amacımız siyaset yapmak. Tabi ki birilerine destek vereceğiz, birilerine vermeyeceğiz. Kime ne kadar destek vereceğimiz, ne kadar vermeyeceğimiz değerlerimize, ideolojimize, siyasetimize, taktiklerimize, stratejimize ve çalışmalarımıza göredir" demişti.

Demek ki Kemal Kılıçdaroğlu PKK’nın ideolojisine, siyasetine, taktiklerine, stratejisine ve çalışmalarına en uygun adaydı. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da "Kılıçdaroğlu ile hedeflerimiz uyuşuyor o nedenle cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz" demişti.

Alan memnun veren memnundu. HDP destekli muhalefet “yelkenler fora” modundaydı. Kılıçdaroğlu da seçim öncesi bir röportajında “HDP'nin de dahil olduğu bir ittifak var, o ittifakın bütün bileşenleri bize destek oluyorlar. Biz bu destekten memnunuz" diye beyanat vermişti.

Kemal Kılıçdaroğlu Kandil’den kendisine yönelen övgü seline sessizdi, belki de durumdan oldukça hoşnuttu çünkü HDP’nin desteğiyle kazanacaklarına öylesine emindi ki kendisini destekleyen PKK’yı hedef alırsa HDP’nin suyu bulandırabileceğinden çekindi.

Milliyetçi seçmen zaten cepteydi, o en kolayıydı. Sağ elle bozkurt yapıp milliyetçi camiada üstü çoktan çizilmiş üç beş fosili peşine takınca oylar ona koşa koşa gelecekti.

Zaten ‘tencerenin yıkamayacağı iktidar yok’tu. Kemal Kılıçdaroğlu kendinden emin, HDP kendinden emin, PKK kendinden emindi.

PKK’lılar seçim zaferine o kadar inanmıştı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nu bol bol övüp destekleyerek HDP oylarını Kılıçdaroğlu’na kanalize etmenin mükafatını alacaklardı.

PKK’nın kanalı Medya Haber'e demeç veren HDP’li Filiz Koçali "PKK’nın Kılıçdaroğlu’na ve HDP'ye verdiği destek çok önemli" diyerek buna işaret edenlerden birisiydi. HDP demek PKK demekti. HDP’nin attığı bir adım PKK’dan icazet almadan atılamazdı. PKK elebaşı Duran Kalkan da “AK Parti, MHP faşist, sömürgeci, soykırımcı diktatörlüğüne karşı sekiz yıldır en büyük mücadeleyi PKK ve HDP yürüttü” diyordu.

Dolayısıyla 15 Mayıs 2023 günü PKK-HDP “Biz olmasaydık” diye başlayan cümlelerle muhalefetin karşısına dikilip her istediklerini vermeye zaten pek hevesli olan zilletin boynuna tasmayı tamamen geçirecekti. Ama ne oldu? Türk milleti zehirli planları yıkıp geçti. Şimdi onlar da hezimetin faturasını birbirlerine yıkıp geçirmeye çalışıyor.