Tarım ve hayvancılık konusunda birçok görüş olmasına karşın en çok öne çıkan görüş, var olan üretim biçimleriyle devam edilemeyeceği ve bir değişimin gerektiğidir. Aksi takdirde ne zarar edilecek ne de yüksek kazanç elde edilecektir. Bu durumuyla ülkemizde tarım ve hayvancılık “devlet memurluğu” ile aynı kaderi paylaşıyor. Çok önceden memur olmak kolay memuriyetle yaşayabilmek zordur denilirdi. Şimdilerde çiftçi olmakta zor; çiftçilikle yaşayabilmekte… Son yıllarda memur olmakta zor; memuriyetle yaşayabilmekte…

Tarım ve hayvancılıkta değişimin sağlanabilmesi için öneriler; tarımın büyük arazilerde, devlet destekli ve planlı yapılması, köylülerin kooperatif kurarak ya da şirketleşerek hem üretim, hem de pazarlama aşamasında birlikte hareket etmeleri, hayvancılık için de köylerde ortak ağıl sistemine geçerek daha az maliyetle, daha yüksek kaliteli üretim yapılabilmesi gibi önerileri sıralayabiliriz.

Gerek küçük çaplı çiftçilik yapanlar, gerek büyük çiftçi ve hayvan yetiştiricileri bitkisel ve hayvansal üretimin artık çiftçi için yeterli geçinme kaynağını oluşturamadığından dolayı kırsal nüfusta azalmalar görülmektedir. Bununla bağlantılı bir başka soru ya da sorun ise köylerden kente yönelecek yeni nüfusun geçiş sürecini sancısız yaşamasının koşullarıdır.

Tarım eskisi gibi gelir getirmediğinden köylerdeki genç nüfus kent merkezlerinde yaşamayı ve maaşlı işlerde çalışmayı tercih etmektedir. “Çiftçilikle geçim olmuyor” diyen çiftçiler çocuklarına “bu işi öğretmemeye” yönelmekte, kentte yaşayabilmeleri için gerekli koşulları sağlamaya çalışmaktadırlar. Ülkemizdeki çiftçilerin eğitim düzeyi genelde düşüktür. Özellikle çocuklarının eğitimlerine çiftçilik dışındaki mesleklere de yönelebilmeleri için önem verdikleri de bir gerçektir.

Genç nüfusun kent merkezlerine yönelmesinin bir göstergesi de bazı köylerde öğrenci yetersizliğinden dolayı ilköğretim okulları kapanmış ve taşımalı eğitime geçilmiştir. Köylerimizdeki nüfusun azalması sosyal hizmetlerin de gerilemesine neden olmuştur. Bu sarmal etkiye sebep aslında: Kırsal alanda çağın gerektirdiği ihtiyaçları karşılayacak; eğitim, sağlık, ekonomik ve kültürel alt yapının olmamasıdır. Bu ihtiyaçların karşılanmaması kente göçü zorunlu kılmıştır.

Tarımda yaşanan sorunların bir kaynağı da tarım araçlarının ortak kullanılamaması nedeniyle özellikle traktör sayılarındaki artıştır. Bunda traktörlerin bir statü sembolüne dönüşmüş olmasının da etkisi büyüktür.

Köylerde yapılan küçük ölçekli hayvancılık da aynı bitkisel üretim gibi yeterince gelir getirmemektedir. Meraların azlığı ve yeterince yem bitkisi ekilememesi sonucunda köylüler yem satın almak durumunda kalmaktadırlar; buna karşılık yem maliyeti ile süt fiyatı farkı giderek açılmıştır. Köylülerin hayvancılığı sürdürmelerinin en önemli nedeni “ihtiyaç halinde bir hayvan satıp” maddi sıkıntılarını giderebilmeleridir.

Ürünün pazarlanamaması ya da pazarlamanın risk taşıyor olması çiftçi için hayati önemdedir, çünkü çiftçinin hasat zamanı elde ettiği gelirle bütün bir yıl geçirmesi gerekmektedir. Tek umudu, bu sene ekeceği ve seneye geçimini ondan çıkaracağı ürünüdür. Çünkü devamlı, günlük geliri bulunmamaktadır.

Tarımda maliyet kalemi oluşturan başlıca girdiler tohum, kimyasal gübreler, tarım ilaçları ve mazottur. Tohum kullanımında yüksek verimli hibrit tohum tercih edildiğinden her yıl yeniden satın almak gerektiği, yeterince hayvansal gübre olmadığı için kimyasal gübrelemenin zorunlu hale geldiği, ayrıca son yıllarda artan yabani otlar ve ürünlere bulaşan hastalıklar nedeniyle kimyasal ilaç kullanımına gidildiğidir. Bu süreç topraktaki kimyasal birikimi artırdığından ülkemizde organik tarım yapılması büyük ölçüde zorlaşmıştır. Ayrıca gübre ve ilaç bayiileri tarafından yeterli verimi alabilmeleri için daha fazla kimyasal gübre ve ilaç kullanımının önerilmesi de çiftçiler için ayrı bir yıkım olmuştur.

Çiftçilerimiz hem yükselen maliyetlerin etkisiyle, hem de rasyonel tarıma yönelememesi nedeniyle bir süredir borçlanarak üretimini döndürmekte ve yaşamını sürdürmektedirler. Borçluluk durumlarının katlanarak büyüdüğü de bir gerçektir. Çiftçilerimiz; Tarım Kredi’ye borçlu, Gübre ve İlaç Bayiilerine Borçlu, Bankalara borçlu…

Çiftçilerimiz yılın sonunu; devlet memurları ise ayın sonunu zor denkleştiriyor.