Tarım Kredi Kooperatifleri, Türkiye’nin tarımsal kredi ve girdi lideri, çiftçilerin sosyoekonomik güvencesi. Türk çiftçisinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya dönük mal ve hizmetleri zamanında, güvenilir, kaliteli ve uygun şartlarda sağlamayı ve ürünlerini pazarlamaya çalışan dev çiftçi ailesidir. Zaman sürecinde ülkemizde tarımsal faaliyetler için alınan kredilerin amaç dışı ve hovardaca kullanılması sebebiyle hem çiftçiler hem de kooperatifler zarar görmüştür. TKK’da daha sonra üreticilerin ihtiyacı olan üretim girdilerinin tedarik ve pazarlanması sistemine geçilmiştir.

Tarım Kredi Kooperatif Marketlerinde 30’un üzerinde temel tüketim ürününde ve et ürünleri fiyatlarında indirim yapılması yönünde: “Tarım kredi kooperatifleri kâr amaçlı kurulmadı, fiyatları düşürün, vatandaş daha uygun fiyata alabilsin” talimatı verildi. Verilen talimat iyi niyetle verilmiş olabilir ama uygulanmak istenen modelin matematiksel bir karşılığı da olmalıdır. Bu yönüyle “halka ucuz gıda temini” açısından talimat yerindedir ancak model olarak uygulanabilirliği tartışmaya açık bir modeldir.

Böyle bir model 3, 4, 5 ve 6 harflilerin bırakın şehirleri en ücra mahallelere bile hâkimken bu model tutmaz, tutturmazlar! Üretimden sonraki bütün gıda tedarik zincirine 3, 4, 5 ve 6 harflilerin sahip olduğunu ne çabuk unuttuk! 1400 tene marketle ülke piyasasının düzenleneceği düşüncesi hayalden öteye gitmez!

Bu işin yolu indirim de değildir! Neden mi? Sen eti yüzde 25-30 indirimle tüketiciye satarsın. Ancak aradaki farkı üreticiye sübvanse edersen üretici ayakta kalır. Eğer indirim yapılır ve sübvanse yapılmazsa hayvan yetiştiricisi ayakta kalamaz. Yapılan yüzde 25-30 indirim sonrasında tüccar ve celepler boş mu durur sanıyorsunuz? Bunu sonuna kadar kullanırlar. Hemen canlı hayvan alış fiyatını düşürürler.

Şimdi söyler misiniz böyle bir durumda hayvan yetiştiricisi hayvanını nasıl satacak?

Üç, dört, beş ve altı harfliler ülkenin en ücra köşesine kadar yayıldılar. “Ne bakkalı, ne manavı, ne çiftçi kooperatifi, ne birliği, ne halcisi ne komisyoncusu, ne de tüketicisi kaldı. Hepsini çarptılar geçtiler!”

Ülkemizde 3, 4, 5 ve 6 harflilerin sayısı yaklaşık 31 bini geçti, 2027 yılına kadar da 15 bin tane daha geleceği ifade ediliyor. “Borsada en büyük işlem hacimli ve kârı en yüksek 3, 4, 5 ve 6 harflilerdir.” Toplam istihdam sayısı, perakende sektöründeki istihdama oranı yüzde 10’lar seviyesi üzerindedir.

Ülkemizdeki “gıda fiyat artışlarının asıl nedeni, maliyet enflasyonudur. Talep enflasyonu değildir.” Hiç bir üretici, 8 TL’ye mal ettiği bir malı 5 TL’ye satmaz, satamaz. Satarsa da ya sektörden ya da üretimden çıkacağının göstergesidir.

NEDEN TÜMDENGELİM YÖNTEMİNDE ISRAR EDİYORUZ?

Tümdengelim, genelden özele doğru giden bir yöntemdir. Burada çıkan sonucun doğru olabilmesi öncülerin doğru olmasına bağlıdır. Tümevarım ise özelden genele doğru devam eden, parçalardan bütüne doğru ulaşan akıl yürütme yöntemidir.

Tarım kredi kooperatiflerinde indirime söz konusu tüketim kalemlerinin hayvancılık ürünleri hariç 30 kalemin 21’i bitkisel üretimi kapsamaktadır. Bitkisel üretimde özellikle (mazot, gübre ve elektrik), hayvansal üretimde de yeme bir çözüm getirildiği takdirde; ne indirim kalemlerine ne et süt ürünlerine müdahaleye ne de tarım kredi kooperatifleri marketlerine ihtiyaç olur. Kısa bir zamanda sistem kendini regüle edecektir. Bundan kuşkunuz olmasın!

Bir yandan gıda fiyatlarını market rafında kontrol etmek yerine, tümevarım yöntemiyle hareket etmeli ve çiftçinin girdi maliyetlerinden başlayarak frene basmalıyız. Diğer yandan da hemen her şeyde ithalat kapısını çalalım kafalarını terk etmeliyiz. Zira gıda enflasyonun yıkıcılığı hiç bir enflasyona benzemez! “Aç insan her şeyi yapar!”

Son söz: Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Meseleleri mesele etmezseniz, mesele olmaktan çıkar” sözü, değişik ses tonlarıyla okunduğunda farklı anlamlara gelebilir. Süleyman Demirel’in dediği gibi mesele olduğuna dair bir kaygınız yok ise, o zaman bunu konuşmanın da bir gereği kalmaz.

Birbirimizi kandırmayalım!.. Özellikle tarımda romantizmi lütfen bırakalım. Çünkü “havanda su dövüyoruz”, maalesef! Sürekli övgü ve güzelleme ile ülkemiz tarımının romantizmi içerisindeyiz.

Son derece önemli bir meseleyken önemsizmiş gibi davranmak hem gerçek üreticileri mağdur eder hem tüketicileri üzer hem de ciddi anlamda oy kaybına neden olabilir.

Sonra söylenmedi demeyin!

CUMHURİYET’İN İLANI İLE NETİCELENEN MUHTEŞEM SONUÇ!

Bağımsız ve onurlu yaşamak için, aziz vatanımızı işgal edenlere karşı verilen kurtuluş destanının sonucu olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100’üncü yıl dönümünü içtenlikle kutluyorum. 

30 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Türk milletine reva görülen esareti reddederek tarihimizin şanlı zaferlerine yenisini eklemişler ve Türk milletinin gücünü sınamaya çalışanlara tarihi bir ders vermişlerdir.

30 Ağustos Zaferi’yle milletimiz, kendi iradesi ve rızası dışında dayatılan her türlü plan ve oyunu iman ve inancıyla tarihin karanlık sayfalarına nasıl gömebileceğini dosta ve düşmana bir kez daha göstermiştir. Bu itibarla, 30 Ağustos deyince; gözleri hasretle yaşarmayan, göğüsleri gururla kabarmayan, yürekleri coşkuyla çarpmayanlara dikkat edilmesi bir vatan görevi hâline gelmiş bulunmaktadır.

Cumhuriyet’in ilanı ile neticelenen bu muhteşem sonuç; Türk milletinin kendi topraklarında asla yenilemeyeceğinin tüm dünyaya ilanı olmuştur.

Bu duygu ve düşüncelerle, kutsal vatanımızın varlığı ve bağımsızlığının dünyaya kabul ettirildiği bu çok anlamlı zaferin yıl dönümünde, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün silah arkadaşlarını, büyük Türk milleti için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi şükran ve minnet duygularımla anıyorum.