Sevgili tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım. Genel olarak yılın genel bir değerlendirmesi aralık ayının son haftası yazısında yapardım. Bu defa hem olaylara farklı bir bakış açısı kazandırmak hem de sizleri yaşananlara, hedeflere ortak etmek adına farklı bir yöntemle karşınıza çıkmak istedim. Dolaysıyla hep birlikte yaşadığımız son üç yılın genel bir değerlendirmesini ve muhasebesini yapacağız.

2020’DE NELER YAŞADIK?

Başta Koronavirüs salgını olmak üzere, 2020’de yıl boyunca yaşanabilecek birçok olumsuzluk, felaket üst üste yaşandı.

Tarım sektörü açısından hem ülkemizde hem de dünyada koronavirüsün de etkisi ile tarım ve gıdanın önemi bir kez daha öne çıktı. Kendine yeterlilik, gıda milliyetçiliği, yerelde üretim, yerelde tüketim, çiftçiliğin, tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi, korumacılık daha çok önem kazandı.

Gıda milliyetçiliği çok önemsendi ve sık sık gündeme geldi. Şimdiye kadar öneminden kimse bahsetmemiş ve anlaşılamamıştı. 

Salgın sürecindeki kısıtlamalar nedeniyle dünya çapında tarım ve gıda ürünlerinde insanlar ihtiyaçlarının çok üzerinde stok yaptı. Bu durum gıda fiyatlarının yükselmesine sebep oldu.

Üretimden hasada kadar, dağıtım ve pazarlama kanallarında önemli sorunlar yaşandı. Bu sorunlara çözüm üretmek için bir dizi önlem alındı. Tarımda ve gıdada yeni bir dönem başladı.

Yeni dönemi, hedefleri ve hedeflere yaklaşma veya tutturma oranlarını siz okurlarımın tahminine bırakıyorum(?)

2021’DE NELER YAŞADIK?

Ülke genelinde koronavirüs salgınının etkileri derken; kuraklık, girdi fiyatlarındaki zamlar, gıda fiyatlarındaki yükselme, dövizdeki aşırı dalgalanma, orman yangınları, doğal afet ve felaketlerin yaşandığı bir yıl…

2021 yılında da tarım ürünlerindeki fiyat artışı yine girdi fiyatlarındaki artışın gerisinde kaldı. Sadece üreten çiftçiler için değil, imalatçısı, ihracatçısı, sanayicisi, tüketici açısından da çok zor bir yıl oldu. Özellikle gübre, mazot, zirai ilaç başta olmak üzere bütün girdilerde fiyat artışları dövizdeki yükselmeye bağlı olarak kontrol edilemez seviyelerde arttı.  Bu yılda döviz kurundaki artışlar bahane edilerek bir cıvatadan tutun, balya ipine kadar ciddi anlamda fahiş zamlar yapıldı. Hem artan fiyatlar hem de alım gücünün düşmesi ile yoksulluk arttı. Halk gıda fiyatlarına özellikle mutfak masraflarına para yetiştiremez oldu. İnsanlar dışarda yemek yeme alışkanlığını bırakıp mümkünse evlerde yemeklerini yiyip; çay ve kahveyi dışarda içmeye bu yılda başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) ürün alım fiyatları, Ofis’in buğday, arpa, mısır ithalatındaki yüksek fiyatları, un ve yemdeki regülasyonu yine çok tartışılmıştı.

Üretimden hasada kadar, dağıtım ve pazarlama kanallarında önemli sorunlar yaşandı. Bu sorunlara çözüm üretmek için bir dizi önlem alındı. Tarımda ve gıdada yeni bir dönem başladı.

Yeni dönemi, hedefleri ve hedeflere yaklaşma veya tutturma oranlarını siz okurlarımın tahminine bırakıyorum(?)

2022’DE NELER YAŞADIK?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş, KOVID-19 salgınının etkilerinin azalması, iklim krizinin etkileri, kuraklık, tarım ürünleri ile gıda fiyatlarındaki aşırı yükselme, tahıl koridorunun açılması, enerji krizi ve buna bağlı olarak gübre fiyatlarındaki yükselme, dış ticarette kısıtlamalar, vergi ve engeller, artan yoksulluk, açlık gibi evrensel konular bu yılda ön plana çıkmıştı.

Ülkemizde, tarımsal girdi fiyatları, üretim maliyetleri ve gıda fiyatlarındaki aşırı yükselme, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yerine Vahit Kirişci’nin atanması, pamuk, zeytin, ayçiçeği gibi ürünlerde üretimde rekor kırılmasına rağmen üreticinin bu ürünlerde düşük fiyat nedeniyle mutsuz olması ve üretimden kaçması, ihracat yasakları, gümrük vergilerinin sıfırlanarak ithalat kapılarının açılması, inek kesiminin devam etmesi, et ve süt üretimindeki kriz ve buna bağlı olarak artan fiyatlar, Tarım Kanunu’nda ve bazı kanunlarda değişiklik için çalışmaların yapılması, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması, çevre felaketleri, zeytinlik sahaların madenciliğe açılması için ısrarlı girişimler ve daha birçok gelişme yaşandı.

Üretimden hasada kadar, dağıtım ve pazarlama kanallarında önemli sorunlar yaşandı. Bu sorunlara çözüm üretmek için bir dizi önlem alındı. Tarımda ve gıdada yeni bir dönem başladı.

Yeni dönemi, hedefleri ve hedeflere yaklaşma veya tutturma oranlarını siz okurlarımın tahminine bırakıyorum(?)

2023’DE NELER HEDEFLENDİ NELER YAŞANDI?

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, son 10 yılda tarımsal hasılasını yaklaşık üç kat artıran Türkiye’nin, 2023 yılında tarımsal üretim değerini 150 milyar dolara çıkaracağını belirterek, ülkenin bu rakamla dünyanın beşinci büyük tarımsal ekonomisi olmayı hedeflediğini bildirdi.

Uygulanan politikalar ve verilen desteklerle tarım sektörünün büyüme rekorları kıracak ve son 10 yılın 9’unda büyüyen Türk tarımının, 2002 yılında tarımsal ekonomik büyüklük bakımından 23,7 milyar dolar ile dünyada 11’inci, Avrupa'da ise 4’üncü sırada bulunduğunun altı çizilerek: “Stratejik bir planlama ile üretimin yanı sıra verimlilik ve kaliteye öncelik veren Türkiye, 62 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile dünyada 7’inci, Avrupa'da ise birinci sıraya oturdu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, son 10 yılda tarımda yaşanan gelişmeleri de göz önünde bulundurarak, Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 için Türkiye’nin tarımsal hasılası 150 milyar dolara yükselecek. Türkiye bu tarımsal hasıla değeriyle dünyanın ilk 5 tarım ülkesinden biri haline gelecek” ifadeleri o zaman kulağa çok hoş geliyordu.

2023 hedeflerini, 3 Haziran 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle, Tarım ve Orman Bakanı olarak atanan Sayın İbrahim Yumaklı’nın yeni dönemi, hedefleri ve hedeflere yaklaşma veya tutturma oranlarını siz okurlarımın tahminine bırakıyorum(?)

3 Haziran 2023 tarihinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle, Tarım ve Orman Bakanı olarak atanan Sayın İbrahim Yumaklı bey’in ve ekibinin hazırlayıp uygulamaya koymaya çalıştıkları; yeni tarım Programı ve flaş projelere yönelik hedef ve vizyon konusunda sanırız sektör paydaşlarının çok önemli bir kısmı hem fikirdir. Söz konusu proje ve yaklaşımlara itiraz edecek kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Şayet olsa idi çıkıp birkaç kelime söyleme cesareti gösterirlerdi (?) (!) (…)

Buraya kadar bir sorun yok!

Sorun şu ki tarım ve gıda alanında yeni programlar, flaş projeler vb. konular yıllardır konuşuluyor.

Buna benzer yaklaşım ve projeler yıllardır ülkemizin tarım gündeminde ve maalesef bu alanda hatırı sayılır bir yol katedilebilmiş değiliz.

Zaten somut bir ilerleme sağlayabilseydik, “Yeni dönemi, hedefleri ve hedeflere yaklaşma veya tutturma oranlarını siz okurlarımın tahminine bırakıyorum”. Cümlesini her yılın sonunda kullanma gereği duymazdım.

Yıllardır bu ve benzeri başlıkları bugün yeniden ısıtılmış şekilde ülkemiz tarım sektörünün önünde bulmazdık.

Bu vatanın delileri, Türk Milliyetçileri olarak yine de iyimserliğimizi kaybetmeden son sözümüzü söyleyelim.

Umarız bu sefer, bu hedef ve planlar yine kâğıt üzerinde kalmaz ve 2024 yılının sonuna kadar sektörün beklediği söz konusu değişim ve dönüşüm olması gerektiği şekilde yaşanır.

Zira, içinde ciddi bir fırsat ve potansiyel barındıran tarım sektörü, mevcut koşullarda bugün itibariyle krize gebe bir görünüme sahip.

Öncelikle bir virüs gibi ülkemizin bütün organlarını saran liyakat sorunun çözüme kavuşturur; riskleri yönetebilir ve kırılganlıkları azaltabilirsek o zaman potansiyele odaklanma ve fırsatları konuşma şansımız olabilir.

Yok eğer yönetemezsek kırsalda önemli hasarlar yaratacak bir krizi kucağımızda bulabiliriz.

Benden hatırlatması…

Sevgili tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım: Her yılınız, her ayınız, her gününüz, her saatiniz ve hatta her dakikanız yepyeni olsun. Yeni yılınız yepyeni ve pek güzel olsun…

Kalın sağlıcakla…