Tarımsal üretim hiçbir zaman ekonomik ve toplumsal önemini kaybetmediği için dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından karşılıksız desteklenmiş ve geliştirilmeye çalışılmıştır.
2019 yılı tarımsal desteklemeleri Resmi Gazete'de yayımlandı. Desteklemeler de, dekar başına tahıl ürünleri için 27 lira, bakliyatlar için 26 lira, ayçiçeği için 30 lira, soğan, fındık ve çay için 21 lira, zeytin için 19 lira, dane mısır için 29 lira, çeltik ve pamuk için ise 66 lira destek verilecek. Ayrıca satılan ürünler için kilogram başına yapılan destekleme ödemeleri ile ıslah edilmiş tohum desteği de devam edecek.
Hayvancılık desteklemelerinde arıcılığa kovan başına 10 lira ödenecek. Şartları sağlayan büyükbaş hayvanlar için 350 lira, saf sütçü ırklar için ise 600 lira destek verilecek. Büyükbaş hayvanlar için, soy kütüğüne kayıtlıysa ek olarak 175'şer lira daha ödenecek.
Küçükbaş hayvancılığa verilen destek de sürüyor. 100 baş üzeri varlığa sahip çiftçilere 5 bin lira çoban istihdam desteği verilecek.
Yem bitkileri için de, dekar başına sulu yoncaya 90, kuru yoncaya 40 lira destekleme verilecek. Ayrıca tek yıllık yem bitkilerine 60, silajlık sulu mısıra 100, silajlık kuru mısıra ise 40 lira destekleme belirlendi.
Genel olarak baktığımızda tarımsal destekleme amacıyla ödenen para azımsanmayacak kadar ciddi boyuttadır. Önemli olan, bir parasal kaynak olan desteklemelerin etkin olarak kullanılıp kullanılmadığıdır.
Bir ülkenin sağlıklı bir şekilde kalkınabilmesi, o ülkenin öncelikle kendi öz kaynaklarından optimum bir şekilde yararlanabilmesi ile mümkündür. Tarım ve hayvancılık birçok ülkenin olduğu gibi, Türkiye’nin de en önemli öz kaynaklarından biridir. Bundan dolayı bizim ülke gerçeklerine uygun uzun, orta ve kısa vadeli planlamalarla çözüme yönelik hedefler belirlememiz gerekir. Bunun için devletin koruma şemsiyesi altında kendini güvende hisseden örgütlü çiftçi, liyakatli, uzman bir kadronun katılımı ile hazırlanan ve uygulanan tarım politikaları, sorunun yegâne çözümüdür. Bu çözümde bir başka boyut ise çalışmayana, üretmeyene, karnını doyurmak için illa başkasından medet umana ekmek olmadığının kavranmasıdır.
Bu konu ile ilgili Rus kökenli bir halk masalı var. “Kırmızı İbikli Küçük Tavuk” bu hikaye ABD ve İngiltere’de ilkokul çocuklarına okutuluyor. Bu hikaye;
Kırmızı ibikli küçük tavuk, gezinirken buğday tanesi bulur, o buğdayı tarlaya ekebilmek için çiftlikteki öbür hayvanlardan yardım ister, hiçbiri yardım etmez, kırmızı ibikli küçük tavuk mecburen iş başa düştü der, kendisi eker, kendisi büyütür, kendisi hasat eder, kendisi değirmene taşır, kendisi un yapar, neticede ekmek yapar. Mis gibi ekmek kokusu etrafa yayılır. Kırmızı ibikli küçük tavuk “Beraber yiyelim mi?” diye sorar. O hiç yardım etmeyen öbür hayvanların ağzı sulanır, “Eveeeet yiyelim” derler. Kırmızı ibikli küçük tavuk acı acı gülümser, “Yok öyle yağma” der, bir lokma bile vermez.
Tabi ki büyüklerin de okuması için bu masalın bir başka versiyonu var.
Kırmızı ibikli küçük tavuk, gezinirken buğday tanesi bulur, o buğdayı tarlaya ekebilmek için çiftlikteki öbür hayvanlardan yardım ister.
Ördek “Sen buğdayı filan boş ver, sana kahve tohumu satayım, acayip para kazanırsın, istediğin kadar buğday alırsın” der.
Domuz “Sen buğday yerine kahve ek, nasıl satarım diye merak etme, ben senin adına pazarlarım” diye seslenir.
Fare iyice cesaretlendirir, “Buğdayla uğraşma, kahve ekebilmen için istediğin kadar borç vereyim, ufak ufak ödersin” diye akıl verir.
Kırmızı ibikli küçük tavuğun aklına yatar.
“Kahve üretiminden anlamam ki, nasıl yapacağım” diye sorar.
Ördek “Sana gübre satayım, çok çabuk büyür” der.
Domuz “Böceklerden korumak için ilaç satayım” diye seslenir.
Fare gene finansal açıdan yaklaşır, “Gübre ve ilaç alabilmen için sana istediğin kadar borç vereyim, ufak ufak ödersin” diye akıl verir.
Neticede hasat vakti gelir.
Kırmızı ibikli küçük tavuk “Şimdi ben ne yapacağım bu kahveyi” diye sorar.
Ördek “Paketlemek için benim fabrikama getirebilirsin” diye akıl verir.
Domuz “Kusura bakma, herkes kahve ekti, fiyatlar acayip düştü, senin kahve beş para etmez” diye seslenir.
Fare ise “Borcunu öde artık” der!
Kırmızı ibikli küçük tavuk, ibiğini kaptırdığını fark edince...
“Aç kaldım, ekmek verecek yok mu” diye ağlar.
Ördek “Ekmek kolay da, alacak paran var mı” diye sorar.
Domuz “Herkes kahve ekti, buğday karaborsaya düştü, kusura bakma, istersen ekmek yapman için sana ithal buğday tohumu satayım” der.
Fare ise avukatıyla gelir, “Borcuna karşılık tarlanı haczetmek zorundayım, uslu tavuk olursan artık benim olan tarlamda yevmiyeyle çalışıp buğday yetiştirmene izin veririm” diye akıl verir.
Şimdilerde maalesef, kırmızı ibikli küçük tavuk, eskiden kendisine ait olan tarlada ırgat olarak çalışıyormuş.
Yevmiyeyi almaya gittiğinde, ördek, domuz ve farenin aslında senelerdir şirket ortağı olduklarını öğrenmiş.”
Bu işler böyle…