“Ziraat Nezareti” ismiyle Osmanlı devlet teşkilatı içerisinde yer alan, Cumhuriyetin kurulmasıyla kökende Tarım Bakanlığı uzantısı farklı isimlerle anılan, bizlere hizmet etmiş ve hala hizmet etmeye devam eden büyük bir Tarım Ailesi…

1924 yılında Ziraat ve Ticaret Vekâleti adı altında kurulmuş ve ilk Tarım Bakanlığı görevini Zekai Apaydın yapmıştır. 1931 yılında ilk kez bir Ziraat Mühendisi bakanlık görevine getirilmiştir. İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Okulu mezunu Reşat Muhlis Erkmen’dir. “Efsanevi bakan” olarak nitelendirilen 1965-1969 yılları arasında bakanlık görevini yapmış olan Bahri Dağdaş’tır. 1974 yılında Gıda Tarım ve Orman Bakanlığı olarak ismi değiştirilmiş 7. yılın sonunda Tarım ve Orman Bakanlığı olmuştur. Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı bağlanarak 1983 yılında Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı isminde çalışmalara devam etmiştir. 1991 yılında Orman Bakanlığı ayrılarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olmuştur. 2011 yılında Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı olarak ismi bir kez daha değişmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra bakanlık Orman Bakanlığı ile birleşerek Tarım ve Orman Bakanlığı olarak son halini almıştır. Bakıldığında 1924 yılından bu zamana kadar bakanlığın adı ve yapısı sürekli olarak değiştirilmiştir.

Cumhuriyet tarihi boyunca Tarım Bakanlığında 49 bakan görev yapmış, en uzun bakanlık görevini Mehdi Eker(10 yıl), en az bakanlık koltuğunda oturan Fikret Gündoğan(1 ay) olmuştur. Görev yapan 49 bakanın mesleklerine ve çalışma alanlarına baktığımızda; hukuk, maliye, işletme, mülkiye, gazeteci, iktisatçı, avukat, mimar, veteriner ve doktor… Özetle 49 bakandan sadece 9 Tarım Bakanı ziraat kökenli olup diğerleri farklı meslek gruplarından olmuştur. Geçmişten günümüze baktığımızda “Ülkemizde tarım neden gelişmiyor” sorusunun cevabını çok da uzakta aramamak lazım.

Bütün meslek gruplarının kendine has incelikleri vardır. Ayrıca tüm meslek gruplarına büyük saygım olduğunu belirtmek isterim. Ancak bir Ziraat Mühendisi mesleki bilgisizliğinden, bilgi eksikliğinden Sağlık, Ulaştırma, Milli Eğitim, Adalet Bakanlıklarını yönetemezse; Tarım Bakanlığı da aynı şekilde mesleki bilgi ve tecrübe ister.

Kendi uzmanlık alanınızda çok başarılı olabilirsiniz, her türlü sertifikaya sahip olabilirsiniz,  yurtdışında başarılı bir yöneticilik geçmişine sahip olabilirsiniz, lakin bu başarıyı tarımda da göstermek oldukça zordur… Bizim tarıma bakış açımız, yaşantımız, çalışmamız kısaca genetik kodlarımız farklıdır. Tarım sektörü farklılığıyla tüm ezberleri bozdurur. Bu işin mutfağında yetişmeden, kuramsal bilgi ve saha deneyimi olmadan sadece yöneticilikteki başarılarla tarımda başarılı bir yönetici olmak zor bir süreçtir gerektirir. Aksi takdirde başarı oranı düşük olacaktır.

Tarımda en üst kademeden başlayarak alt kademelere doğru tüm birimin başına işin ehli liyakatli insanlara fırsat verelim. Tarım stratejik bir faaliyettir, dolayısıyla siyaseti tarımdan uzak tutalım. Tarım siyaset üstü olmalıdır. Aksi takdirde tarımda sistemsizliğin, teknik ve idari yöntemlerde isabetsiz tercihlerin, teknik ve idari personel olarak ekip mantığından uzak, bencil ve kolaycılık anlayışıyla hareket edilmesinin sonuçlarını; yaşayan halk olarak, üreten çiftçi olarak, yönetici olarak, ülke olarak bizler çekeceğiz.

Önümüzdeki aylarda yapılacak olan III. Tarım Şurasının ülkemiz tarımı için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu tür toplantılarda karar almada sıkıntımız yoktur. Bizim sıkıntımız; alınan kararları uygulamada, sabr etmede, işimizi gereği gibi yapmada, ülke gerçeklerini ciddiye almada, çiftçi şartlarını, kırsal yaşam şartlarını, tüketicinin yaşam şartlarını düşünebilmede…

Gelin Bakanlığımızın çatısı altında toplanalım, ülkemiz tarımını beraber yönetelim. Araştırma enstitüleri, üniversiteler, STK’ lar, oda temsilcileri ve özel sektörler; kişisel çıkarlarımızdan, grupsal hesaplarımızdan vazgeçelim ve sorumlu davranalım. Zaman eleştiri yapma zamanı değil;  zaman “Tarımda Birlik Olma Zamanı”.