8 Ağustos tarihinde, Kırım Haber Ajansı’nın Türkçe Yayın Yönetmeni Aydın Taş’ın cansız bedeni bulundu. Aydın Taş’ı uzun yıllardır tanıyan biri olarak söylediklerime diğer dostlarımızın da katılacağına şüphem yok. Aydın dürüst, sade, merhametli, imanlı ve metanetli bir arkadaşımızdı. Bu yüzden haberlerde de ifade edildiği gibi intihar nitelendirmesi biz sevenleri tarafından kuşku ile karşılanmaktadır. Adli tıp raporuna intihar olayı olarak kayda geçse bile ölümü ailesi ve dostları için sırlı kalmıştır. Bunun da birçok sebebi vardır. İntihar eden birinin ertesi gün için aşı randevusu alması ve intihardan bir gün önce konuştuğu arkadaşlarına gülerek, espri yaparak gelecek ay için Ukrayna seferini planladığını anlatması, maddi ve psikolojik durumunun hiç de kötü olmaması, intihar ettiği ipin faturasını âdeta gösterir gibi ayağının altına koyması sevenlerinin “neden?” diye sormasına sebep olmuştur. Bir diğer önemli husus ise geçtiğimiz günlerde Kırım’da kaybolan Tatarların–Ayder Cumaladdinov ve Osman Acıosmanoov’un da asılarak ölü bulunmasıdır. Bu olaydaki şüpheyi arttırmaktadır. Yani bunların hepsi göz önünde bulundurulduğunda akıllarda soru işaretinin oluşması çok normaldir Babasının vefatının kırkıncı gününden sonra asılı bulunması intihar ihtimaline yönlendirmiş olsa da onu tanıyanlar bu ihtimali çok zayıf olarak değerlendirmektedir.

Evet, intihar veya suikast, ne yazık ki üzüntümüzü ve sonucu değiştirmeyecektir, Aydın’ı geri getirmeyecektir. Kaybeden biz olduk. İyi bir dost, vatansever bir gazeteci, Türk dünyası sevdalısı olan güzel bir insanımızı kaybettik. Türk dünyasının öyle bir coğrafyası yok ki Aydın’ın bir arkadaşı, bir seveni, dostu olmasın. Onların derdiyle dertlenen Aydın, Kırım Haber Ajansı’nda o bölgelerden haber akışını sağlamıştır. Ancak unutulmasın ki, Kırım Haber Ajansı kaldığı yerden devam edecektir, Aydın’ın bıraktığı gibi. Yine Kırım ve Türk dünyasında olan olaylarla ilgili bizi bilgilendirecektir.

Sen merak etme Aydın! Öyle bir güzel ekip kurmuşsun ki, gözün arkada kalmasın. Ömer, Ayyıldız, Canan, Ozan ve diğer arkadaşlarımız senden sonra da bu işi devam ettirecektir. Onlara öyle bir yol çizmiş ve hedeflerini göstermişsin ki, başka birine ihtiyaçları kalmayacaktır. Çünkü onlar ne yapacağını gayet güzel bilen, donanımlı arkadaşlarımızdır.

Defin esnasında sana getirilen çelenklerin birinden bir sarı çiçeği alıp hiçbir şey söylemeden bana uzatan kızın İlayda’nın gözlerini asla unutmayacağım. Ölümünü duyduğum zaman yaşadığım acıyı o anda bir daha yaşadım. Emin ol hem İlayda, hem de oğlun Alper Tunga senden ve annesinden aldığı güzel terbiye sayesinde sizlere layık evlatlar olacaklar.

Acımız büyük ve bu yüzden de duygusal düşünmek de hakkımız. Çünkü dokunduğu herkese kendini sevdiren ve iyilik yapmaktan mutluluk duyan bir dost kaybettik. Türküleri çok severdin sen. Meşhur türküde söylendiği gibi: “Dost gedib özümü gele bilmirem, Ele bil ellerim yok olub menim, gözümün yaşını sile bilmirem.”

Ruhun şâd olsun, güzel dost.