“Sürekli CHP’yi yazıyorsunuz, memleketin başka derdi yok mu” gibi eleştiriler geliyor. CHP’nin mevcut siyasi kadrosu, temsil ettiği iddiasındaki değerleri değersizleştirirken, bu değerlerin saf biçimlerini benimsemiş olan herkes haklı olarak CHP’yi eleştirecektir.

Evet, memleketin tek derdi CHP değildir, fakat bu partinin kuruluş felsefesiyle bugün savrulduğu yer arasındaki derin uçurum, CHP’yi memleketin en büyük problemlerinden birisi haline getirmiştir.  

Türkiye’deki tüm siyasi partiler öyle veya böyle ondan doğduğu için, CHP tüm partilerin anası durumundadır.

Demokrat Parti, 4’lü takrirle CHP’den ayrılanlar tarafından kurulmuştur. Adalet Partisi, DP’nin devamcısı olarak siyasete atılmıştır. 1969’da MHP’ye dönüşen CKMP, Cumhuriyetçi Millet Partisiyle Türkiye Köylü Partisi’nin birleşimidir. CMP’nin içerisinden koptuğu Millet Partisi’yse Fevzi Paşa önderliğinde Demokrat Parti’den ayrılan grup tarafından kurulmuştur.  Demek ki ülke siyasetinin soy ağacının kolları atadan babadan CHP’ye uzanmakta, bu da hemen herkese bir miras hakkı doğurarak CHP’nin vahim durumunu masaya yatırma yetkisi tanımaktadır.

CHP Atatürk’ün mirasını kirletmekten mesuldür. Atatürk’ün ömrünü adadığı ideallerin yeterince yaygınlaşamaması bir problemse bu problemi Atatürk değerlerini özünden saptıran ve onu siyasi çıkarlara alet eden çarpık temsillerde aramak gerekiyor. Çünkü bir fikre, inanca, değerlere en büyük zararı verenler o değerleri ortadan kaldırmak isteyenler değil, onu her yerde bayrak gibi sallayanlardır.

1938 sonrası ayakta kalabilmeyi Atatürk’ün manevi mirasına borçlu olan CHP bu mirasın ağır yükünü her yokuşta, her dönemeçte boşaltarak bugünkü tükenmişliğe ulaşmıştır. Atatürk’e ait değerler CHP’den bir bir budanırken geriye sadece kitlelere fısıldayacakları kuru bir Atatürkçülük masalı kalmıştır.

Atatürk diye diye onun en büyük mirası olan Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini ve bütünlüğünü azgın bölücülerle birlikte tartışmaya açan bu CHP’den herkes davacı olsa yeri var.

Çünkü bugünkü manada metalaştırılan Atatürkçülük, Atatürk’ün tam bağımsızlık ülküsünü ABD ve Batı emperyalizminin kanlı postallarının altına seren, sömürüye entegre olmayı çağdaşlaşma hareketi diye yutturmaya çalışan tüccar kafasının ürünüdür.

Bu tacir zihniyet, Altı Ok’tan birisi olan “Türk milliyetçiliği” yerine Atatürk milliyetçiliği diye uyduruk bir kavram türetip partinin damarlarındaki milliyetçiliği boşaltmıştır.

CHP artık Atatürk milliyetçisi bile olmayı kendisine yük görerek etnik bölünme projesinin en büyük yatırımı olan anadilde eğitimi savunma noktasına gelmiştir.

Türk milleti olarak Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru kararlı adımlarla yürüyoruz ama CHP de Atatürk’ten uzaklaşmayı aynı kararlılıkla sürdürüyor.