Her zaman olduğu gibi sözünde durmayan, ateşkes anlaşmasına uymayan Ermeniler, bu tutumunu geçtiğimiz yıllarda da sık sık tekrarladı. Geçtiğimiz yıllarda ateşkes olmasına rağmen süren çatışmalarda can kaybı ve yaralı haberleri Türkiye’nin birçok kanallarından duyuruluyordu. Türkiye’deki Ermeni destekçileri de her zamanki gibi ‘kardeşlik’ türküsünü okusa da bu sürede Ermeniler sözde soykırımın 95. yılının geniş çaplı hazırlıkları içerisindeydi. Dünya kamuoyunun da dikkatini çekmeye çalışan, ‘mazlum’ rolüne bürünen Ermeni diasporası yurt dışındaki bütün büyükelçilik ve konsolosluk binalarımızın önünde hakaret içerikli pankartlar açıp slogan atarken; bir yandan da Türkiye’deki iç bağlantılarını devreye sokarak farklı oyunların hazırlığına girdiler. Van’da bulunan Akdamar’da ayin için toplandılar. Gazetelerde din özgürlüğü, inançlara saygı haberleri yayınlandı, “95 yıl sonra ilk ayin yapıldı” gibi başlıklar atıldı.

Karabağ’da işgalde olan, ahıra çevrilmiş camilerden haberleri dahi olmadan, medya kardeşlik türkülerini söylemeye devam etti. Hatta ayin zamanı Van’da, Ermenistan ve sözde Karabağ bayraklarını açmaktan çekinmeyen Ermenileri ulus olarak ‘hoşgörüyle’ karşıladık. Bu ayinlerin temelinde, topraklarımızı kendi toprakları gibi görmelerini görmezden geldik. Fakat Ermeniler attıkları adımlardan vazgeçmedi, işgaldeki topraklar adına pullar bastı, afişler hazırladı, hatta spor takımları bile kurdular. Ancak Ermenistan’ın “Van” adlı futbol kulübünü kurmasının sebebi bize olan sevgisinden kaynaklanmıyor. Dışişlerinin de bu konuyla ilgili bir nota vermesinin ve girişimlerde bulunmasının şart olduğunu düşünmekteyim. İçte ve dışta bu oyunlar devam ederken; Devlet Bahçeli, Kars’ta bulunan Ani harabelerindeki Fethiye Camisi’nde 946 yıl sona cuma namazı kıldı. 40 il başkanıyla Kars, Ardahan ve Iğdır’ı ziyaret eden Devlet Bey, içe ve dışa mesajlar iletti. Aklınca Türkiye’yi yıpratmaya çalışan odaklar için net bir gönderme yaptı; gerekirse yeniden fetih için yollara düşeriz. Ani ziyareti ve oradan verilen mesaj Ermenistan’ı rahatsız etti, gündeme Devlet Bey’in Ani ziyareti oturdu.

27 Eylül 2020’de Ermenistan’ın ateşkesi yeniden bozması sonucu başlayan 2. Karabağ Savaşı’nda Türkiye tek yürek olarak kardeş Azerbaycan’a destek oldu. Sivilleri vurarak savaş suçu işleyen Ermenistan’a cevap Milliyetçi Hareket’in Lideri’nden geldi: “Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın en büyük kentlerinden birisi olan Gence’ye alçakça saldırı düzenlemesi, sivil ve masum soydaşlarımızı hedef alması insanlık suçu, uluslararası hukukun açıkça ihlal ve inkârıdır. Ermenistan devleti bir kez daha zulüm saçan yüzünü göstermiştir. Ermenistan zalimdir, canidir, döktüğü kanda boğulmalıdır.”

Devlet Bey’in “Bu gelişmeler karşısında, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne katılması şarttır, tarihi zorunluluktur, çok acil bir ihtiyaçtır, deyim yerindeyse hayat memat konusudur” açıklaması ise sorunun âdeta kökten çözümüne işaret etmiştir.

MHP Lideri’nin 27 yıldır ‘ateşkes’ anlaşmasıyla daha da çıkmaza giren ve çözülemeyen Karabağ sorunu için kurulan masalara dikkat çekerek ifade ettiği, “Dağlık Karabağ masada değil, sahada terör devleti Ermenistan’ın kafasına vura vura alınmalıdır. Dağlık Karabağ kahramanlık ve silah zoruyla Azerbaycan’a geçmelidir. Ateşkes ve diplomatik görüşmeler bundan sonra ele alınmalıdır.” sözleri Azerbaycan Türklerine ruh vermiştir.

Savaşın 23. gününde partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda bir kez daha Karabağ konusuna değinen Devlet Bey, Türk dünyasına sert tepki göstermiş, sitemler etmiştir. Kardeşinin yarasına susan Türk cumhuriyetlerinin suskunluğunu Türk’e yakıştırmamıştır.

Bu tepki Türk cumhuriyetlerinde suskunlukla karşılansa da, Azerbaycan tarafından övgüler almıştır. Türk dünyasından görüştüğümüz arkadaşlara sorduğumuzda, Devlet Bey’in tepkisinin oldukça tatmin edici ve yerinde olduğunu, Türkiye tarafından artık bu tepkinin dile getirilme zamanının geldiği cevabını almışızdır. Bu tepkiden yalnızca Rus yanlısı düşüncelerle istila olunan yönetim değil, aynı zamanda coğrafyadaki Ermeni diasporası ve FETÖ kırıntılarının etkisi altında olan yuvalar da nasibini almıştır. Toplum düzeyinde köprülerin kurulmasına engel olan bu hain yapılar aynı zamanda milli duruş sergileyen insanlarımızın artmasına engel olmaktadır. Fakat ne yaparlarsa başarısız olacaklarına emin olsunlar. Artık Türk’ü Türk’e düşürecek bütün oyunların farkında olan büyük Türkiye vardır.

Not: 18. yüzyılın başında Rusların Kazakistan’ı işgali zamanı Petersburg’dan Rus hudut kumandanına gönderilen emir: “Şayet Kalmuklar bize karşı düşmanca bir tavır takınırlar ise Kırgızları onlara karşı; Şayet Kırgız- Kazaklar bir şey yaparlar ise Kalmukları ve Başkurtları onlara karşı kışkırtıp kullanın. Rus ordularını savaştırmadan, bu şekilde hareket ederek onlar üzerinde kontrol ve otoritemizi muhafıza etmemiz daima mümkündür.”