Plan Bütçe Komisyonunda görüşülen tasarıya göre, yeni bir vergi türü hayatımıza giriyor. Türkiye cirosu 20 milyon TL veya tüm dünya cirosu 750 milyon avrodan fazla olan şirketlerin sunduğu dijital hizmetler, Türkiye’de kazandıkları toplam hasılat üzerinden dijital hizmet vergisi isminde yeni bir vergi ile vergilendirilecek. Daha önceki yazılarımızda (örneğin 1 Mayıs 2019 tarihli Dijital Akar Türk Yakalar başlıklı yazım) yurt dışı menşeli şirketlerin Türkiye’de kazandıkları paraya ilişkin yeterli vergilendirilmediklerinden bahsetmiştim.

Şu ana kadar yukarıdaki limitler içine giren şirketlerden yalnızca Google, Türkiye’de tüzel kişilik oluşturmuş durumda. Bu yasayla beraber öncelikle yukarıda bahsettiğim limitlerin üzerinde olan şirketler tüzel kişilik oluşturmuş olsalar da olmasalar da vergilendirilecekler.

Dijital ortamda sunulan her türlü reklam, dijital herhangi bir içeriğin dijital ortamdan satışı, dijital ortamda mal ve hizmetin satılmasına yönelik hizmetler bu kanun kapsamına giriyor.

Bu vergi esasen OECD’de görüşmeleri birkaç yıldır devam eden ve bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanmaya başlanan bir vergidir.

Ciro itibarıyla bakıldığında bu kapsama herhangi bir yerli firma girmeyeceğinden bu vergi, yerli dijital hizmet sağlayıcı ve platform firmalarımızı etkilemiyor.

Elbette, yabancı olup vergi ödeyecek platformlardan ürün ve hizmet alımındaki bu ek vergi, bu yabancı şirketlerce biz müşterilere ve ürünü esas üretip o platforma koyan üreticilere bir oranda yansıyacaktır. Ancak bu verginin bir kısmı zamanla serbest piyasa rekabeti içinde dijital hizmet platformu tarafından üstlenilecektir. Burada esas amaç, yerli dijital hizmet platformlarının verilen bu avantajla yabancıları yakalayarak yerli müşteri kitlesine hâkim olmasıdır. Ayrıca ürününü bu platformlara veren üretici firmalar da kendilerinden verginin bir kısmını paylaşmalarını isteyen yabancı platformları değil, bu vergiye konu olmayan yerli platformları tercih edebilecektir. Aynı ürünün veya hizmetin yabancı platformlardaki fiyatı yerli platformlara göre daha pahalı olabilecektir. Bu anlamda yerliye teşvik sağlanmıştır. Cari açık için de faydası olacaktır.

Bu arada bu kapsamın, Türk firmalarının yurt dışı kitleye verdikleri reklam ya da yurt dışına sattıkları ürün maliyetlerini etkilemeyeceğini belirtelim. Hizmet veya ürünün burada satılması gerekiyor. Yani Türk şirketlerin ihracat amaçlı bu platformları kullanmalarından ek vergi alınmayacaktır.

Gelirler İdaresi bu şirketlerin hangileri olduğunu da kredi kartı sistemi sayesinde doğrudan bulabiliyor. Bunlar ya kendileri gelecek ya da maliye ilan edecek ve belirtilen süre içinde kapsama dâhil olacaklar. Kapsama dâhil olmayan ya da vergisini ödemeyenlere erişim Maliye Bakanlığı isteğiyle BTK tarafından engellenebilecek.

Ancak benim bu kanunda gördüğüm bir eksiklik var. Bu firmalara daha bütünsel bir bakış doğru olurdu. Biliyorsunuz, sosyal medya mecraları üzerinde ciddi algı operasyonu yürüyor. Terörist hesapların kimliği, örneğin Twitter 'dan istendiğinde cevap gelmiyor. Bu şirketlerin Türkiye’ye hukuken de muhatap olması, terör ve benzeri içerikleri mahkeme kararı ile kaldırması, suç işleyen hesapların tespiti için kimlik bilgilerinin adli makamlara paylaşılması gibi şu ana kadar verimli şekilde gerçekleştirilemeyen eylemlerin yerine getirilmesi için “vergilendirme bakışı” ile “muhatap etme bakışı” bir arada yürümeliydi.

Şimdi kanun, Plan Bütçe Komisyonundan Meclis aşamasına gelecek. Türkiye'de mükellefiyet oluşturmuş ve BTK 'nın belirleyeceği bir yöntem ile bilgi paylaşımına ve mahkeme emirlerine uymaya taraf olmuş olanlar için vergi oranının biraz daha düşük olmasıyla, bu yabancı firmalar muhataplığa motive edilebilecek ve algı operasyonlarına karşı durmak için güçlü bir araç edinilmiş olabilecektir.