Gezi eylemlerine firesiz katılan, halkoylarıyla seçilmiş bir hükümete karşı anti-demokratik bir aktivizm sergileyen CHP teşkilatları, partiyi “ölüm-kalım savaşında” bozguna uğratan Kılıçdaroğlu’na karşı yelkenleri suya indirmiş hâlde.

“Gidip CHP Genel Merkezi’ni yakıp yıksınlar, Gezi eylemlerinde polislere gösterdikleri Vandallıkları şimdi kendilerine en ağır seçim mağlubiyeti yaşatan Kemal Kılıçdaroğlu’na da göstersinler” demiyoruz elbette. 

Şiddetin hiçbir türlüsünü tasvip etmemiz mümkün değil.

Fakat protesto kültürünün kılcal damarlarına kadar sirayet ettiği bir partinin bu ahrazlığı, hesap sorma mekanizmalarının bu paslanmışlığı şayan-ı hayret bir durum.

 “Vatanını seven sandığa gelsin” feryadını basacak kadar ölüm-kalım savaşı olarak tasvir edilen bir süreçten mağlup çıkıldığı hâlde, kaybedenler kulübünün müdavim genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu koltuğuna daha çok sarılıyorsa burada bir şeyler yanlış gidiyor olmalı.

Bu parti ve delege düzeninde, zamkla yapıştığı Atatürk’ün koltuğundan onu Atatürk’ün kaldırması bile zor.

Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs’ın adisyonunu MYK üyelerinin eline tutuşturarak arka kapıdan sıvışmıştır. 

Onun hesap ödemeyi sevmeyen bir başhesap uzmanı olduğu yeniden kanıtlanmıştır.

Gençlerin demokrat dedesinin içinden, bir ‘Söğütözü diktatörü’ çıkmıştır. 

İnsanlara “say” deseniz isimlerini sayamayacakları MYK ekibi yenilginin baş mümessili olarak görevlerinden el çektirilirken Kemal Bey’in maşallahı var. Sapasağlam yerinde.

Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’deki bir gazetecinin “Yeni MYK'yı belirlerken neleri dikkate aldınız?” sorusuna “Toplumun beklentilerini dikkate aldım. Yenilenme istiyordu toplum, biz de bunu yaptık” demiş.

Ne kadar da sakince dile getirilen, ne kadar da toplumsal hassasiyetlere kulak kabartan bir yaklaşım bu böyle…

Demek ki Türk milleti 28 Mayıs 2023 seçim sonuçları itibarıyla Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir siyasetçiyi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak görmek istemediği mesajını vermemiş.

Seçmenler “Sen iyisin ama çevren kötü” diyerek Kılıçdaroğlu’na arkadaşlarını gözden geçirmesini tavsiye etmiş.

Hülasa, Kemal Kılıçdaroğlu Türk toplumundan “Şu anda işleminizi gerçekleştiremiyoruz. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz” mesajını almış, yoluna devam ediyor.

Şu sıralar, evde yokmuş intibası uyandırmak için kapı eşiğinde sessizce bekleyen insan tipini canlandıran Kılıçdaroğlu ortalıkta görünmeyerek yıldırımları üzerine çekmekten kaçınıyor.

Hususi mülkü gibi tasarruf ettiği Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığını bırakmamak adına önümüzdeki günlerde sergileyeceği hünerler için de güç toplaması lazım.

Gençlerin diktatör dedesi olmak kolay bir iş olmasa gerek…