Her gün sosyal medyada SİHA’lar tarafından yapılan operasyonların fotoğrafları paylaşılıyor, televizyon dizilerinde Sİ- HA’lar operasyonların en gözde elemanı olarak göz önünde tutuluyor. SİHA’larımızın başarısı içinde vatan sevgisi olan herkesin göğsünü kabartıyor, başka memleketleri sevenleri de kudurtuyor.

Karabağ harekâtı ile beraber tanınırlığı artan İHA, SİHA’ların ve şimdi TİHA’ların (Taarruz eden İHA) bu fonksiyonlarının operasyonlardaki başarısı ile beraber ECFR, Foreign Policy, Forbes, CFR, Economist gibi yön çizen ya da hedef gösteren birçok mecrada haber olurken, ciddi makaleler, İHA’ların Türkiye tarzı ile kullanımını bir “oyun değiştirici” olarak tanımladılar.

Diğer yandan devletimizin de izin verdiği anlaşılan bu görünürlük, Türkiye’nin bu gücünün yavaşlatılması, zayıflatılması ya da engellenmesi için açık ve örtülü çabaları da gündeme getirdi. İthal edilen çeşitli alt sistem ve parçaların edinilmesini engellemek üzere yapılan ambargolar üretim süreçlerini zorlaştırdı, zorlaştırıyor. Türkiye’nin bu anlamda önünü kesmek isteyen ülkeler alt sistem üreticilerini doğrudan hedef almaya da başladılar.

Strateji yığınak gerektirir sözünden hareketle, Türkiye elindeki kozlardan birini iyiden iyiye masaya sürmüş görünüyor. Bu sayede Türkiye’ye diş bileyenlerin bir an kendilerine gelmeleri ve ayaklarını denk almaları için bir adım atılmıştır.

Sun Tzu’ya atfedilen “düzenliliği düzensizlik pelerinin altına saklamak kısaca bir bölme meselesidir. Cesareti ürkeklik gösterisiyle örtmek, ilerisi için enerji biriktirmektir. Gücü zayıflık maskesi altına almaksa savaş taktik manevrasıdır” sözü ise bunun karşıtını ifade edebilir. Yani elinizdeki kozları açmama.

Rusya’nın “Ukrayna’ya silah verenler ile hesaplaşacağız” tarzından açıklaması her ne kadar savaş başladıktan sonra silah göndereceğini belirten ülkelere odaklansa da, silah satımının ikili ilişkiler alanındaki etkisini göstermesi açısından önemlidir.

Görünen o ki, “güç göstermek” ile “gücü zayıflık maskesi altına almak” arasındaki denge büyük bir stratejidir. Türkiye’nin elinde kozlarını daha az açık ederek, kapasitesini ve gücünü daha az göstererek hareket etmesi de sorumluluk gerektirmektedir. Bu bakış medya başta olmak üzere önemli bir sorumluluktur. Medyada konuşan ve görüş beyan edenler de, bir şekilde sahip oldukları henüz halka mal olmamış bilgileri alenen ifade etmekten imtina etmelidir.