HDP’den çorap söküğü gibi dökülen skandallar silsilesinde, failler belli olduğu halde tüm gözler muhalefet partilerine çevriliyor. Neden böyle? Özne HDP ise savunmayı neden muhalefetten bekliyoruz? Bunun sebebi HDP’yi HDP’den daha fazla savunan, meşru ve muteber gören, onları Kürt siyasi hareketinin temsilcisi ilan eden politik dildir. HDP bile kendisini Millet İttifakı ve yan kuruluşları kadar savunma gereği hissetmiyor. HDP’nin seçmen kitlesinde partilerinin örgütle kurmuş olduğu organik ilişkiden kaynaklanan bir endişe hiçbir zaman olmadı. Fakat tam aksine HDP’yi meşru gören muhalefet partilerinde terör örgütünün uzantılarıyla sağlanan işbirliği parti içindeki kaynamalara ve yarınki hesaplaşmalara malzeme biriktiriyor. İP, HDP ilişkileri sebebiyle milletvekilinden genel başkan yardımcısına kadar üst seviye politikacılarını ve binlerce parti üyesini yitirdi. CHP içerisindeki memnuniyetsiz kesim “Erdoğan gidici” tesellisiyle ikna edildi ama başarısızlık halinde “Kılıçdaroğlu gidici” sesleri yükselebilir.

Halk TV’de katıldığı bir programda “PKK’ya neden terör örgütü demiyorsunuz?” sorusu yöneltilen HDP’li Erol Katırcıoğlu, “Allah aşkına bir annenin çocuğuyla, bir babanın oğluyla ilişkisi arasına biz nasıl mesafe koyabiliriz ki” demişti. HDP’nin PKK ilişkisi tam olarak bu olduğu halde HDP Milletvekili Semra Güzel’in terörist nişanlısı Volkan Bora’yla yer aldığı fotoğraf karelerini savunmak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kaldı. Kılıçdaroğlu, HDP’li Semra Güzel’i kınamak yerine fotoğrafın çözüm sürecinde çekildiğini ve sorumlusunun Erdoğan olduğunu söyleyerek HDP’nin elini rahatlatmaya yönelik bir hamlede bulundu. PKK kamplarında fotoğrafları bulunan, 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden sonra mazbatasını alır almaz “Halkın talebi Öcalan’ın tecridinin kaldırılmasından öte özgürlüğüdür” açıklamasını yapan birisini savunmak, “Kuvayı Milliyeciyim” diye ortalıkta gezen CHP Genel Başkanı’nın mı işidir?

Muhalefetin HDP’yi savunma refleksi, kamuoyunu tatmin edecek açıklamalarda bulunmak yerine geçmişin sayfalarından bir yaprak koparıp “Zamanında şöyle olmuştu” demekten ibaret. Oysa “zamanında” veya “bugün” her ikisinin de yanlış olduğunu çekinmeden söyleyenler nazarında, yapılan bu savunmanın dişe dokunur bir değeri bulunmuyor.

Hükümet açılım süreci gibi tarihi bir hatadan dönerek, her hükümetin yapması gerekeni yaptı ve Türkiye’nin birliğini tehdit eden terör sorununun üzerine kararlı bir biçimde gitti. Şehirlerin altını üstünü bombalarla dolduran PKK bugünlerde izbe mağaraların içerisinde ölümü bekliyor. Muhalefetse bu çok boyutlu terörle mücadeleyi, kendisine yapılan “sindirme harekatı” olarak yorumlayarak akıllara durgunluk vermeye devam ediyor. Örgüte yönelik düzenlenen operasyonların başının kırsalda ucunun CHP’li belediyelerde çıkması, terörle mücadelenin hedeften şaştığını değil, muhalefetin terörle arasına mesafe koymadığını gösterir. Bugün kurtarıcı olarak gördükleri terör uzantısı HDP yüzünden yarın birçok siyasi parti hem seçmenlerine hem hukuka hesap vermek zorunda kalacak.