Allah Allah, HD(P)KK’nın ittifak ortağı ve her konuda iş birlikçisi olan CHP, kendi siyasi zihniyetiyle, ilişkileriyle alakası olmayacak olan “Öğrenci Andı” üzerinden nutuklar atmaya ve ahkâm kesmeye başladı. CHP’nin terör örgütleriyle ilişkilerine, HD(P)KK ile olan siyasi ittifakına bakınca “Öğrenci Andı” içinde yer alan hangi kelime ve cümleyle alakaları olabilir ki?

          Kemal Kılıçdaroğlu, terör örgütü PKK’nın propagandasını yapmaktan kapatılan İMC TV’de sorulan soru üzerine “Anayasa’nın 2. ve 3. maddelerini değiştirelim” demiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun değiştirelim dediği maddeler şunlar:

II. Cumhuriyetin nitelikleri MADDE 2.

– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti MADDE 3.

– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

***

          PKK’nın televizyonunda değiştirilmesi teklif dahi edilemez bu maddelerin değişebileceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Öğrenci Andı” içindeki “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk’üm diyene!” ifadeleriyle ne işi olabilir ki?

          Danıştayın verdiği karar sonrası CHP’den ilk önce CHP Sözcüsü Faik Öztrak konuştu. Aynada kendine bakmadan “Şimdi karar çıkmış yine ortağınızı eleştiremiyorsunuz, Danıştayı eleştiriyorsunuz. Cumhur İttifakı’ndan ortaklığı kapınca, Saraya bekçi olunca sizin için Türk’üm demek ayıp mı oldu? Doğruyum demek yanlış mı oldu? Çalışkanım demek çarpıklık mı oldu? Ne oldu? Yoksa kırmızı çizgileriniz artık pembeleşti mi?” şeklinde ölçüsüz, hadsiz, mantıksız bir açıklama yapmış…

          “Saraya bekçi oldun” diyene tasmasından HDP kapısına, Kandil’in mağarasına, terörist Demirtaş’ın koğuş kapısına bağlanan CHP dediğimizde ne cevap vereceksin?

          Danıştayın verdiği “Öğrenci Andımız” ile ilgili kararın izahını yapmak mümkün değildir. Milli mücadele verilen bir zamanda MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “HDP’li bölücülerin fezlekelerinin TBMM’ye gönderilip milli dayanışma şuurunun çelikleştiği bugünlerde Öğrenci Andı kararı pimi çekilmiş bir bombadır.” ifadesi haksız mıdır?

          Danıştayın bu kararı, Türk milletinin milli birliğini, bütünlüğünü bozmak isteyen CHP gibi partilere malzeme ve ihanetlerinin üzerini örtmeye maske olmuştur.

          Yoksa HDP ile oturup “Türk milleti, Türklük” kimliği üzerinde değişiklikler düşündükleri anayasa taslakları hazırlayan CHP’nin “Öğrenci Andımız” ile ne işi olur?

          Biliyorsunuz, Tunceli Pülümür dağlarına Türk askeri geçtiğimiz sene Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözlerini yazmıştı. Bu durum Kemal Kılıçdaroğlu’na Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur tarafından “Kemal Bey, şimdi siz Dersimlisiniz, çözüm süreci döneminde biliyorsunuz bu dağlarda ne mutlu Türk’üm diyene yazıları vardı 12 Eylül’den kalma. Onlar ya yenilenmemişti ya da silinmişti bir kısmı. Yani halkın bir kısmı onlardan rencide olduğu için. Şimdi tekrar sizin memleketinizde Pülümür dağlarına bu yazıldı. TRT’de bunu bir haber olarak daha önce silinmesini haber yapan devlet kanalı şimdi yazılmasını haber yaptı.” şeklinde sorulmuştu.

          Kemal Kılıçdaroğlu o günlerde “Ne mutlu Türk’üm diyene sözünden rahatsız olan kansızdır” demek yerine “Ben şöyle düşünüyorum, ben olsaydım şahsen eğer Atatürk’ün bir sözü dağa yazılacaksa diyelim Tuncelilere sorardım” diyerek bir nevi kendisinin de rahatsız olduğunu ifade etmişti.

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözüne yaklaşımı bu olduğu gibi “Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile millet ittifakının öngördüğü ortak noktalarda benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” diye sahiplendiği Ahmet Davutoğlu, Tunceli’deki o yazıya “Cumhurbaşkanı’nın geçmişte her vesile ile eski Türkiye olarak adlandırdığı 1990’ların alışkanlıkları teker teker ortaya çıkmaktadır. Bu eski Türkiye alışkanlıkları siyasi söyleme ve sloganlara da yansımaktadır. Demokrasiden nasibini almamış ülkelerin ortak özelliklerinden birisi dağlara, taşlara, meydanlara toplumu bölen, ayrıştıran sloganların yazılmasıdır” açıklamasını yapmıştı ama Atatürk’ün mirasının başında olan Kemal Kılıçdaroğlu ağzını açıp yorum yapamamıştı.

          Kemal Kılıçdaroğlu kendisi gibi “Atmosfer uygun olduğu bir vakitte Anayasa’nın ilk dört maddesinin değişebileceğini” ifade eden Ali Babacan’a da susmuştu. Ne diyecek ki, kendisi aynısını PKK’nın televizyonunda ifade etmişti.

          Bu ülkede “Öğrenci Andı” ve benzeri konularda yorum yapacak son kişi kendisi ve hatta hiç yorum yapamayacak durumda olan kendisi ama aklınca Danıştayın kararını istismar malzemesi yaparak klasik cambaza bak oynuyor.

          Kemal Kılıçdaroğlu, dün gerçekleşen CHP’nin grup toplantısında cin fikirli aklıyla “Sayın Bahçeli, Erdoğan’ı değil, Danıştayı muhatap alıyorsa muhatap aldığı yer yanlıştır. Sen Erdoğan’ı değil, Danıştayı suçluyorsun. Andımızın okunmasını istiyorsan, açarsın Erdoğan’a telefon, bu ant okunmadan tekrar bir araya gelemeyiz dersin.” diyor…

          Heval Kemal sen HDP’yi arayıp “Terör örgütü PKK’ya bir daha yardım ve yataklık yaparsanız ittifakımız ve iş birliğimiz biter” dedin mi? Dediysen gel o zaman bu teklifini düşünelim…

          Danıştayın bu talihsiz ve gereksiz kararı umarım yine hukuk yoluyla düzeltilecektir. “Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti, Tarihlere sorun ki bize “Ölmez Türk” derler.” şeklinde dizeleri olan Harbiye Marşı’nı Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde okumuş olan, CHP milletvekiline haykırarak “Kimi denize döküyorsun ya? Türkoğlu Türk’ünü denize dökeceksin Yunan mı ulan bu! Neyi denize döküyorsun?” diye cevap veren, Mustafa Kemal Atatürk için “Milletimizin Gazi’ye hürmeti sonsuzdur. Milletimizin Mustafa’ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Milletimizin Kemal’le de en küçük bir sorunu bulunmuyordur. Milletimizin soyadı olarak kendisine verdiği Atatürk konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını gayet iyi biliyoruz.“ değerlendirmesinde bulunan ve Türk milletinin mevcut milli mücadelesinde öncülük eden Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ında bu konuda adım atarak “Öğrenci Andı”nı kendi ihanetlerini örtmek için istismar malzemesi yapanların elinden alacağını umuyorum.

          Çünkü HD(P)KK’nın ittifak ortağı CHP bile bu konuyu istismar ediyorsa, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Ülkemizi yeni bir karmaşanın içine çekmeye, anlaşmazlıkları körüklemeye, kutuplaşmayı tahrik etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.” sözü, yaratılmaya çalışılan atmosferi işte bu yüzden işaret etmiştir.

          CHP ve yancıları, HD(P)KK ile ittifak yaptıkları hâlde “Öğrenci Andı” üzerinden ahkâm kesiyorsa buradaki oyunu herkes görmelidir. Dertlerinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu herkes anlamalıdır.