Bugün çok yakınımızdan, tanıdık bir öykü ile başlamak istedim:

Anıl, iki çocuklu çiftçi bir ailenin çocuğudur. Üniversitenin bilgisayar mühendisliğinden mezun olalı bir yıl olmuştur. Yorucu geçen bir günün ardından gece işten eve dönerken takside derin düşüncelere dalar. “Hayatımda bir şeyleri değiştirmeliyim ama nasıl?” diye sorar kendi kendine. Mezuniyet sonrası işsiz geçirdiği birkaç aydan sonra bulduğu işte saatler boyu çalışıyor olmasına rağmen, halen ay sonunu zor getiriyordu.

İşini seviyordu ancak saatlerce uğraştığı, didindiği halde bir türlü müdürüne yaranamıyordu. Son zamanlarda işe giderken her gün ayakları geri geri gidiyordu. Kararını verdi. Yeni bir iş bulmalıydı? Bir taraftan da sektör sıkışıktı. Mevcut işine benzer şartlarda iş bulması neredeyse imkânsızdı. Maaşının artmasında tek yetkili müdürüydü. Bir de kredi ve kredi kartı borcunu nasıl kapatacaktı? Nasıl bir açmazdı bu? durumu çözemiyordu. Her haftanın sonunda oynadığı şans oyunları da bir şey kazandırmıyordu. Anıl’ın bir mucizeye mi ihtiyacı vardı, yoksa başka bir şeye mi? Bilemiyordu.

Dışarıdan bakanlar için Anıl, okulunu bitirmiş, iyi bir işte çalışan, kariyeri olan bir mühendis olarak görünüyordu. Ama Anıl’ın elinde avucunda hiçbir şey yoktu. Üstelik işe başladığı için aileden para da isteyemiyordu.

“Bu ay da bütçe ekside” diye mırıldandı taksiden inerken. Her akşam mesaideyken yediği hazır gıdalar yüzünden aldığı kilolardan da mutsuzdu. Genç yaşta parasız ve mutsuz bir adamdan başkası değildi. Bir şeye ihtiyacı vardı. Ama ne? Spor salonuna gitmek, ev, araba, hatta kız arkadaş hayali… Hepsi ama hepsi paraya dayanıyordu. Bu maaşla bunları yapmak imkansızdı. Bir şeyleri değiştirmek gerekiyordu.

Annesi ile babasını düşündü. Babası çiftçi, annesi ev hanımıydı. Sonra nasıl ev sahibi olduklarını, onları nasıl okuttuklarını çözmeye çalıştı. Aslında mucizeyi annesi gerçekleştirmişti. Komşu oldukları memurlara süt ve peynir satıyordu. Bir çiftçi geliri ile nasıl tasarruf edileceğini, birikim yapılacağını annesi çözmüş ve hedeflerine ulaşmışlardı. Annesi ekonominin kahramanı iken kendisi neydi? Bunları yapan ailesine göre kendisi neden hiçbir şeye sahip olamıyordu? Bunların hesaplaşmaları ile uykuya daldı.

Sabah yeni bir Anıl olarak uyandı. Farklı bir hayata başlangıç... İşe metroyla gitti. Gülümseyerek iş yerine girdi ve istifa dilekçesini yazıp müdürüne sundu.

Eşyalarını topladığı gibi köyüne döndü. Baba Süleyman ve anne Hayrunisa çok sevindi. Kardeşi Ayça da okumuş ziraat mühendisi olmuştu. Bir sulama kooperatifinde işe başlamıştı, durumu çok iyiydi. Anıl küçük aile işletmesinin başına geçmeyi düşündüğünü açıkladı. Ertesi gün işlerin başına geçti. Anıl tarla bitkileri ile araştırmalar yaparken diğer taraftan modern sulama tekniklerini, sistemin otomasyona geçmesi için raporlar hazırlıyor, ahırın yeniden elden geçirilmesi için çalışmalar yapıyor, hayvan ırklarını araştırıyordu. Bütün işlerinde maliyet analizi çıkartıyordu. Çok kısa bir sürede epeyce kilo vermeyi başarmıştı. Köy okulunda edindiği öğretmen kız arkadaş ise cabası… Anıl, mucize beklemek yerine kendi mucizesini gerçekleştirmişti.

Artık kendine güveni gelmişti ve sonunda mutluydu. Tek yaptığı şey bilgisini hayata geçirmek, alışkanlıklarını değiştirmek ve para harcamasını öğrenmekti. Tarım Bakanlığı’n vermiş olduğu destek ve teşvikleri akıllıca kullanmış, borçsuz ve kredisiz bir çiftçilik yapar olmuştu. Çiftçilik yaparken hayal etmediği o yurtdışı tatiline bile gidebilmişti.

Artık bir hedefi vardı: Çiftçilikten kazandığı parasını değerlendirerek hayalindeki kendi yazılım firmasının sahibi olmaktı. Çiftçilik bu hayalini gerçekleştirmek için ona yol göstermişti. Çünkü yapacağı yazılımlar Akıllı Tarım’a yönelik olacaktı. Bilgisayar Mühendisi olarak bilgisini, ailesi ve ülkesi için akıllı tarım çözümleri üreterek kullanacaktı. Kendini yenilenmiş, hafiflemiş hissediyordu. Hayat çok basitti aslında. Küçük şeylerden büyük mutluluklar yaratmaktı hayat. Kazandığının kıymetini bilmekti. Çok para harcamak mutluluk değil, umutsuzluk ve kısır döngü getiriyordu.

Peki ya sizler? Okumuş meslek sahibi çiftçi çocukları, doğdunuz köylerinize, kasabalarınıza dönmek ve bilgilerinizi orada kullanmak için: KİMİ bekliyorsunuz? Kendi mucizenizi yaratmak için NEYİ bekliyorsunuz? Daha NE bekliyorsunuz?