Netanyahu’nun son çırpınışları

Gazze’ye yönelik ablukayı kırmak ve sivillere insani yardım ulaştırmak isteyen 2’si Türk toplam 12 mürettebatın içinde bulunduğu Madleen gemisi Gazze şeridine yaklaşık 185 kilometre uzaklıkta İsrail ordusuna ait 5 bot tarafından içindeki gönüllülerin üzerine kimyasal bir madde sıkılarak alıkoyuldu. Gemi, içindeki 12 kişiyle birlikte Aşdod limanına götürüldü.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz içinde sadece insani yardım bulunan ve uluslararası sularda seyreden Madleen gemisini engellemek için ne gerekiyorsa yapılması talimatını verdi. Yani “direnilmesi halinde öldürün” anlamına gelen bir emirdi bu.
7 Ekim’den günümüze kadar yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşan 55 binden fazla insanı katleden İsrail kurban bayramının ilk günü de mezalimini sürdürdü. Aralarında çocukların da bulunduğu 31 sivili katletti. Bu katliam bayram boyunca devam etti.
İnsanların sığınacağı güvenli hiçbir alanın kalmadığı, cami ve kiliselerin dahi hedef alındığı, okul ve hastanelerin bombalandığı Gazze’de yaşam için ihtiyaç duyulan gıda ve suya ulaşım da engellendi. Katliamdan kurtulanların açlıktan can vermesi için tarihin en barbarca ablukası uygulandı. Madleen gemisi işte bu ablukayı yarmak için yola çıkmıştı…
Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ablukayı yarmak isteyen bir grup gönüllü de kara yoluyla Tunus’tan “Mağrip Direniş Konvoyu” adıyla yola çıktı. Muhtemelen onlar da İsrail askerlerinin sert müdahalesiyle durdurulacaklar. Dünya ise birkaç kınama sözcüğüyle geçiştirmekle yetinecek… Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi…
Batı susuyorsa dilinin olmadığından değil, dönmediğinden… Çünkü Ortadoğu’da yaşayan herkes batının gözünde değersiz. Çünkü onlar Müslüman. Çünkü onlara müstahak! Batı bana, sana, bize böyle bakıyor. İnsan haklarının sadece sarı saçlı, yeşil gözlü ve Hristiyan olanlar için var olduğu düşüncesiyle hareket ediyor. Bunu dillendirmiyor ama pratiğiyle gösteriyor. Madlleen gemisinde yer alan 10 kişinin Avrupalı olması bile batının umurunda olmuyor. Çünkü onlar da ülkelerindeki diğer eylemciler gibi birkaç aktivist olarak görülmekten öteye geçmiyor. Oysa Madleen adlı gemi sadece yardım değil aynı zamanda vicdan taşıyor. Batı ise vicdanını sadece kendi çıkarları devreye girdiğinde kullanma gereği duyuyor.
HAMAS’ı yeryüzünden sileceğini iddia eden İsrail bu hedefine ulaşamadı. Gazze’yi insansızlaştırmak için binlerce sivili katletti ama bunu da başaramadı. HAMAS’ın elindeki tüm rehineleri kurtaracağını iddia etti ama henüz bunu da gerçekleştiremedi. İsrail ne Gazze’ye diz çöktürebildi, ne HAMAS’ı bitirebildi ne rehinelerin tamamını aileleriyle kavuşturabildi. Katil Netanyahu ulaşmadığı bu hedefler nedeniyle daha fazla azgınlaştı ve daha acımasız katliamlar yaptı.
Ancak yolun sonu göründü.
İsrail içeriden kaynamaya başladı. Netanyahu hükümetine yönelik sert eleştiriler artık aleni bir hal aldı. Eski hükümet yöneticileri İsrail’in asıl düşmanın HAMAS değil Netanyahu hükümeti olduğunu söyledi. Rehinelerin yakınları Netanyahu’ya tepkilerini artırdı. İsrail 7 Ekim’den günümüze kadar 861 askerini kaybetti. Bu da ordunun homurdanmasına yol açtı. Koalisyon ortağı olan Şas Partisi 2022 yılından beri Netanyahu’nun zorunlu askerlik yasasındaki değişikliği geciktirdiğini öne sürerek meclisin feshi için oylama yapılmasını istedi.
İsrail’in önde gelen yayın organlarından Haaretz gazetesinde ordu doğrudan hedef alındı ve İsrail askerlerinin Gazze şeridinde olduğu gibi işgal altındaki Batı Şeria’da da masum insanları öldürdüğüne yer verildi. İsrail ordusunun “Gazze Şeridi’nde sağlık görevlileri, gazeteciler, çocuklar, yaşlılar, kadınlar, son dönemde de yiyecek dağıtım merkezlerinde sıra bekleyen aç insanlardan oluşan binlerce masumu öldürmesiyle başladığı” vurgulandı ve “Gazze’de her şey serbestti. Ve şimdi, Batı Şeria’daki askerler için de her şey serbest hale geldi” ifadeleri kullanıldı.
Ve ABD Başkanı Trump…
Netanyahu ABD’nin önceki dönem Başkanı Joe Biden’dan gördüğü desteği Trump’tan göremedi… ABD’nin bölgede Türkiye ile işbirliği çabalarını artırması İsrail’i tedirgin etmeye yetti. Netanyahu artık “makul” olmazsa nasıl bir sonla karşılaşacağını hesap etmeye başladı. Türkiye’nin tezlerinin ABD’de geçerli olduğu bir dönemde Netanyahu öyle ya da böyle ama bir şekilde köşeye sıkıştı. Gazze’yi bombalamakla, aç bırakmakla, ablukaya almakla kendi sonunu hazırladı.