Yaklaşık 1000 yıldır bugünkü İran coğrafyasının kültür ve tarihini Türkler şekillendirmişler. Devletler kurup hükümdarlık sürmüşler ancak bunları yaparken törelere, ahlaka ve insani değerlere hep uymuş, en barışçıl yöntemlerle idarede bulunarak toplumu şekillendiren ilkelerden sapmamaya çalışmışlar.

Bu davranışa en belirgin kanıtlarını ararken tarih kitaplarının toz tutmuş sayfalarına bakmaya dahi gerek yoktur, bugüne kadar ayakta kalan binalarda ve bu coğrafyada yaşayan halkın kültür hazinesinde bu varlığı görmek mümkündür. Şu anki İran coğrafyasında, birçok azınlığın kültüründe, dilinde ve günlük yaşamında Türk varlığının ağır ve derin etkisini görmekteyiz. Türklerin varlığını bu topraklarda bin yıllar öncesine dayandıran bazı somut kanıtlar ortadadır. Bu kanıtlardan biri de kendi varlığını tarihin derinliğinden bugüne kadar korumuş olan ve atalarımızdan kalan kültürel mirası el değmeden 21. yüzyıla kadar taşıyan Kaşkayı - Qashqai Türk Birleşik Elleri(Boyları)’dir.

Bazı araştırmalar ve kaynaklara göre Kaşkayı Türklerinin tarihi İran'ın Orta ve Güney kesimlerinde milattan önceye dayandırılırken günümüzde birçoğunun eşi veya benzeri Kaşkayı Türklerinin güncel yaşamında kullanılmakta olan ve İran coğrafyasının birçok bölgesinde taşlara ve kayalara kazınmış bulunan tamgalar ve Orhun Alfabesi ile yazılmış yazıtların tarihi, İran Kültür Bakanlığı’nın tespitine göre binlerce yılık bir geçmişe sahiptir.

Tarihi bin yıl veya on bin yıl, ne olursa olsun, biz Türkler her zaman başkalarına şefkat, merhamet ve sevgiyle davranmışız. Hüküm sürdüğümüz bütün topraklarda dil, din ve inançları özgür bırakıp nice kavimler ve etkinliklerin daha hür yaşayabilmesi için emekler sarf edip nice kanlar vermişiz.

Kaşkayı Türkleri ise tarih boyu hep ak alınla yaşadıkları toprakları korumak uğruna savaşmışlar, can verip kanlar akıtmışlar. Ve en son geçtiğimiz yüzyılda neredeyse tek başına İran coğrafyasının Güney bölgelerini emperyalistler pençesinden kurtarabilmişler. Bu açıdan Kaşkayılar Basra Körfezi’nin kahramanları desek yanılmamış oluruz. Ancak ne yazık ki böyle zengin bir kültürün beşiği olan Kaşkayı toplumu günümüzde zor durumdadır. İsfahan ilinden Basra Körfezi’ne, Kirman ilinden Ehvaz’a kadar geniş Kaşkayı yurtları birçok nedene bağlı olarak toprak kaybına uğruyor ve küçülüyor.

Pehlevi rejiminin başlattığı “Göçebe Yerleşim Projesi” veya “Tahta Kapı Projesi” kapsamında birçok Kaşkayı Türkü, merkezi hükümet tarafından uygulanan sert güç ve şiddet ile aniden göçebe yaşamlarından koparılıp; kasabalar, şehirler ve köylerin etrafında tamamen altyapısız bölgelere yerleştirildiler. Silahsızlaştırıldılar ve Rejim sözde “Toprak Reformu” kapsamında Kaşkayı yurtlarının en verimli ve petrol açısından en zengin bölgelerini işgal edip sahiplendikten sonra, Türk olmayan ve genellikle bu bölgelere son dönemde yerleşmiş olan Tacikler ve Lorlara devrettiler.

Ne yazık ki bu siyaset Pehleviden sonra iş başına gelen İslam Cumhuriyeti hükümeti tarafından da takip edildi. Kaşkayı Türkleri’nin atalarından miras kalan toprakları gitgide küçüldü ve günümüzde o toprakların neredeyse yüzde doksanı başkalarına kaptırıldı.

En son kalan topraklar da değişik bahaneler ortaya atılarak Türklerin elinden çıkarılmaktadır. Bu toprakların kimisi doğa ve çevre koruma projeleri kimisi milli park adı altında ve kimisi de yeraltı milli kaynaklar ve madenlerin sınırlarında olma bahanesiyle Kaşkayı Türkler’inden koparılmaktadır.

Bu konu son günlerde Kaşkayı yurtlarının petrol ve tabii kaynaklar zengini kışlaklarından biri olan Halaygan bölgesinde gündeme gelmiştir. Lorlar, nesiller boyu bu topraklarda sürülerini otlatan ve hayvancılıkla geçinen Türk boylarına silah doğrultarak onları bu topraklardan göçmeye zorluyorlar ve ne yazık ki merkezi yönetim ve bölgede olan hükümet yetkilileri bu konuyu görmezden geliyor, daha doğrusu bu duruma göz yumuyor. Bu gruplar halen yüz kişilik silahlı çeteler halinde Kaşkayı obalarına ve otlaklarına mermi yağdırmakta ve terör estirmektedirler.

Sosyal medyada yayılan bir ses kaydında göre yetkili birisi mermi yağmuruna tutulan Kaşkayılara: “Türklerin bu topraklardan gitmesi gerekiyor” diyor. Kaşkayı Türkleri ve aktivistleri sosyal medyada bu konuyu gündeme getirerek yetkililere itirazda bulundular ve sosyal medya etkileşimleri ile farkındalık oluşturmaya çalıştılar, bu kapsamda Türkçe sosyal ortamda bazı etiketler gündem haline geldi.

Hepimizin de bildiği gibi toprak bir toplumun temel kaynağıdır yurtsuz kalan her toplum ölmeye mahkumdur ve bu gerçeği ne yazık ki Türk düşmanları açıkça biliyorlar ve anlaşılan Kaşkayı Türklerini ilk aşamada topraksız bırakıp sonra da onları yok etmeye niyetliler. Görünen şu ki son dönemlerde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi tarafından hazırlanan Türk Dünyası haritası ve bu haritanın içinde Kaşkayı Türkleri’nin bulunması İran’ın devlet yapısında güç ve etki sahibi olan bazılarını derinden etkileyip tetiklemiştir. Dolayısıyla da rejim tarafından Türklerin en güney coğrafyasında yaşayan Kaşkayılar’ın üzerine uygulanan baskı hissedilebilir bir düzeyde artmış bulunuyor.

Ancak geçmiş zamanların aksine bu baskılar direkt devlet yetkilileri tarafından değil olabildiğince dolaylı yollar ve yöntemlerle uygulanmaktadır ve zaten Tacikler ve Lorlar’ın bu konuya dahil edilmelerinin sebebi de budur.