PKK paçavralarının önünde türkü söyleyen Aynur Doğan isimli sözde sanatçının konseri Derince Belediyesi tarafından iptal edilince bizim yerli ve milli olmayı başaramayan muhalefetimize yine ajitasyon için gün doğdu.  Şehitlerimize duyulan saygı gereği bu şarkıcı taslağının konserinin engellenmesini muhalefet siyasetçileri “Kürtçe müziği yasaklama” iftirasına çevirdiler. Ajitasyonu köpürtenlerin başında da muhalefet sinemasının anti kahraman figürü Kuvayı Milliyeci Kemal Bey vardı.

Basından öğrendiğimize göre Aynur Doğan iptal edilen konserini Ekrem İmamoğlu’nun İBB’sinde verecekmiş. Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde verilen şehitlerden dolayı birçok üniversite bahar şenliği programını iptal ederken İmamoğlu’nun Aynur Doğan isimli PKK sempatizanına konser verdirmesi Türkiye’deki siyasi hesapların nasıl iğrençleştiğini göstermiştir.

Hırslarına yenik düşerek attığı hatalı adımlarla prestijini tümden yitirmiş bulunan İmamoğlu kendi muhitinde bile Cumhurbaşkanı adayı olarak görülmemektedir.  Onun Cumhurbaşkanlığı adaylığını en çok destekleyen Selahattin Demirtaş ve HDP’dir. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu son kozunu “HDP’ye nasıl yaranırım da yeniden Cumhurbaşkanlığı adaylığım güçlenebilir” düşüncesiyle masaya sürmüş görünüyor.

Bildiğiniz gibi HDP millet ittifakının iktidar hayalinin kilidi konumunda. HDP muhalefet nazarında, mahallede “topu olan çocuktur.” Onun oyları olmadan muhalefetin hiçbir stratejisinin başarılı olması mümkün değil.

Hükümetlere karşı iktidar mücadelesi vermek her muhalefetin tabiki temel vazifesi. Buna bir itirazımız olamaz. Fakat Türkiye’de iktidar olmak isteyen muhalefet güçleri her dönem bölücülük sorunuyla sınanmak durumundadır. Muhalefet iktidarı alaşağı etmeye odaklanmışken, kopardığı her tavizi kazanım sayan ve yoluna doludizgin devam eden bir Kürtçülük realitesi vardır.

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Kürtçülük dini ve mezhebi bir örtü altına gizlenmişti. Bölücü hareket ulusal ve laik devletin karşısına masum dini talepler olarak çıkarılıyordu.  Kürtçülük 1960’lardan sonra sosyalist bir çehre kazandı. Yani, yine en büyük dayanağını sistem ve iktidar karşıtlığından aldı. Bugünkü Kürtçülük bunların hepsinin bir karışımıdır. Bir yanda Marksist Leninist terminoloji diğer yanda el altından dini propaganda… Hepsinin üstünde ABD emperyalizmine mutlak sadakat vardır. Türkiye’de etnik ayrılıkçılık üzerinden kendisine siyasi alan açmaya kalkan kim varsa ABD emperyalizminin ileri karakolu olan Kürtçülüğün dolaylı veya doğrudan hizmetkarıdır.  

Muhalefet ittifakının adı “millet”, en büyük partisinin lideri “Kuvayı Milliyeciyim” diye ortalıkta geziyor, küçük ortağı milliyetçilik ve vatanseverlik satıyor.  Ama günün sonunda heybesini dolduran Kürtçü, bölücü, ayrılıkçılar oluyor. Gel de çık bu işin içinden çıkabilirsen…