NATO, hâlihazırda 30 üyesi olan bir kolektif güvenlik örgütü. Soğuk Savaşın ardından doğu yönünde genişleyen İttifak, Baltık ülkelerinin de üyeliğe kabul edilmesiyle Rusya’ya sınır komşusu oldu. Türkiye’nin varlığı, Karadeniz’e olan sınırımız vesilesiyle NATO’yu zaten Rusya ile deniz üzerinden komşu yapmaya yeterliydi. NATO’nun 2004 genişlemesinde üyeliğine kabul ettiği Romanya ve Bulgaristan da Karadeniz sınırı sebebiyle Rusya’ya komşu. Ancak, Moskova’nın Ukrayna’nın üyeliğine daha sert tepki göstermesinin sebebi haritaya bakıldığında anlaşılabilir.

Ukrayna’nın olası üyeliği Rusya’nın NATO tarafından çevrelenmişlik hissini ciddi derecede körükleyecek. Zira uzun bir Karadeniz kıyısı olan Ukrayna, Rusya’nın denizlerdeki hâkimiyetini kısıtlama potansiyeli taşıyor. Gürcistan’ın da eskisi kadar iihtiraslı olmasa da NATO üyeliği peşinde olduğu dikkate alınırsa, zaten NATO üyesi olan Türkiye, Romanya, Bulgaristan’dan sonra Ukrayna’nın da NATO üyesi olması demek, Karadeniz’e kıyısı olan altı ülkeden dördünün NATO üyesi olması ve Rusya’nın Karadeniz’de yalnızlaşması anlamına gelecek.

Rusya’nın, Ukrayna’nın üyeliğine tepkisinin bir sebebi ise en sadık destekçisi olan Belarus ile ilgili. Belarus’un kuzeyinde yer alan ve ikisiyle sınırdaş olduğu üç Baltık ülkesinin tamamı NATO üyesi. Belarus’un batısında ise bir diğer NATO üyesi olan Polonya yer alıyor. Ukrayna’nın NATO üyesi olması durumunda, Belarus’un üç tarafı NATO sınırı ile çevrelenmiş olacak. Doğu-batı hattında geniş bir ülke olan Ukrayna’nın yüzölçümünün üç Baltık ülkesinin toplamının üç katından fazla olması da önemli. Zira Ukrayna’nın üyeliği, Rusya tarafında, “büyük bir sahanın ‘düşmana’ kaptırıldığı” şeklinde bir algıya sebep oluyor.

Rusya, NATO’nun bu kadar yakınlaşmasını ve genişlemesini millî güvenliği için bir risk unsuru olarak değerlendiriyor ve bunun önüne geçebilmek için gerekirse askerî yönteme başvuracağını ilan ediyor. Rusya’nın Kırım’ın ardından başka yerleri de işgal etmesinden çekinen Ukrayna ise, NATO üyeliği ile kendini daha düvende hissedeceğini düşünüyor.

Gelinen noktada, Ukraynalı yetkililerin bazı açıklamaları, NATO’nun Ukrayna’ya daha fazla ‘güvenlik’ değil ‘tehdit’ getirdiğini düşünmeye başlayanların olduğuna işaret ediyor. Ukrayna’nın Londra büyükelçisinin “NATO’ya katılma konusunda geri adım atabileceklerini” söylemesi dikkat çekici. Anlaşılan o ki Ukraynalı yetkililer, NATO’ya üyelik hırsları yüzünden Rusya’yı üstlerine çektiklerini, daha fazla güvenlik ararken daha büyük tehdit ile karşı karşıya kaldıklarını idrak etmiş durumda.

Rusya karşısında kendilerini güvende hissetmek için NATO üyeliğinin iyi bir araç olduğunu düşünen Ukrayna, sınırına dizilen 100 bin Rus askerini görünce NATO hırsının faydadan çok zarar getirmiş olabileceğini görmeye başladı. Eğer Rusya kısmi işgalini genişletmek için operasyona başlarsa ve buna karşılık NATO, Ukrayna’yı korumak ve Rusya’yı geri çekilmeye zorlamak noktasında başarılı olamazsa, o zaman Ukrayna’nın NATO üyeliğine bakışının nasıl olacağını, ne yönde değişeceğini bir düşünün. 2008’de Rusya’nın Gürcistan’a müdahale etmesinin ardından Tiflis’in NATO konusundaki heves ve beklentilerinin azaldığı da bu noktada göz ardı edilmemeli.

NATO üyesi birçok ülkenin Ukrayna- Rusya gerginliğinde Rusya’ya karşı çok da ses çıkaramadığı, ABD dâhil en büyük NATO üyelerinin dahi Ukrayna’ya “NATO üyesi olmadığın için kendi başının çaresine bakmak gerekecek” mesajı verdiği dikkate alındığında, Ukrayna’nın NATO üyeliği fikrinden uzaklaşması muhtemel. Ukrayna, NATO’nun Rusya karşısında imdadına yetişemeyeceğine kesin kanaat getirdiğinde, NATO üyeliği talebinden vazgeçip Rusya ile geçinmenin yollarını aramaya başlayabilir. Bu durum, NATO’nun müttefiklerine ne vaat edip onlara ne sunabildiği açısından bir soruna dönüşebilir. Bu boyutuyla mesele, NATO’nun irade ve kapasitesinin Ukrayna krizi vesilesiyle sorgulanması olarak değerlendirilebilir.