Ülkemizde “Tarımın Temel Sorunları” başlıklı yazılar birçok kişi tarafından zaman zaman kaleme alınıp, gündeme getirilmiştir. Tarımın sorunları dediğimizde; başta tarım politikaları olmak üzere, üretim planlaması, maliyet artırıcı unsurların çözümlenememesi, ihracat eksikleri, çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersiz olması, mazot fiyatları, tarım arazilerinin parçalı ve dağınık olması, tarımsal üretimde verim ve kalitenin düşük olması, desteklemeler, destekleme zamanları, sulanabilen arazi miktarının azlığı ve mevcut su kaynaklarının etkin kullanılamaması gibi sıkıntılar sayılabilir. Bu sorunları bir kenara bırakıp ülkemiz tarımının temel sorunlarının başında “Tarımsal finans okuryazarlığı” olduğunu görmemiz ve önemsememiz gerekmektedir. Bizim şu ana kadar gündeme almayı ihmal ettiğimiz, düşünemediğimiz finansal okuryazarlık; çiftçinin finansal sürdürebilirliği, üretimin sürdürülebilirliği, verimin ve kalitenin arttırılmasında ilk basamaktır.

Günümüz Türkiye’sinde hiçbir insan “Benim ekonomiyle, finansla işim olmaz!” diyemez. Dolaylı ya da doğrudan herkesin ekonomi ile bir ilişkisi vardır. İnsanların enflasyon karşısında satın alma gücünün iyice düşmesiyle, markete alışveriş yapmaya giden yaşlı bir ev hanımının da ilkokula yeni başlamış beslenmesini okulun kantininden satın alacak 6 yaşındaki minik öğrencinin de finans ve ekonomiyle bir ilişkisi vardır.

Finansal okuryazarlık önemi her geçen gün artan bir kavramdır. Çiftçilerin gerek bireysel gerekse işletmelerinin harcama ve yatırımlarını en rasyonel şekilde yapabilmeleri finansal okuryazarlık düzeylerinin güçlü olmasına bağlıdır.

Sadece şirket yöneticilerinin veya şirketin finans/ekonomi/pazarlama departmanlarında çalışanlarının finansal okuryazarlık düzeylerinin yüksek olması gerektiği inancı eskide kalmıştır. Artık bireysel anlamda ev ekonomisi yönetimi de dahil olmak üzere, herkesin asgari düzeyde de olsa finansal bilgilere sahip olması gereken bir dönem yaşanmaktadır. Bu sebeple tarımsal finans okuryazarlığı seviyesini artırmak zorunluluk olmuştur.

Finansal Okuryazarlık, önemi her geçen gün daha da artan bir kavramdır. Toplumun finansal okuryazarlık seviyesinin yüksek olması, bireylerin finansal bilgilerinin seviyesine bağlıdır. Dünyada ticaretin var olduğu en eski zamanlardan beri, finansal okuryazarlık kavramının da var olduğunu söylemek yanlış bir ifade olmaz. Takas yönteminin kullanıldığı eski çağlarda finansal okuryazarlık seviyesinin önemi, elbette günümüzde olduğu kadar büyük değildi. Ancak, elinde bulunan bir hayvanı, bir kıyafetle ya da başka bir malzemeyle değiştirmek isteyen bir kişinin de “aldanmamak” için belli bir seviyede finansal okuryazarlık bilgisi olmalıydı.

Bazı kavramların popülaritesi belli bir zaman devam eder, geçen zaman ve gelişen teknoloji bu popülariteyi azaltır ya da tamamen bitirir. Ülkemiz de hem “Tarım” hem de “Tarımsal Finans Okuryazarlık” böyle bir kavram değildir; aksine yıllar geçtikçe değeri daha da anlaşılacak ve “popülaritesi artacak” kavramlardır. Artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması, gıda güvenliğinin sağlanması ve doğal kaynakların korunması gibi hususlar oldukça ve insanoğlu var olmak için çalıştıkça, kazandığı parayı ihtiyaçları için harcadıkça, harcamalarının sonucunda kalan parasını tasarruf ettikçe ya da kazandığı paradan daha çok harcayıp borçlandıkça farkında olarak ya da olmayarak “tarım” ve “finansal okuryazarlık” kavramlarıyla iç içe olacaktır.

Çiftçi; finansal bilgiye, (yatırım, borçlanma, enflasyon, deflasyon, döviz kuru, işsizlik, hisse senedi vb.) hâkim olabilmelidir.

Çiftçi; finansal davranışı, (yapmış olduğu alışverişten, yatırım-borçlanma kararlarına kadar) kısa ve uzun vadede ki tüm yatırımlarına kadar her aşamayı bilmelidir.

Çiftçi; finansal tutumu, (önceden yaşadığı birtakım deneyimler sonucu gelecekte nasıl tavır sergileyeceğini) bilmelidir.

Dolaysıyla “ülkemizde duygularıyla değil, mantığıyla hareket eden çiftçiler uzun vadede daima kazananlar olacaktır.”

Ülkemizde çiftçi; tarımsal işletmelerle aile bütçesi nasıl yönetiliyor? Sorusuna verecek cevabı bulmakta zorlanıyor. Sebebi çok açık! Çünkü hiçbiri maliyet hesaplaması yapmıyor! Bütçe hesabı yapmıyor! Plan yapmıyor!.. Artık günümüz şartlarında bunları yapma zorunluluğumuz var!

Tarım Kredi Kooperatifleri verilerine göre; çiftçilerin yüzde 84’ü para biriktiremiyor ve yeni yatırım yapamıyor. Kredi kullanan çiftçilerin yüzde 48’i ne kadar faiz ödediğini bilmiyor. Yüzde 70’i parasını hasatta tek seferde alıp, tüm sene geçiniyor. Yüzde 56’sı maliyet hesabı tutmuyor. Yüzde 71’i girdilerini vadeli olarak tedarik ediyor. Yüzde 59’u mallarını tüccarlara satıyor. Son tüketiciye (biz vatandaşa) satış yapanların oranı yüzde 10 ve sulama, traktör gibi ekipman yatırımı yapabilenlerin oranı yüzde 32.

Ayrıca “her dört çiftçiden üçü lisanslı deponun ne olduğunu bilmiyor.” Kısaca “ELÜS denilen “Elektronik Ürün Senedi” ni bilmiyor.” Sonuç olarak “çiftçilerimiz finansa erişimi, devletin üretime ve finansa dair desteklerini, ELÜS senediyle neler yapabileceğini, tasarruf yapmayı dolayısıyla finansal okuryazarlığı bilmiyor.”

Ülkemiz bir tarım ülkesi olmasına karşın, ne yazık ki; tarımsal üretimde riskler her geçen gün daha da çeşitlenmektedir. Tarım yapılan alanlarımızın varlığını koruyabilmek, daha kaliteli üretim ile yüksek verimliliği ve tarımın sürdürülebilir olmasında finansman koşullarının rolü ve yönetimi oldukça önemlidir.

T.C. Ticaret Bakanlığı ve T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı üretimin ilk safhasından başlayarak tüketime kadar ve hatta ihracata kadar olan zincirin her halkasında atılacak her adımı çok iyi hesaplaması lazım. Tam bu noktada çiftçimize, üreticimize “tarımsal işletmelerinin bütçelerinin ayrı, aile bütçelerinin ise ayrı olduğunu anlatılması, bütçelerini yönetmeyi ve bütçe planlamasını nasıl yapmaları gerektiğini anlatılması gerekmektedir.”

Son Söz: Hani şu şarkının sözleri var ya; “Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı” diye haykırılan. Ne zaman duysam o sözleri, bir Türk Milliyetçisi olarak yerimde duramaz oluyorum. Müthiş devrimci bir ruhu var o nakaratın! Sol görüşlü kardeşlerim için bu şarkı yıllarca “ne yapacağını bilmeyen şarkı”, ya da “bir şey yapılması gerektiğini söyleyip ama hiçbir şey yapmayan slogan” olarak kalmıştır.

Bir şey yapmalı, eee? Yaptık mı bir şey? Yok! Kaldırdık mı kıçımızı? Yok! Bir şey yapmalı, eee anladık elbet o kadarını da yapıyor muyuz bir şey? Yaptığımız bir hamle var mı? Yok! Aferin!

Önümüzdeki süreçte “ülkelerin geleceğini tarım politikaları ve tarımsal finans okuryazarlığı belirleyecektir.” Bu cümleyi okuduktan sonra mutlaka aranızda bana sövüp ülke bu hâldeyken siyasetten başka bir şey mi konuşacağız diyenler olacaktır. Zaten bu zihniyette olduğumuz için ilerleme kaydedemiyoruz. Bir şeyleri değiştirmek için bazen inisiyatif almak gerek!..

Tarımda matematik çok farklıdır. Siyaset matematiği kadar kolay değildir. O kadar çok değişken vardır ki, en umursanmayan bir değişken, tüm planlarınızı altüst edebilir. Bunu başka bir haftaya yazayım veya programda konuşalım. Ne dersiniz?

Kalın sağlıcakla…