Bir bakan devir teslim törenini de milletvekilleri, bürokratlar ve bakanlık çalışanlarının katılımıyla geride bıraktık. Devir teslim töreninin hemen sonrasında akıllara son dönem tarım bakanlarının eğitim ve meslekleri de gelmiyor değil! Sami Güçlü: İktisatçı ve mühendis, Mehdi Eker: Veteriner Hekim, Kudbettin Arzu: Mimar, Faruk Çelik: İlahiyatçı, Ahmet Eşref Fakıbaba: Doktor, Bekir Pakdemirli: Ekonomist, Vahit Kirişçi: Yüksek Ziraat Mühendisi ve Sayın İbrahim Yumaklı: İşletme.

Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı Bey’in daha önceden Tarım Bakanlığı bünyesinde görev yapması ve 7 Nisan 2022 tarihinden itibaren Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı görevini yürütmesi, tarım camiasında pozitif yönde bir etki yaptı. Bu pozitif etki “liyakatli bir kadro kurarak Sayın Yumaklı’nın çözüm odaklı bir çalışma temposuna girmesi” yönündedir. 4 Mart 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından bakanlık görevine Sayın Vahit Kirişçi atandığında; geçen 20 yıllık zaman diliminde ilk defa bir ziraat mühendisine görev verildi, nihayet aynı dili konuşabileceğimiz bir meslektaşımız oldu diye çok sevinmiştim. Hatta yapılan bu atama bir taraftan tarımdaki liyakat serzenişine bir cevap olurken diğer taraftan da tarımda yapılan en büyük eleştiriye (neden bakanlık görevine bir ziraat mühendisi atanmıyor) cevap verilmişti diye düşünmüştüm.

4 Mart 2022’den 4 Haziran 2023 tarihine kadar ne aynı dili konuşabildik ne de beklentilerimize, hayallerimize kavuşabildik. Bir önceki bakan Sayın Pakdemirli’nin yaptığı normal ve flaş projeler çöpe atıldı. Çöpe atılan projelerden bazılarının verileri kullanılarak ismi değiştirilip flaş proje olarak sunuldu. Yapılan çalışmalarda ihtiyaca ve beklentilere cevap verebilecek nitelikte olmadı, maalesef. Yaklaşık 15 ay gibi bir zaman dilimi perde arkasından bir önceki bakandan kalan kişisel hesaplaşmaların gölgesinde geçti denilebilir. Bütün hikâye bu…

Dolaysıyla “Tarım Bakanlığı yapmak için illaki tarım eğitimi alması gereklidir” tezi kısmen de olsa çürütülmüş oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da bu durumun farkında olmalı ki Sayın Yumaklı’ya bu görevi verdi diye düşünüyorum. Yeni tarım bakanımız tarım eğitimi almamış olabilir ama bürokrasiyi çok iyi bilen bir kişi. Şayet “liyakatli bir ekip kurabilirse, kurma fırsatı verilirse; Sayın Yumaklı’nın Türkiye’nin üretim yüzyılında tarım bakanlığı görevini başarılı bir şekilde layıkıyla yerine getirecektir” diye düşünüyorum.

TARIMDA ‘BEN YAPTIM OLDU YOKTUR’

Çözüm ne bir bakanlık ne bir genel müdürlük ne bir daire başkanlığı ne de bir tarım il müdürlüğünün tek başına altından kalkabileceği düzenlemeler değildir. Başarı döner dolaşır yine liyakatte düğümlenir. Tarımda “ben yaptım oldu da yoktur.” “Bundan daha iyisi de yoktur.” Bütün birimlerde ortak gayret içinde bir ince ayar bir adanmışlık vardır. İçinde bulunduğumuz dönem tarımında ehil kadrolar hayati önem taşımaktadır. Bu defa “elimden geleni yaptım” mazeretine sığınmayan “yapılması gerekeni yapan” kadroları bir araya getirme imkânı da doğmuş olur. Allah, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı’nın yâr ve yardımcısı olsun.

LİYAKAT SORUNU ÇÖZÜLDÜĞÜNDE ÜLKEMİZ TARIMI ŞAHLANIR!

 Liyakat sorunu çözüldüğünde 21. yüzyıl gerçekten ülkemiz tarımının yüzyılı olur. “Ehil bir atanmışın vezir edebildiği bir tarımı işin ehli olmayan bir atanmışın rezil edebildiği de bir sır değil!” İster monarşi ister meşrutiyet ister parlamenter isterse başkanlık sistemi olsun ülkemiz tarımının bir avuç iyi niyetli ve ehil insanların yüzsuyu hürmetine ayakta kaldığını yakın tarihimiz şahitlik ediyor. Oysaki “sistem kendi başına bir değer değil; değerini sistemi çalıştıranların liyakati belirliyor.” Eğer emaneti ehline bırakmayı ilke edinirsek etnik veya sınıfsal veya ideolojik kutuplaşma kaygıları yok olur. Ülkemiz tarımı 21. yüzyılda uçar!Ülkemiz dünya ülkeleri arasında caydırıcı güç olur! Hatta Türki Cumhuriyetlerini kanatları altına alır.

ÜLKE TARIMININ VE SAYIN YUMAKLI’NIN MESAJA İHTİYACI YOK!

Ülkemizde tarım politikasını yönlendiren ve istenilen hedeflere varabilmek için gerekli önlemleri alarak, bunların uygulanmasında karar verici olarak Tarım ve Orman Bakanlığı bilinir. Dolayısıyla tarımla ilgili bütün olumlu, olumsuz durumlara karşı tek muhatap mevcut Tarım Bakanı ve Bakanlık görülür. Tarım ve Orman Bakanı, Bakanlığı temsilen yapılan bütün eleştirileri göğüslemeye çalışır.

Bizde bir ritüeldir; göreve gelen her yeni Tarım Bakanına mesajlar verilmek istenmesi.Beklentiler yazılır, raporlar gönderilir veya gönderilmeye çalışılır. Bu ritüel Sayın Yumaklı’nın göreve gelmesinden sonra da devam ediyor… Dijital tarım teknolojilerinden, tarım sayımı yapılmasından, ürünlerin gerçek zamanlı olarak izlenebilecek bir sistem kurulmasından, gıdada, yerlilik, millilik ve yeterliliğin öne çıkartılmasından, arazi toplulaştırması, havza bazlı mikro tarım politikaları, piyasa izleme ve yönlendirme, âtıl arazi kullanımı, sözleşmeli tarım ve planlı üretim gibi benzer yönde yapılması gerekenler ve yıllardır ötelenmiş herkesin bildiği sorunlar yumağı…

Ancak Sayın Yumaklı sektörün içinden gelen bir kişi dolaysıyla mesajlara ve beklentilere özellikle sorunlara hâkim bir kişi. Hem ülkemiz tarımının hem de Sayın Yumaklı’nın sorunları mesaj olarak almasına, raporlanarak iletilmesene ihtiyacı yok! Sayın Yumaklı’nın; “yıllardır ötelenen, kangrene dönmüş ülkemiz tarımında yapılması gereken ve yapılamayan; yıllardır ötelenmiş herkesin bildiği sorunlar yumağına çözüm getirecek beyinlere ihtiyacı var.” Özellikle tecrübeli, sahaya hâkim, yöneten, karar veren, işin mutfağını bilen, uygulayan ve uygulatan liyakatli kadrolara ihtiyacı var. Özellikle bakanlık ve taşra teşkilatında…

SOSİS, SİYASET VE UMUT…

Sosis ve siyaset üzerine, meşhur olsa da çok fazla kimse tarafından bilinmeyen bir deyiş var. Çok yakıştırmalar yapılsa da özünü Otto Von Bismarck’ın dile getirdiğini düşünüyorum.

“Sosisin ve siyasetin nasıl yapıldığını bilseniz geceleri rahat uyuyamazsınız.”

Bu işler benim mühendis aklıma sığmıyor. Ben son tahlilde gelinen ve yaşanan gerçek hayatlara, durumlara bakıyorum. İnşallah ülkemiz tarımında her şey daha iyiye gider.

Son Söz:Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında ülkemiz için belirlenen hedeflere büyük ölçüde ulaşmayı çalıştığımız, birçoğunu başardığımız bir dönemin umudu ve inancı içindeyiz. Bu umudu ve inancı hiç kaybetmeden yaşamaya mecburuz.

Rahatça uyuduğumuz mutlu bir geleceğe inanıyorum.

Sizlerde inanın… Sağlık ve sevgiyle kalın