KOVID-19’un etkisini devam ettirdiği şu günlerde, UNESCO 2021 yılını Ahi Evran, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli yılı ilan etiğini duyurmuş ve bu vesileyle Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın imzasıyla 2021 yılının “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayımlanmış ve 30 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan genelge ile 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmiştir.

Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı sebebiyle 2021 yılında Yunus Emre ile ilgili çeşitli etkinliklerin yapılması ve desteklenmesi kararlaştırılmış hatta Türk Dil Kurumu tarafından ‘’Dünya Dili Türkçe’’ adıyla yurt içinde ve yurt dışında etkinliklerin düzenlenmesi karar alınmıştır.

Bu alınan kararları mayıs ayında duyduğumuz güzel haber daha da anlamlaştırmış, heyecan katmıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Himmet Büke’nin araştırmaları sonucu Vatikan’ın dijital arşivinde Yunus Emre’nin yeni divanı bulundu.

Himmet Büke Hocamızla telefon konuşmamızda öncelikle tebrik ettikten sonra, olayı detaylı öğrenmeye çalıştık. Doç. Dr. Himmet Büke, Vatikan’ın dijital arşivinde el yazması eserleri tararken Yunus’un divanıyla karşılaştığını belirtti: ‘’Yunus Emre’nin Risalet’ün-Nushiyye ve Divan-ı İlahiyat adlı iki eserini içeren divanın yurt içi ve yurt dışında farklı nüshaları bulunmaktadır. Bu nüshalar içerisinde de Fatih, Karaman, Raif Yelkenci, Ritter, Nuruosmaniye, Yahya Efendi, Avusturya gibi nüshalar en derli toplu ve muteber nüshalar olarak kabul edilmiştir. Çalışmaların önemli kısmı da bu nüshaları esas alınarak yapılmıştır. Bu nüshalara yeni bir nüshanın eklenmesi sevincini ve büyük heyecanını yaşamaktayız. Bu nüsha daha önce gün yüzüne çıkmamış, tanıtımı yapılmamış ve incelenmemiş bir nüshadır. 1953 yılında bir kütüphane kataloğunda belirtilmiş fakat hakkında herhangi ilmî bir çalışma yapılmamış olan bu nüsha 196 varak olup nüshada Yunus Emre’nin her iki eseri (Risalet’ün-Nushiyye ve Divan-ı İlahiyat) de bulunmaktadır. Bu nüshada 200’e yakın Yunus Emre şiiri bulunmakla birlikte bazı şiir ve beyitler sadece bu nüshaya özgüdür.’’

Yunus Emre’nin Vatikan’da bulunan nüshası tartışmaları da kendisiyle beraber getirmiş bulundu. Vatikan’da bu nüshanın olduğunu bilen kaynaklar olsa da bununla ilgili herhangi ilmi bir çalışmanın olmadığı ortaya çıkmıştır. Türkiye’de Yunus Emre hakkında yapılan hiçbir çalışmada Vatikan nüshasından bahsedilmemiştir. Bu nüshadan bahseden birkaç kaynak ise nüshanın sadece adını söylemekte, nüshayla ve nüshanın içeriğiyle ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir. Dolayısıyla Vatikan nüshası ilk kez ilim âlemine somut manada tanıtılmış, bilinirlikten görünürlüğe kavuşmuş ve hakkında ilmi bir çalışma yapılmıştır. Hatırlarsanız buna benzer tartışmayı 2019 yılında Dede Korkut kitabının Türkmen Sahra nüshası bulunduğunda da yaşamıştık. Ama bütün bunlara rağmen ortaya koyulan çalışmalar ve buluşlar bizleri çok sevindirmiştir.

Himmet Büke’yle çalışmanın son durumunu öğrenmek istediğimizde cevabı şöyle olmuştur: “Yaklaşık 6 aydır süren yoğun çalışmalar neticesinde nüshanın çalışması bitmiş, gerekli dil ve içerik çalışmaları yapılmış, sözcük dizini hazırlanmıştır. Risâletü’n-Nushiyye ve Divân olarak iki kitap halinde yayına hazırladığımız Vatikan nüshası baskı sürecine girmiş olup ve çok kısa bir süre sonra, Yunus Emre ve Türkçe Yılı içerisinde okuyucusuyla buluşacak. Bu nüshanın Türk milletine hayır ve güzellikler getirmesini temenni ediyorum. Çalışmamız Türkmen kocası Yunus’u bağrından çıkarmış olan yüce Türk milletine armağanımızdır.’’

Büyük coğrafyamızın zengin kültürünü yaşamak ve yaşatmak adına yapılan bu çalışmaları geleceğimiz açısından mühim bulmaktayım. İyi ki bu önemli işlere başarıyla imzasını atan akademisyenlerimiz ve araştırmacılarımız var. Bu çalışmaların sayesinde daha bilmediklerimiz nice mirasın ortaya çıkacağından eminiz. İyi ki böyle çalışmalar, iyi ki Himmet Büke gibi akademisyenlerimiz var…